79
türk futbolunun ve hakem camiasının çalkalandığı bu günlerde tekrar akla gelen ünal aysal vecizesi.
81
2011'den beri gerçekten sönmediği için doğruluğu su götürmez söz. sönmedikçe azıtıyorlar.
82
maalesef altı daha sonraki yönetimler tarafından doldurulamamış bir sözdür. gerçi geçici başkanımız aziz yıldırım’ın da avukatlığını yapmıştı.
galatasaray’ı sahipsiz bırakanlar mutludur. taraftar mutsuz.
83
sıklıkla anmamız gereken ünal aysal söylemi. karşı taraf tam olarak bundan anlıyor.
84
ünal aysal'ın efsanevi o sözü yeniden gündemde...
dursun özbek bu sözü yeniden ali koç'a seslenişinde kullanmıştır. fetö ve şike vurgusu yapmıştır.
açıklamanın tamamı:
"google'a ananas deyin, şike deyin, halı sahada dostluk maçları deyin bir girin bakın ne çıkıyor karşınıza... hiç boşuna uğraşmayın çünkü; içinde bulunduğunuz ateş, üfleyerek sönmez. bunu kafanıza yazın."
85
ilk günkü ruhuyla, etkisiyle gündemden düşürülmemesi gereken ünal aysal vecizesidir. tüm ülke genelinde şikeci olarak anılan, farklı şehirlerdeki stadyumlarda bu yönde tepki gören bir camia, yavuz hırsızın ev sahibini bastırdığı bir moda geçmiştir. bahsettiğimiz o dönemlerde anadolu kulüpleri camia olarak fenerbahçe'ye tepkili bir tutum içindeydi.
ancak koç holding'in finansal katkılarıyla beraber bu rüzgar tersine döndü. sivas, rize gibi camialara alışkındık. ancak bunlara yenileri de eklenmeye başladı. özellikle basın ve medya kolları çok güçlü. klasik spor programlarındaki sözcülerinden acun ılıcalı'ya, sokrates gibi kaliteli addedilen yayıncıların mehmet demirkol gibi sinsi odaklarından saç gibi bağırıp çağırarak baskın çıkmaya çalışan tehlikeli karakterlerine, ahmet çakar ve erman toroğlu gibi spor medyasında her daim gündemde yer alan isimlere kadar say say bitmez.
netice olarak goebbels'in de bir taktiği olan, aynı yalanı defalarca tekrar ederseniz inanılır anlayışı ile ilerliyorlar. sosyal medya da bunun bir diğer kolu. sıradan bir vatandaş da tv'de, twitter'da, youtube'da bunlara maruz kaldıkça algısı değişiyor. mağdur sıfatına sokulan, 15 temmuz süreci olmasaydı dünya devi olacaktı denilen, fetö-himmet-hakan şükür-arif erdem gibi anahtar kelimeler ile çamur at izi kalsın niteliğinde gözü dönmüş saldırılara tutunan, 96-2000 hegemonyasını dahi farklı dış unsurlara bağlamaya çalışan bir anlayış peydah oldu. ve işin kötüsü de biz sessiz kaldıkça bu anlayış kabul görüyor.
bu nedenle bu anlayışa karşı her daim sert bir tutum sergilemek durumundayız. barış çubuğu uzatarak bu işler düzelmeyecek. bakın bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta da bunların yandaşları. şerefli ikincilik mevzuları, 8-0'lık ankaragücü galibiyeti ile gelen şampiyonluğu lekeleme çalışmaları da aynı uğurda yapılıyor. geçmişten bugüne kadar birçok iftirayı sürekli öne çıkarıp, tekrarlayıp toplum nezdinde bizi yalnızlaştırma politikası bilinçli ve sinsi bir şekilde güdülüyor.
bunlara karşı sürekli olarak teyakkuzda olmamız gerekiyor. kardeşlik, dostluk, ezeli rekabet gibi kavramları sözlükten çıkarmak gerekiyor. anlıyorum bizim camiada aristokrat bir anlayış hakim. ancak işler öyle yürümüyor. o anlayış bir karşılık bulmuyor ne yazık ki.
tüm bu süreçte, göte göt demekten asla vazgeçmeden ilerlemek lazım. fener'in her sözüne karşı bir söz, beşiktaş'ın her hamlesine karşılık bir hamle gerekiyor. sessiz kaldığımız anda halk nezdinde haksız bir duruma düşüyoruz. anadolu'yu kaybetmememiz lazım. neyin ne olduğunu gerekli olduğu anda herkese hatırlatmamız lazım.
dursun özbek'in de bugünkü açıklamasını ve bu ünlü sözü tekrar gündeme getirmesini olumlu bulmakla beraber daha vurucu cümlelerle, daha etkin bir hitabetle devam etmemiz gerekiyor. başkanda bu hitabet yok, olmayabilir. bunu yapabilecek yöneticimiz var, faydalanmaktan çekinmenin anlamı yok.
86
yine yeni yeniden zuhur etmiştir.
keşke ülkemizde hak, hukuk, adalet gibi kavramlar olsaydı.