aslında benzerliklerden çok farklılıkların barındığı bir durumdur.
birincisi,
skibbe döneminde
lincoln'e kaptanlık verilmesi sonucu
arda'nın başlattığı yeniçeri isyanının aslı astarı yoktur, zira skibbe'nin gönderiliş sebebi, hala çoğumuzun yadırgamasına rağmen başarısız sonuçlardır. zira arda lincoln ikilisi harika paslaşmalarla mükemmel gollere öncülük ederken, ki
youtube dediğimiz dünyanın en ünlü video paylaşım sitesinden kolaylıkla ulaşılabilir bu tür gollere, o sezon devre arasında harika futbol oynayan
galatasaray'ın bir kez daha
uefa'ya doğru koşmasını kendisine yediremeyen çevreler çalışmalarına başlamıştır. hatırlarsınız, bir spor yazarı arkadaş, galatasaray'ın antalya kampını ziyaret ettim, mendil kapmaca oynuyorlardı, sonuç olarak skibbe takımı iyi çalıştırmıyor demiş, ve bütün medya skibbe'nin üstüne çullanmıştı. ligde ardarda alınan kötü sonuçların ardından,
taner gülleri'nin yıldızlaştığı ve
ali sami yen stadyumu'nda 5 gol yediğimiz bir
kocaelispor maçı sonrası skibbe gönderilmişti.
aslında burada skibbe ile
rijkaard arasındaki benzerliklerden bahsedilebilir, ki ben ikisinde de arda'nın olayın dışında olduğunu düşünüyorum, ama konudan fazla sapmamak için,
hagi ile
bülent korkmaz neden benzemiyor ondan bahsedelim.
şimdi efenim, bülent korkmaz lincoln'ü bitirmişti. burada bülent korkmaz'ın çok haklı olduğu bir durum yoktu, çok önemli olan bir maçımızda, sakatlıktan yeni çıkmış
hasan şaş'ı oynatmak uğruna lincoln'ü kesmişti. ama kaptan, hagi gibi kesmedi lincoln'ü. dikkat edin, kaptan, lincoln'le sorunu olduğu halde, belki lincoln onun kurallarına uymadığı, belki sistemine oturmadığı halde bazen kurtarıcı olarak onu aldı oyuna. ama hagi,
misimovic'i direk kadro dışı bıraktı. bi yandan istemiyorum seni derken, öte yandan paşa gir kurtar şu takımı demedi.
kaptan'ın gönderilme şekline ben de karşıydım, ama o dönemde birçok galatasaraylı kaptan'ın gitmesinde hemfikirdi. çünkü bülent korkmaz'ın bile ifadelerinden, daha teknik adamlık için yeterli olmadığını anlayabiliyordunuz. üstüne bir de rijkaard gibi bi üstad gelince, kimse kaptan'ın gidişini eleştirmedi. şimdi kaptan'ın gidişi unutuldu deniyor ya, emin ol kaptan bile haklı buluyor bu ayrılığı. zira onun sözlerinde
hakan ünsal'ın,
hakan şükür'ün sözleri gibi bir kırgınlık, yanlışlık bulamıyorsunuz.
ama hagi başka. neden başka, çünkü hagi'nin bir şeyler yaptığını, takımı dibe batırmadığını kötü niyetli olmayan herkes rahatlıkla görebilir. devre arası transferlerden
zapata hariç hangisinin kötü performansı var? bir tek misimovic olayı üzerinden hagi'ye sallanıyor, ama biz bilmiyoruz ki durumu. lincoln disiplinsiz adamdı, bu hepimizin malumu. skibbe onu pohpohlayarak oynatıyordu, bunu da hepimiz biliyoruz. kaptan'ın onunla ters düşmesindeki sebebi de bu disiplinsizlik olarak görebiliriz. ama misimovic'de böyle bi bilgimiz yok ki. belki misimovic çok yanlış bi şey yaptı, nerden biliyoruz? hagi
elano'yu dışlamışmış, vay arkadaş. elano dediğiniz adamın bi üç ay önceki surat ifadesine bakın, bi de şimdiki, sonra üstündeki formalara dikkat edin, elano niye gitti anlarsınız, bu kadar mı kolay adam harcamak be?!
son olarak, ulan madem bu yerli lobisinin, bu yeniçeri ordusunun farkındasınız, hagi'ye sallamadan önce o yeniçeri ordusuna sallayın, onların gönderilmesi için bir şeyler yapın, sonra hagi'yi bi görün de, ondan sonra hagi'ye sallayın. unutmayın, hagi sizin için efsane bile olmayabilir ama birçok galatasaraylı için o bir futbol tanrısıdır. çünkü biz unutmayız, ne hagi'yi, ne bunu.