galatasaray taraftarı olarak ömrü hayatımda en sabırlı olduğumuz dönemdeyiz, en basitinden samiyen'de vara yoğa kırılıp sahaya atılan koltuklar, arena'da daha siftah yapmadı, hem de bu kadar hakedildiği dönemlerde. lakin içimize attığımız bu şeyler, başka odaklara daha fazla dozda gidiyor. selçuk-burak ikilisi eleştirilmeyi, yuhalanmayı sonuna kadar hakediyor, fakat işin dozu kaçmaya başladı, gol atıp kazandırdığı maçtan sonra şu yorumlar bile belli ediyor. adamı savunanlar asla eleştirmiyor, eleştirenler asla hakkını vermiyor. hayatı her alanda uçlarda yaşamaya başladık zaten, en tepeden en aşağıya kadar, siyasi görüşlerimiz de böyle, taraftarlığımız da.
29 kasım 2014 gaziantepspor galatasaray maçında verimli oynamıştır, maçı getiren golü de kaydetmiştir. şunu söylemek bizden bir şey eksiltmez, adama ısrarla sövmeye gerek yok. bana göre zaten selçuk inan'dan farklı olarak ele alınması gerekiyor bu adamın. zira en azından sorununun özgüven olduğunu biliyoruz burak'ın. galatasaray tarihinin en kötü forveti falan değil bu adam, 100 maçta 57 gol atmış bir adamdan bahsediyoruz öyle ya da böyle, ilk senesinde verdiği katkı bile şu lafı ettirmemeli bize, ayıp günah. saha dışında öyle antipatik bir adam değil, pisliklerde adı geçmedi, yanlışlarını görmedik, sorunu saha içinde. anlamadığım şekilde ne milli takımda ne de bizde bir kez bile kesilmedi, biz tv başında ofsaytlar ve faullere dahi çıldırıyorken, ısrarla hocaları tarafından uyarılmadı, kendi de düzeltemedi. cidden bu konularda beynim mantığım duruyor, ama sorunu asla selçuk gibi değil. sonuçta özellikleri belli, yetenekleri belli burak'ın her zaman, hırsını da genelde koruyor, ruhsuz bir adam değil. bir de tabi selçuk'a göre şansı, kötü oynarken dahi bir şekilde gol atabilmesi ve eleştiri dozlarını bir tık yumuşatabilmesi. yani ikisi arasında daha az kızdığım adam burak'tır. büyük ihtimal bizim şu sözlükteki düşüncelerimizden de bihaber, yani taraftarın genel manada ikisine yüklendiğini pek bilmiyor. ama neticede formamızı giyiyor, attığı gollere seviniyoruz.