gözlerimizi kapattığımızda nasıl oynadığı farkedilmeyen oyuncu.
sanırım bu nedenle çoğumuz bu adamı savunmaya çalışıyoruz.
adam baya baya kötü oynuyor.
mantıklı düşünecek olursak; adam forvet ve gol atıyorsa işini yapıyor demektir, o halde sorun yok demektir.
ancak koskoca galatasaray'ın forveti ayağına gelen 10 toptan sadece birisini gol yapabiliyorsa, bu adam iyi diyemeyiz.
iyi forvet çok güçlü rakiplerle oynarken, takımın yaptığı tek atakta bile gol atabilecek forvettir. rakip forveti rahatsız edebilecek, korkutabilecek forvettir. ne yazık ki burak bunu yapamıyor. yapamaz falan filan değil, kendisini geliştirmesi lazım bu çok net. hala toplara dan dun vuruyor. hele hele karşı karşıyayken nasıl heyecanlanıyorsa, bir an önce vurayım diye saçma sapan şutlar çekiyor.
9 eylül 2014 izlanda türkiye maçında da böyle oldu, zar zor atak yapıyorduk ancak burak bu atakların olgunlaşmasına katkı sağlayamadı, forvette top tutup takımı öne çekemedi, rakip defansı dağıtamadı, tek tük gelen toplarda kaleyi göremedi, çok da net bir gol kaçırdı.
o halde sonuç da çok nettir, "kötü oynamıştır".
bunu söylemek nedense bizim sözlükte hainlik olarak algılanıyor. bizim futbolcular eleştirilemez, kötü oynayamaz, hep fenerlilerdir o kötüler...
ama işte
9 eylül 2014 izlanda türkiye maçında yenilme, fark yeme, rezil kepaze olma sebebimiz de tam olarak budur. ülkece biz asla kötü, başarısız, beceriksiz olmayı kabul etmediğimiz için, kendimizi hep iyi güzel gördüğümüz için dün o hale düştük.
izlanda'dan fark yiyorsun "iyi başlayamadık ama iyi bitiririz"... bok bitirirsin, bu topla hollanda'yı mı yeneceksin, hollanda'yı tokatlayan çekleri mi?
senin paha biçemediğin burak kendisinin 10'da biri değerinde olan ve büyük ihtimalle yarısından daha az maaş alan adamlardan kötü oynuyor. ama biz hep hazırız "ne yani bi tek burak mı kötü oynadı?"... bu nasıl aciz bir savunmaysa artık, ülke buna çok alıştı.
fenerbahçe de şike yaptıktan sonra "ne yani bi tek biz mi yaptık" demişti ya, heh işte burak'ı savunmak da böyle bir şey.