geçenlerde takım için oynamadığı sürece kendisini sevemeyeceğimi söylemiştim.
transfer dedikoduları da çıktığına göre kendisi hakkında
10uozledik ile yaptığımız, tartışmadan ziyade fikir alışverişinde söylediğim şeyleri bir kere de burada belirtmek istiyorum.
sevelim, sevmeyelim kendisi son 5 yılda türkiye liginde en çok gol atan futbolcudur. bu tartışılabilecek bir husus değil, realite.
öte yandan burak'ın takıma etkisine amerikalıların takım sporlarında +/- rating olarak tanımladığı "oyuncunun oyuna etkisi" açısından bakarsak aslında gol istatistiğinin gösterdiği derecede (+) impact yapmadığını, hatta (-) impact bile yapmış olabileceğini düşünüyorum. zaten alex ferguson'un da dile getirdiği gibi "istatistik mini eteğe benzer, bir sürü şey gösterir ancak asıl görmen gereken şeyi göstermez".
burak iyi forvet/kötü forvet konusu uzunca tartışılabilir. ben bu tartışmada burak'ın forvet olmadığını, "golcü" olduğunu savunuyorum. fm tabiri ile poacher diyebiliriz. günlük kullanımda ise forvet sadece sahada gol atan adam değildir. bir sürü ekstra özelliği olmalıdır; burak'ta ise, az sonra aşağıda açıklayacağım gibi bu özellikler yok. dolayısıyla burak yılmaz'ı -misal veriyorum isimlere takılmayın- karim benzema, thierry henry, wayne rooney, diego costa gibi adamlarla karşılaştırmak mümkün değil. benim futbol anlayışıma göre burak yılmaz, filippo inzaghi'nin daha hızlı koşanı ancak daha az bitirici olanı.
şimdi; özellikle tek forvet oynadığı dönemde veya tek forvetli bir sistemde neden (-) impact yaptığına gelelim. esasen bunların çoğu yukarıda da yazdığım gibi burak yılmaz'ın forvet değil golcü olmasından ileri geliyor.
burak yılmaz:
1) oyunun sıkıştığı anlarda savunmanın rasgele dikerek uzaklaştırdığı topları alamıyor. kendisi kafaya çıkmadığı veya faul yaptığı için topu alamadığı gibi, topa giden defansı bozmadığı için rakibin de topu ilk hamlede almasına, yani arkaya doğru hamle yapmamasına, dolayısıyla savunma daha atağı taze savuşturmuşken rakibin yeni atak başlatmasına sebep oluyor. haliyle başka bir forvetin bozabileceği top geri dönüyor ve ben o sırada çıkamadığım için belki bir pozisyon eksi yazıyorum. maç boyu en az 5 tane böyle pozisyon oluyor.
2) yine yukarıda belirttiğim eksikliğinden ötürü, özellikle aut kullandığımız pozisyonlarda kaleci degajları savunmadan duvar misali sektiği için takım olarak ileride organize olabilmemin tek yolu savunmadan kısa paslarla çıkmak oluyor. semih-chedjou x 8 selçuk semih x3 derken benim kendi yarı sahamı geçmem yaklaşık olarak 45 saniye sürüyor rakip topu auta attığında. yapacak başka bir şey de olmuyor zira alternatifinde (degaj yapılırsa) topu rakibe kaptırıyorum.
3) yukarıda 1 ve 2 de yazdıklarım her zaman olan şeyler değil. arada çıkıp bu toplara kafa vuruyor, ancak o topa sırf adet yerini bulsun diye çıktığından o top asla benim adamlarıma gelmiyor. bu önemli; zira ersun yanal ve ismail döneminde fenerbahçe'nin bütün atak sistemi diri forvetlere dikilen topları orada tutmaları ve atağı ileride başlatmaları idi. forvet topu tutabilirse tüm takım ona yaklaşır ve farklı opsiyonların doğar. ancak burak takımdan ziyade kendini düşünerek hareket ettiğinden ve "başkası atacağına ben atayım" mantığına sahip olduğundan, malesef 2. bir forvet ile oynamadığımız zaman bu opsiyon tamamen ortadan kalkıyor. işte her ne kadar şu anki kadro 4-2-3-1'e çok yatkınsa da fatih terim'in 4-4-2 sistemi ile başarılı olmasının sebebi, 1-2 ve 3 numaradaki forvet görevlerini diğer forvetin yapıyor oluşu idi. yoksa 4-2-3-1 daha oturaklı taktiktir, ancak bu opsiyonların kapanınca hiçbir işi doğru düzgün yapamıyorsun.
4) ceza sahası önünde duvar olabilme ihtimali yok. dolayısıyla sırtını dönüp yandan veya çaprazdan gelen topları yay üzerine atamadığından sneijder, podolski ve selçuk gibi topa vurabilen adamlarımın bu opsiyonunnu tamamen kapıyor. bunun için 2 metre olmanıza veya sıfatınızın pivot olmasına gerek yok. halı sahada bile herkesi başarıya ulaştıran bu oyun bir mental eylemdir, ancak kendisi ben atayım dediği için zaten böyle bir görev üstlenmiyor. dolayısıyla şut şansım da sağdan sola, soldan sağa paslar ile şuta sokma veya arkadan topla çıkan adamın şut çekmesi olarak kalıyor.
5) sorun sadece alıp geri oynamak değil. false nine taktiğinde çok kullanılan kanat oyunlarından bir tanesi kanat adamının forvete pas atması ve forvetin defansı üstüne çekip topu koşu yoluna plase vuruşa bırakmasıdır. ancak yukarıda 4 numarada yazdığım oyun gibi burak bunu da yapamadığından, bu opsiyonu yasin içeri girip sneijder'in önüne bırakarak yapıyor. zaten burak burada false nine olarak kaleye sırtını dönüp geri gelmediği; altı pasa koştuğu için bu opsiyonu da tıkıyor.
6)doldur boşalt anlarında chedjou'dan daha etkisiz. zaten kendi gol sistemi savunmanın arkasına kaçmak olduğundan, yerleşik savunma içerisinde tek forvet ise eziliyor. yanında başka forvet varsa o, defansı üzerine çektiğinden boşluk/pozisyon bulabiliyor.
7)mental olarak savunmanın arkasına kaçtığı için -ki bu taktik gol krallığında işe yarıyor, inkar edemeyiz- tek forvet oynayan takımların faydalandığı, yukarıda yazdığım birçok varyasyondan faydalanamıyoruz. hele rakip kapalı defans oynuyorsa arkada kaçacak boşluk bulamadığımız için haliyle tek gol arama yöntemimiz (bireysel şutlar dışında) orta gol oluyor. inkar edemem son dönemde geliştirdi ancak burak hava toplarında ne dominant ne de precise bir vuruşa sahip. ligdeki stoper kalitesinden fark edilmese de, özellikle avrupa'da kalburüstü takımlara karşı gol bulmakta ne kadar zorlandığımız malum.
8)burak sahada olduğu için burak'a kitlenen selçuk'un verimi %30-40 düşüyor. fatih terim'in birinci senesinde (buraksız dönem) attığı paslara ve pas dağılımına/burak sonrası pas dağılımına bakarsak bunu çok net anlıyoruz. benim kanaatim selçuk inan'ın hepimizin özlediği ve xelçuk olduğu dönemdeki oyunu ile bugünkü oyunu arasında tek fark bu. verimi ciddi anlamda düşüyor. "selçuk neden ilk sezon oynadığı topu oynayamıyor" sorusunun cevabı da işte bu. şimdi "abi burak sakatken de gördük selçuk'u" diyenler olabilir, ancak burak sakatken yerine umut'un oynadığını ve umut'un burak'ın yapabildiği şeyleri de yapamadığını dikkate aldığınızda kendisinin kıstas olamayacağı son derece açık.
9)kaçacağı yeri bilmiyor ve bu yüzden defansı üzerine çekip takım arkadaşına da boşluk yaratamıyor. temel öğretide kanattan topla koşan adamla birlikte koşan forvet, doğrudan altıpasa koşup savunmayı da kendisi ile birlikte gömmez. daha net anlatayım. topla koşan sağ kanat x, forvet y, sol kanat oyuncusu da z olsun. şimdi ideal futbolda x kendi kanadından bindirirken, y ya x'in önüne doğru kanada koşar ve bu şekilde x'in diğer kanattan giren z'ye pas vermesi halinde z'nin önünü açar, ya da ters kanada koşup defansı çekerek x'in karşısındaki adamı geçmesi halinde gol pozisyonuna girmesini sağlar. video aradım ama üşendim şimdi. burak altıpasa doğru koştuğu için haliyle defans da gömülüyor ve pozisyon heba oluyor çoğu zaman.
10)bence duracağı yer bilgisi de eksik. sanırım bir tek ben kendisinin çizgiden girilen oyunda kale içine koşmasına takılıyorum. normalde forvet bu durumda altıpas çizgisinde, yani kanattan giren adamdan daha geride durur ancak kendisi kale içine giriyor.
bunlar tamamen kendi kusuru mu? değil diyebiliriz zira senelerce kendisini kanatlarda oynattılar forvet kültürü ve bilgisi ile büyümedi burak.
yukarıdakilerin özeti: burak savunma arkasına iyi kaçan ve gol vuruşu yapabilen bir adam. oyundan çok çabuk düştüğünü tüm takım arkadaşları bildiği için burak küsmesin diye nice pozisyonlar harcıyoruz ve esasen şartlı oynuyoruz.
öte yandan forvet menşeli kaliteli bir adam, sana yukarıda saydığım bütün bu farklı gol opsiyonlarından faydalanma imkanı tanıyor. bu şekilde burak'ın 20 tane attığı takım toplamda 60 gol atabilirken, yukarıda saydığım işleri yapabilen forvet belki sana 14-15 gol atacak ancak takım olarak gol sayısı 70'lere çıkabilecek. reel örnek ile anlatayım; elmander-baros-necati forveti ile başladığımız 2011-12 sezonunda lig standardına göre bu kadar dominant bir takımımız yoktu ve 69 attık. takımda ön plana çıkan golcü yoktu ama takımda kelimenin tam anlamı ile herkes gol attı. 2012-13'de 60, 2013-14'te 59 ve 2014-15'te 60 gol attık. 2011-12 sezonunda şartlanma olmadan takım oyununun + katkısı ile sadece 24 gol yerken, bu sene kapan allah kapan 6 maçta üst üste gol yememiş olmamıza rağmen 35 gol yedik.
bu noktadan hareketle bugün gündeme düşen transfer dedikodusuna gelelim;
burak yılmaz için roma ve 8 milyon euro deniyor. burak, fffp king ünal başgan sağ olsun iyileştirilen sözleşmesi uyarınca 2019 yılına kadar yıllık ortalama 2.875.000 euro alacak. bu da, toplamda 11.500.000 euro demek. özetle; dedikodu şeklinde dönen rakama satılması halinde burak'ın yerine alınacak forvet için bütçe 20 milyon euro. bu paraya da yukarıda saydığım hususların en azından bir bölümünü yapabilen iyi bir forvet alınabilir ve kendisinin (+) impact'i ile ciddi işler yapabiliriz.