(u: belki doğuştan değilim evet, aile faktörüyle küçükken fb'liydim. ama şu an sapına kadar galatasaraylıyım)
*- - - sevdan içime işlerken - - -
gözlerimi açarken dünyaya, küçük ellerimin içinde kaybolduğu anne avcu gibiydin
içimdeydin, ama kaybolmuştun. minik kalbim küçüktü sanırım...
seni algılayamayacak kadar küçük.. varlığını anlayamayacak kadar bi haberdi senden. .
vardın ama, bilmiyordum. . bilmiyorduk . . .
kulağıma okunan ezan sesiyle, konuyordu "ismim"
artık bi adım oluyordu, büyütülüyordum..
büyüyordum . . . büyüyordun . . .
zaman birçok şeyi değiştiriyordu,
sevdiğim kitaplar, dinlediğim müzikler, aşklarım, nefretlerim, hayallerim, planlarım . . .
hepsi bir bir değişiyor, ama sen herşeye inat yine aynı kalıyordun. öyle bir köşede..ve hep aynı..
o küçük kalbime, koca bi dünyayı sığdırıyordum. ne çok şey yaşıyor, ne çok şey görüyordum..
sahi sen nerdeydin? niye bu kadar derindeydin?
hiç kimseye kendini farkettirmemiştin, çok gizleniyordun belli.
herkesten hatta kalbinde olduğun, içinde büyüdüğün, küçük çoçuktan, benden bile saklıyordun kendini.
seni bilmesem de, varlığını hissediyordum. . . özlüyordum içten içe.. çık gel istiyordum.
o lanet "boşluğu" doldur. esirgedin yıllar yılı. . . güneşin sarısı, kanımın kırmızısı.
ne hakkım vardı bu sevdadan yoksun kalmaya? daha ne kadar başka renklerle avutabilirdim kendimi?
seni beklerken, daha kaç kere hiç bilmediğim oyunların figuranı olabilirdim?
hemde, en baba destanların "baş kahramanı" olmayı deli gibi arzularken...
"kahraman" olmak varken, "figuran" olmak niye zaten? . . sen varken başkası neden?
sen bende saklıyken, bense senden habersiz yalan sevdalara, geçici heveslere bırakmıştım kendimi . .
kıskan istiyordum, beni kıskan, "sen bana aitsin" de ve göster kendini. . çek çıkart şu girdaptan beni !
bir şeyler oluyordu, hissediyordum. bir yerlerde bir şeyler yapıyordun. .
daha önce olmamış, yapılamamış bir şeyler . . .senin adın geçiyordu hep . . .
okuduğum gazetede, açtığım televizyonda, yolda yürüyenler insanların bile ağzındaydın . .
insanlar sokaklara dökülüyordu, senin adını haykıra haykıra caddeleri sokakları inletiyorlardı . .
birden kendimi o çılgın kalabalığın arasında buluvermiştim. .
senden nefret edenler bile o gün senin için bir araya gelmiş, türlü kutlamalar yapıyor, hatta kimileri ağlıyordu . .
bir süre sonra, farkında bile olmadan dahil oluyordum o ortama. . garip hislerle cebelleşiyordum . .
kendimi tutmaya çalışıyordum sanırım. bir o kadar tanıdık ama bir o kadarda yabancı geliyordun biraz bana. .
yıllardır senin yokluğunda, başka bir dala tutunmuş ben, o daldan elimi çekip sana uzanmaktan korkuyor olmalıydım . .
ya düşersem? . .ya o dalı bırakıp, sana el vermeye kalktığımda tutunamassam dalına? ya alışamassam . .
ya yıllardır tutunduğum dal? iyisiyle kötüsüyle yıllardır onunlaydım. çünkü sen beni yalnız bırakmıştın.
yoktun, çare bırakmamıştın, beni başka arayışlara iten sendin. yıllar sonra çıkıp geliyordun. .
geç kalmamış mıydın? . . .sorular aklımı kemiriyordu . .
o koskoca kalabalık arasında yapayalnız, türlü düşüncelerle boğuşan, git geller yaşayan minik kalbim çok yorulmuştu,
"vicdan muhasebesi" yapacak yaşta da değildim henüz. . . ve o an daha fazla dayanamayacağımı anladım bu ikileme. .
gözlerimi usulca kapadım . . . kafamda dönen o cevapsız sorulardan soyutladım kendimi, artık onlar yoktu . . .
sıyrıldım herşeyden, "geçmiş" adı üzerinde "geçmiş"ti. .
ve yıllardır sürdürdüğüm alışkanlıklar sanırım artık beni alakadar etmiyordu. . .
bırakmıştım kendimi. . . hafiflemiştim, terapi oluyordu ruhum, yüzümü mayhoş bir gülümseme kaplamıştı . . .
ben o devasa kalabalığın arasında,, mutasyona uğrarken. . .
sense, yıllardır saklandığın kalbimden, bir çığlık gibi yükselerek çıkıyor, dalga dalga memleketin dört bir köşesine yayılıyordun sanki . .
gizlice büyüttüm "aşk" beni aşmıştı artık. . içimdeki tüm renklerden arınıyordum . .
hissediyordum artık! güneşin sarısı, kanımın kırmızısına karışıyordu. . .
kendimi önce "sarıııııııııı" diye bağıranlara, "kırmızııııı" diye cevap verenlerin içinde bulmuştum.
ve bir ses daha yükseliyordu. . ." en büyüüüükk ??? " . . . bu cevap bekleyen bir soru cümlesiydi . . . bir anlık sessizlik oldu sanki. . .
cevap gerekliydi. . . ve ardından kendimi "adını" haykırırken yakaladım :
" cimbom" . . . . . . . . .
hayatımda, birçok sınava girdim, birçok soru cevapladım . . . ama her geçen gün daha da iyi anlıyorum ki . . .
bu verdiğim cevap, bugüne dek sorulmuş ve sorulacak bütün sorulara verebileceğim "en doğru" aslında "tek doğru" cevaptı. . .
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
bana ezberletilmiş, alıştırılmış, aşılanmış, dayatılmış, koca bir geçmişe "fuck off" çektirdiğin için,
destanlarla dolu mazinde, eşsiz mutlulukları bize tattırdığın için . . .
yılmadığın için, "imkansız" denileni başarıp, "tesadüf" le damgalanmana rağmen . . .
vazgeçmediğin için, "ilkleri" gerçekleştirirken, önüne set çekenlere inat!
"aslanı" bir simgeden, bir sembolden öteye taşıyıp bir "duruş" haline getirdiğin için. . .
her zaman her yerde bayraktarı olduğun için "asaletin" . . .
ve "türkiye" dendiğinde, ilk akla geldiği için "adın" . . .
dünden bugüne . . .
7 attığın günde "tek büyüktün", 6 yediğin günde "tek büyük". . .
"uefa"yı kaldırırken de, 14 yıl kupaya değmezken de ligte elin. . .
sami yen'in çimlerini taparcasına parsellerken de 11 aslan'ının kramponu. . .
arena'yı kükretip, yeni destanlar yazacakken de yeni kuşaklara miras . .
"tek büyüktün" . . . "tek büyüksün" . . .
yaşattıkların, yaşatıyor oldukların, ve yaşatacakların için . . .
varlığın için. . .
pençelerinin arasında bir "tarih" yatan takımım!
teşekkürler galatasaray. . .
teşekkürler galatasaray’ım . . .