• 1
    galatasaray sözlüğün değerli yazarlarının, galatasaray futbolcularına ait olanlarını hesaplamak için annemin değerleme metodunu kullandığını farkettiğim değer.

    annem ile babamın hobileri ev alıp satmak. defalarca yeni ev alıp, eskisini satıp taşındılar. her seferinde, evin satışı için değer belirleneceği zaman, evin piyasa değeri 6-7 ise annem "10'dan aşağı hiçbir fiyatı kabul etmem" yöntemi ile ilk değerlemesini yapar. bu değeri neye göre hesapladığını sorduğumuzda hep evin içinin çok güzel olduğunu, çok bakımlı olduğunu vs. anlatır durur. civarda onlarca benzer evin satılık durumda olması, piyasa gerçekleri filan umrunda olmaz. "sen olsan, benzer bir eve 10 verir misin?" sorusuna cevap veremez, kemküm eder. e tabii ki o evler satılmaz, arada şansına gelen 7.5'lik teklif reddedildiği için pişman olunur vs. vs. hep aynı hikayeler.

    işin şaka kısmı bir yana, hemen her varlık gibi bir futbolcunun da piyasa değerini üç şey belirler:

    - kalan faydalı ömür
    - bu faydalı ömür süresince yaratılması beklenen fayda
    - piyasadaki durum (diğer futbolcu transferleri, kulüplerin maddi durumu vs)

    şimdi bu bilgiyi kullanarak, kendimce gördüğüm, takıntı seviyesine gelmiş bazı yanılgıları (bu benim değerlendirmem tabii ki) irdelemek istiyorum:

    (önemli not: değerlendirmelerimi, satılacak oyuncunu yerine yenisinin alınmasından bağımsız olarak yapıyorum)

    1) "arabistan kulübü istiyorsa en az ...'den kapıyı açmalıyız" yanılgısı

    bir kulübün arabistan kulübü olması, yani ilgi çekici bir futbol ortamına sahip olmaması, esasen bonservisi değil futbolcu kontratını etkiler. zira bu kulübün ikna etmek için zorlanacağı kişi satışı yapacak kulüp değil, futbolcudur. eğer bahsettiğimiz kulübün yöneticileri gerizekalı değilse, piyasası 5m olan futbolcunun bonservisi için 15m teklif etmesine gerek yoktur. eğer satacak kulüp misal 6-7 m'a satmaya razı ise, kafasındaki rakamı avrupalı da, arap da, tanzanyalı da verse teklifi kabul eder. fakat futbolcu için, oynayacağı ülke fark eder. bu sebeple arabistan kulübü ona yüklü maaş ödemesi yapmak zorundadır.

    istisnası yok mu? var tabii ki. misal hep konuştuğumuz sow transferi. ben o transfer tutarlarının gerçek olduğuna inanmıyorum fakat diyelim ki gerçek, e ama bu kadar gerizekalısı kırk yılda bir gelir o da bize vurmaz. o sebeple çok takılmaya, gerçeklik algımızı yitirmeye gerek yok.

    bu arada, arabistan kulüp yöneticilerinin de bir öğrenme sürecinden geçtiklerini söyleyebiliriz. tamam adamlar zengin de, süreç içerisinde ütopik bonservisler vermeden de transfer yapabildiklerini gördüler.

    2) "gomis'i üç kuruşa sattık" yanılgısı

    gomis'i tam 32 yaşında, 2.5 m euro'ya aldık. kendisine de 2.5 m imza parası ödedik, yani 5m'a aldık diyebiliriz. 1 sene oynadı, çok katkı verdi, tam 33 yaşında, 6m euro'ya sattık.

    33 yaşındayken:

    - kalan faydalı ömür: max. 2
    - performans beklentisi: geçen senenin 2. yarısında düşüş yaşadı. fiziksel sebepler ile düşüş hızlanacak
    - satılmaz ise yakın dönemde değeri: 0

    soru: mali sıkıntımız/ffp problemi olmasa, 33 yaşında kulübümüzün gomis'e 10-15m(sözlükte dillendirilen miktarlar) bonservis ödemesine nasıl bakarız?
    cevap: toplanıp kulüp binasını yakarız.
    sonuç: o zaman mantıksız bir fiyata satmamışız.
    benim değerlendirmem: harika bir satış (ben asla 6m vermezdim)

    ha 6 değil de ne bileyim, 8 olur muydu? olurdu belki bilemiyorum, da bu tüm kulüplerin oyuncu satışları için geçerli olan, normal bir durum.

    3) "fernando için en az 10m isteyelim" yanılgısı

    fernando'yu 30 yaşında 6m euro'ya aldık. şu anda 31.5 yaşında. geçtiğimiz 1.5 senede, belli bir dönemde efsane bir performans gösterdi, kalan dönemde ise vasattı.

    - kalan faydalı ömür: max. 3
    - performans beklentisi: mevcutta da çok yüksek değil, fiziksel sebepler ile düşüş yaşayacak
    - satılmaz ise yakın dönemde değeri: 0'a yakın

    soru: mali sıkıntımız/ffp problemi olmasa, 31.5 yaşında kulübümüzün fernando'ya 10m(sözlükte dillendirilen miktar) bonservis ödemesine nasıl bakarız?
    cevap: abdurrahim albayrak'ı ayağından tavana asarız
    sonuç: o zaman 6m fena bir fiyat değil (tabii bugünkü haberlerin kolpa olmadığı varsayımı ile yazıyorum)
    benim değerlendirmem: ben olsam satardım (ben alacak olsam asla 6m vermem)

    4) "rodrigues çok ucuza gitti" yanılgısı

    rodrigues'i 26 yaşında 3.5 m euro'ya aldık, 28 yaşında 9 m euro'ya sattık (7.5 civarı bize kaldı sanırım fakat bunun değerlendirmemiz için bir önemi yok). geçen seneki şampiyonlukta kritik rol oynadı, önemli katkı verdi. bu sene katkısı daha düşüktü.

    - kalan faydalı ömür: max. 6
    - performans beklentisi: mevcutta da çok yüksek değil. hızlı düşüş beklenebilir, zira hıza dayalı, tek yönlü bir oyunu var. yaşlılığında onu idare edecek, farklı bir oyun şekline evrilmesine izin verecek bir oyun zekası, oyun görüşü, pas yeteneği vs yok.
    - satılmaz ise yakın dönemde değeri: hızla düşecek (yaş 30 'a yaklaştıkça değer düşüşü de hızlanacak)

    soru 1: kendisini 12-13'e alacak olan takımın, kendisini daha yüksek bir fiyata satma ihtimali ne?
    cevap 1: hemen hemen 0

    soru2: mali sıkıntımız/ffp problemi olmasa, 28 yaşında kulübümüzün rodrigues'e 12-13m(sözlükte dillendirilen miktar) bonservis ödemesine nasıl bakarız?
    cevap2: 26 yaşında 3.5 ödenmesine verdiğimiz tepkiden hareketle, yakarız bu gezegeni, yakarız!
    sonuç: e, fena paraya gitmemiş o zaman sanki be, ne dersiniz?
    benim değerlendirmem: başarılı bir satış

    kıssadan hisse 1: sahip olunan varlığın değerlemesi objektif bir biçimde yapılmalı, duygusal oğeler işin içine katılmamalı. bir oyuncunun sizin için duygusal önemi, ona olan sevginiz vs., onu transfer etmeye niyetli takım için hiçbir şey ifade etmez.

    kıssadan hisse 2: geçmiş geçmiştir, "geçen sene şu fiyata satardık" demenin kıymeti yoktur. önümüze bakmamız gerekir.

    kıssadan hisse 3: istisnalar kaideyi bozmaz

    kıssadan hisse 4: https://www.youtube.com/watch?v=Z8j7SmGRywk
App Store'dan indirin Google Play'den alın