galatasaray'ın özeti işte budur.ekibinde böyle beceriksiz biri olan takımdan başarı bekliyoruz.
1857
tudor'dan önce gitmesi lazım. ahlaksız herif.
1858
karpaty lviv'e elenmemizin hemen ardından gelecek tepkilere istinaden havaalanını kastederek "içeride taraftar var mı?" sorusunu pişkince gazetecilere sormuş şahıs.bugünkü sırıtmasına mı şaşırıyorsunuz?
1859
futbolculuğu dönemi karpaty lviv'e elendiğimiz maç sonunda istanbul'a dönerken de havaalanında sırıta sırıta "seyirci var mı dışarda ?" diye soran adam. bunu alıp kulübeye koyanda kabahat. sanırsın müthiş futbolcuydu da bir de teknik heyete aldık.
1860
tudor'la beraber acilen defolması gerekiyor. lucescu kendisini sever. aman hocam.
1861
uzatma dakikalarındaki gülüşü muhtemelen sinirdendir. herkes direksiyon başındaki behlül misali çıldıracak diye birşey yok. sinirdendir diyorum çünkü 2. yarıda belhanda'nın ortasına gomis'in vurduğu kafa az farkla yandan auta gidince, yan koltuğundaki tudor sükunetini(!) korurken, kendisi neredeyse sinir krizi geçiriyordu. çoklu kişilik bozukluğu rahatsızlığı yoksa, olayın açıklaması bu olsa gerek.
bu yediği haltı ilk defa yemiyor. karpaty lviv'e elendikten sonra dönüşte sırıta sırıta dışarda taraftar var mı ehe ehe diye takılıyordu. (bkz: #1984585)
daha önce de yazdım. bu herifi bir de efsane falan ilan edenler vardı. ne diyeyim...
1863
vakti zamanında şampiyonluk kaybedildikten sonra çıkılan lig maçında, yedek kulübesinde doksan dakika gevşek gevşek gülümseyerek sakız çiğnediği için beşiktaş taraftarının kara listesine girmiş olan adam. galatasaray forması ile çıktığı her inönü deplasmanında maruz kaldığı sevgi gösterilerinin altında yatan asıl sebep budur...
1864
balık baştan kokuyor sözünün canlı kanıtı futbol adamı.
şarlatan teknik direktörün yancı ve gamsız yardımcısı. hep birlikte galatasaray'ı çatladıkapı spor haline getiriyorlar.
futbolcu iken de sevmezdim hiçbir zaman da sevmedim. hatta şuan ruhu sahada (bkz: selçuk inan)
1867
oynarken de pek sevilmezdi ama nefret edilmek icin elinden geleni yapan gereksiz koc
1868
an itibariyle dünyanın en rahat işini yapan adamdır. tudor'un yanında yancı gibi oturmaktan başka yaptığı herhangi bir şey var mı bilmiyorum. ne güzel iş ya, hiçbir şey yapmadan tonla para alıyorsun, takım kazanınca kralsın, kaybedince de pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun. muhteşem!
oturduğu yerden para kazanıyor ve yaptığı hiçbir şeyden dolayı kimseye hesap vermek zorunda değil. yanındaki yetersiz hırvat her şeyi yanlış yaparken, beyimizin hiçbir şekilde müdahil olup takıma bir katkısı zaten olmuyor. zaten o da biliyor ki bu vasıfsız insanlar takımı yönettiği sürece o yolacak daha çok kaz bulur. öyleyse gülmesin de napsın?!
1871
galatasaray'ın sportif yönetim kanadının ne halde olduğunun bir diğer göstergesi.
taraftar dışında cefa çeken var mı gerçekten?
1872
ayhan akman'ın gülüşünden, yardımcı hocalığından önce eleştirilecek o kadar fazla şey var ki.
en büyük özelliği hakem kararları sonrası sahaya doğru bir iki adım atıp "heeeyyy...!!!" diye bağıran eski futbolcumuzdur. başka bir de şey var çok güzel "haydi oğlum haydeee" der falan. iyi ki var!
1874
gülmemesi gerekirdi, dikkatli olması gerekirdi kesinlikle. ama ayhan'ın gülüşünü eleştirmeden önce eleştirilecek o kadar çok şey var ki. aynı maç içinde gomis'in kafa vuruşu gol olmayınca ki üzüntüsü de keşke servis edilse, demek medyada birilerinin ayağına basmış bu kadar organize üstüne gelindiğine göre. galatasaray'a gelirken aradaki 500 bin dolarlık farkı cebinden ödemiş bir galatasaraylıdır kendisi, futbolculuğunun kalitesini tartışmam, çok şey aldı götürdü kötü futboluyla, ama galatasaraylılığı futbolculuğundan öndedir. keşke gülmese, malzeme vermeseydi.
1875
kendisine gelene kadar eleştirilecek o kadar şey var ki. mesela yanındaki zebellah ve başlarındaki bakkal zihniyeti ile başlayabiliriz eleştiriye.