kaleci benim hassas noktam. bence bir futbol takımının en kritik bölgesi, çünkü oradaki bir zaafiyet hem tüm takımın özgüvenine, hem de taraftarın takıma inancına doğrudan etki ediyor.
25 yıldır, bazı istisnai dönemler haricinde galatasaray’da insanüstü kaleciler izliyoruz. üst düzey kaleciye sahip olmak artık bizim kurum kültürümüz. bu sebeple muslera gideceği zaman gelecek adam çok net bir şekilde, “aradığınız adam benim” diyebilmeli, çünkü biliyorum ki biraz sallanan kaleci kalemizde duramayacak, o şansı vermeyeceğiz.
bunları niye anlattım? çünkü ilk defa dünkü maçta bir altyapı ürünü kalecimiz bana “bu çocuk kaleyi alabilir” duygusunu hissettirdi. bazen tek bir hareket yetiyor bir kaleciden elektrik almaya. misal ben altay bayındır’ı hiç tanımıyorken, fenerbahçe ile ilk maçını hatırlıyorum. ters ayağıyla bir kurtarış yapmıştı. o an “fenerbahçe kalecisini bulmuş” demiştim. benzer bir hissiyatı bana batuhan, dünkü maçta yaptığı bir kurtarışla verdi. ayrıca maç boyu kendine çok güvenliydi. hani bazı kaleci, kalesinde sakil durur, oraya ait değilmiş gibi hissettirir ya, batuhan için durum tam tersiydi.
inşallah yanılmıyorumdur, aşırı mutlu olurum kaleyi devralabilirse. yolu açık olsun.
(bkz:
13 temmuz 2022 mol fehervar galatasaray maçı)