seviyesi belli olan ve çok uzun yıllardır small club olarak etiketlenmelerinin ezikliğini yaşayan kulüptür. o yüzden aşırı ciddiye almaya gerek yoktur hiçbir zaman. zaten kulübümüz de mevzuyla ilgili ağız dalaşına gireceğine hukuki işlemleri başlatacağını söylemiş, yeter de artar bile. benim asıl canımı sıkan nokta bunu
milot rashica üzerinden yapmaları. işte bir zihniyetin düşüklüğünün ne kadar dipsiz kuyu olabildiğini bu gibi örneklerle daha iyi anlıyorsunuz. çünkü olağan saçmalamalarını gördüğünüzde, "aa zaten bunlar böyledir, yaparlar" denir ve geçilir. işte tam olarak bu siklenmeme durumları yüzünden dipsiz kuyu aşağılık yanlarını devreye sokmakta herhangi bir beis görmüyorlar. deprem mevzusunda insanların cesedini çiğneyerek puan dilenme mevzuları da böyleydi, şimdi milot üzerinden terör iltisaklı imaları da böyle. bitmeyecek arkadaşlar bu dikkat çekmek için sınır tanımama durumları. bu karakter profilinin bir benzerine dair 1957 tarihli siyah-beyaz çekilmiş 12 angry men isimli çok sevdiğim bir filmde harika bir sekans vardır. filmin ana konusu, hayatı boyunca hor görülmüş, ezilmiş yeniyetme bir çocuğun cinayet şüphelisi olarak suçlu olup olmadığına karar verecek 12 jüri üyesinin aralarındaki çatışmadır. çocuk suçlu bulunursa idam edilecektir, suçsuz bulunursa salınacaktır. bu yüzden 12 jüri üyesinin de fikir birliği gerekmektedir karar için. eğer 1 tane bile şüphesi olan çıkarsa, dava süreci başka jürilerle devam edecektir. ve bu noktada davaya dair delilleri ve tanıkların ifadelerini incelerlerken tanıklardan biri olan çok yaşlı ve ayağı aksayan bir adamın tanık ifadesi ele alınır ve söylemlerindeki bazı şüpheler dile getirilir. elbette bazı jüri üyeleri buna itiraz eder çünkü yaşlı başlı bir adamın bu konuda yalan söylemesi için ne sebebi olabilir ki. ancak jürimizin en yaşlı üyesi o an sazı eline alır ve şu güzel tiratı atar: "dikkat çekmek için belki de... ceketinin dikişi tam koltuk altından sökülmüştü. bunu fark ettiniz mi? yani mahkemeye böyle gelmesini... yırtık elbiseli çok yaşlı bir adam. yürürken ayakta bile zor duruyordu. sol bacağı biraz aksıyordu ama bunu gizlemeye çalışıyordu. çünkü bundan utanıyordu. sanırım bu adamı ben hepinizden daha iyi anlayabilirim. bu sessiz, korkmuş, önemsiz ve hayatı boyunca hiçbir şey olamamış bir adam. ismi gazetelerde hiç yayınlanmamış, ilgi çekmemiş bir adam. onu hiç kimse tanımıyor. hiç kimse ondan bahsetmiyor. 75 yıldır kimse onu dinlememiş. beyler, bu çok üzücü bir şeydir, hiçbir şey olmak. böyle bir adam için dinleniyor olmak çok önemli bir şeydir. bir kez olsun sözün ona verilmesi çok önemlidir. onun için arka sıralara atılmak çok acı olurdu. hayır, aslında yalan söylememiştir. ama belki de bir çocuğun bağırdığını duyduğuna ve onun yüzünü tanıdığına kendini inandırmıştır."
ben kendileri için de durumun çok farklı olduğunu düşünmüyorum. istikrarlı başarı günleri bir hayli gerilerde kalmış, dönemsel münferit başarıları dışında ellerinde hiçbir şey olmayan, uzun zamandır kimsenin ciddi bir rakip olarak görmediği, laflarına o kadar itibar etmediği, düzenli olarak başkalarının gölgesinde kalmış, efsanemiz dedikleri ancak adını bile
metin oktay'dan alan
metin tekin'in başı çektiği
metin ali feyyaz dönemi dışında hiçbir zaman cazibe merkezi olamamış ve bu dönem dışında türk futboluna herhangi bir lokomotiflik yapamamış bir camianın böyle yollara başvurması elbette sürpriz değildir. binbir farklı sebepten dolayı nefret ettiğim fenere bir de bu yüzden kızgınım işte biraz. o kadar boktan yönetiliyorlar ki biz almış başımızı giderken ve makası daha da açmanın yollarını ararken onların şunlarla arasındaki fark kapandıkça kapandı mesela. neyse, bu konu işin bambaşka bir boyutu. her ne kadar işi şakaya vursam da milot'u kaybetmek beni üzmüştü, yalan yok. beşiktaş için de büyük başarıdır böyle bir profili kadrosuna katmak. bana göre biz hatalı bir tercihle milot'tan vazgeçmişken aynı zamanda rakibimizin güçlenmesine de göz yumduk. böyle bir transferi kutlamak haklarıdır bu yüzden, ona bir şey demiyorum. ama milot üzerinden bu şekilde bel altı vurma aşağılıklığı göstererek birilerinin canını yakmaksa asıl niyetleri, tebrik edeyim, en azından benim için başarılı oldular bu konuda. gördüğümden beri canım sıkılmış durumda. ha ben sıradan bir taraftar olmak dışında kimim veya neyim, hiçbir şey tabii. babamın çocukluğuna damga vurmuş ve kendi efsanelerinin de isim babası olan metin oktay'a ve yine babamın gençlik yıllarına damga vurarak onun esas galatasaraylı olmasını sağlayan bir diğer metin,
metin kurt'a mezarında takla attırdılar dün itibariyle, tebrikler. neyse ki peder bey hâlâ yaşıyor da onun herhangi bir yerde takla atmasına gerek yok hahah. yahu en başta biz galatasaraylılar bile neler neler söylüyoruz
hakan şükür için mesela. açsınlar baksınlar şu sözlüğün hakan şükür başlığına. babam bile, "tanju kadar olmasa da büyük golcüydü pezevenk, kendi etti kendi buldu geri zekalı" şeklinde bahseder en fazla. o yüzden yeter be kardeşim ya, hakkaten yeter. lafa gelince efsanemiz metin-ali-feyyaz diye gezersin, ordaki metin'in metin oktay'dan geldiğini kimse dile getirmez. gene lafa gelince hökaaöön şöökuuör diye salya akıtırsın, metin kurt gibi bir galatasaraylı profili kimse anmaz. ne güzel hayat lan, valla. gerçi yukarıda bahsettiğimiz türk futbolunun lokomotifi olabildikleri ve cazibe merkezine dönüştükleri tek dönemde bile araya kafa sokabilmiş galatasaray'ı aksi defalarca ortaya konduğu hâlde bile mesnetsizce suçladıklarını unutmayalım. hem de bizzat bir başka efsaneleri
süleyman seba'dan başlayarak. ancak bizim kulüp gene de her ölüm yıl dönümünde anar seba'yı ki itirazım da yok buna, böyle şeyler yapılır çünkü. zaten bizim taraftardan da seba'ya karşı tüm kirli geçmişine rağmen kitlesel bir nefret söylemi görmek zordur. ancak bunlar tribün tribün
ali sami yen'e sövmekten de asla geri durmazlar. ha bu arada yeni transferiniz milot da ali sami beyle soydaştır ve şampiyonluk kutlamasına onun amcasının söz yazarı olduğu bir şarkı ile çıkmıştır, bilginiz olsun.
son sözüm de milot'a... tamam, bizim yönetim seni aylarca bekletip sonra da aniden sözünden cayarak ayıp etmiş olabilir, ama verdiğin kararın kullanılma biçimini gör işte. bu adamlar senin takıma kazandıracaklarından çok böyle bel altı şeylere önem veriyor. ne diyelim ki başka. yazık.