başlarda, özellikle kongre günü ortalarda dolanan
faruk süren ve
ali dürüst gibi insanların maddi manevi desteğiyle başa geldiği gibi bir yanılgı yaratmış olan zat. oysa zaman geçtikçe gerek kulüpte, gerek camiada, gerekse dışarıda ne kadar çok kesimle pazarlık yapıp başkanlık desteği için tavizler verdikleri ortaya çıkmakta.
elden ayaktan düşme gazeteci bozuntularından federasyon başkanlarına, ezeli rakip başkanlarından kendi yönetiminde liste doldursun diye soktuğu kişilere kadar herkese bir pay vermişler. artık nasıl bir pazarlık becerisi(!) de varsa herkes istediğini güle oynaya yapabiliyor. bu vatandaş da acziyet içinde koltuğunda oturmaya devam ediyor.
kulübün bazı değerlerini teslim etsin diye başkan seçilen dursun özbek bile, tarihin en rezil başkanlarından olmasına rağmen en azından sahip olduğu misyon(!) çerçevesinde hareket edebilmiş bir tiplemeydi. bu adam o kadar büyük acziyet içinde ki, arada sırada dertlenip(!) yapası tutan açıklamaları bile ya kulüp iletişim organlarından imzasız şekilde ya da kendi profesyonellerine yaptırabiliyor.
gerçekten yazık. kendisinden fazla da "koskoca" galatasaray camiasına, genel kuruluna, akil adamlarına yazık. 358 vakasının üzerinden 2 sene, rahmetli mustafa cengiz'in binbir hastalıkla boğuşmaya başlamasından 1 sene geçti bu zatın başkan seçildiği genel kurula kadar.
yapıp yapabildikleri ağızlarına bir parmak bal çalan bu başkanlık vasfından uzak arkadaşı seçtirip ayrı ayrı kişisel çıkarlarını kovalayabilmek oldu...