karşısında ali koç'u görünce süt dökmüş kediye dönen ex-b
aşkanımız.
yalnız aralara da ince ince bıraktı komplo teorilerini.
mahşer gibi kalabalıkla gitmesi, londra baronları, 'bana araba çarpmasın aman' diye konuşmayı bitirmesi.
acaba hakikaten bu ali koç'un değişik dalga dümenleri mi var?
olgun peker'i, ecmel saral'ı zart zurtu...
yani bir gün aziz gibi bir mafyatik tipin bir adamdan bu kadar korkacağını rüyamda görsem inanmazdım.
hakikaten bugün tırstım ali koç'tan. ülkem adına, gelecek adına, renktaşlarım adına... güvenlik anlamında, yoksa sportif başarı vs. konusunda değil.
zamanında suyun karşı tarafı devletten artık ne kopardılarsa, toplamda 300 milyon dolara/euroya aziz yıldırım aldı, bütün malı mülkü fener'den.
ey devlet, var mı böyle senden fenerbahçe'ye diye alınan arazileri, bireysel yatırımcılara peşkeş çekmek?
biz de yapıyoruz demeyin sakın, selahattin beyazıt daha 2 sene önce ölmüş. 1971'de aldık biz o arazileri... hem de liseci zihniyet'in 'başkan buralarda inek mi otlatacağız' diye dalga geçtiği dönemde. keşke bir genel kurula selahattin başkan elinde bir çubukla gelseydi de, 'hazır mısınız liseli arkadaşlar, 34 yıl sonra sizi oraya otlatmaya götüreceğim, blublublu falan dese. hoş kendisi de liseli ama liseci değildir diye umuyorum.
neyse galatasaray karşısında yine şer odakları birleşti. natonun adamı ile ingiliz devletinin adamı ortak bir noktada buluştu. ilahi adalete güveneceğiz ne yapalım?