resim
Aydın Yılmaz
Takım:-
Mevki:Sağ Kanat
Yaş:36
Boy:1.79
Uyruk:Türkiye
  • 1851
    gol sevinişine kurban olduğum. o yumruklarını sıkıp sağa sola koşturması yok mu, hala 17 yaşında konyaya gol atan o ufacık çocuk var sanki o formanın altında. öyle ya da böyle, boş kale ya da değil, attığı golün ne kadar basit olduğunun falan hiç bir önemi yok. önemli olan o golü atmış olması. attığı gol galatasaray tarihinde öyle böyle değil dev bir eşik atlatmış bir goldür. isterse 48 yaşına kadar yedek kulübemizde oturup 7 numaralı formayı parsellemeye devam edebilir. aslanım benim.
  • 217
    9 ağustos 2009 gaziantepspor galatasaray maçında ondan başka tüm oyuncularımız son derece iyi oynadığından sebep eleştirilere uğrayan futbolcumuz. yahu arkadaşlar, insanları yemeye neden bu kadar meraklısınız? az sabredin ya. bu sene sakatlanmadan biraz oynasın, merak etmeyin beklediğiniz aydın yüksek consistency değerleriyle karşınıza çıkacak. bu kadar sabrettik, iki yıl boyunca sakat linderoth'u bekledik biraz da aydını beklesek ölmeyiz herhalde.

    edit: on kere düzelttim be. offf
  • 2781
    altyapımızdan çıkan hiçbir oyuncuya hissetmediğim bir sevgi var içimde kendisine. artık patladığı sezon bu sezon *olsun o kadar istiyorum ki. ama her sene aynı hisleri hissetmekten de bıktım kendisine. umarım tembelliğini üzerinden atıp düzgün çalışır ve sık sık forma şansı bulur. çünkü yetenekli bir oyuncu ve galatasaray seviyesinde olması için çalışması gerekiyor.
  • 2012
    kaç taneniz olmayan adalete hep küfrettiniz?

    sen ben öğrenci insanız lan. kalıp var artık böyle. öğrenciyiz biz abi.

    şu gün ev tutacak ol, kodaman emlakçıya öğrenciyiz abi dediğin vakit adam siklemez seni. üzerinden para kazanan, sokakta görsen yüzüne tükürmeye tenezzül etmeyeceğin araştırma görevlisi, doktora tezi ayağına derse girmeyip odasında taşak kaşır, sen olmayan adalete söversin. budur lan öğrencilik. öğrenci, cebinde poğaça parası yokken, sigara parası yaratan insandır. bak öğrenci delidir. iddaa'dan üç kuruş para tutturur, kalkar istanbul'a gider dünya gözüyle galatasaray'ını izlemeye. canı ciğeri para kazansın diye bin bir hevesle forma alır, yağda yumurtayı lükse sayar ayın 7'sine kadar. siktir et şimdi lisanslı formayı. bizim kafadan öğrenci sabah çıkar dışarı, kaldırımdaki sergiden 25 kağıda çakma forma düşürür, gecesine heyecandan uyuyamaz. derste sıkılır, arma çizer defterine. kıyamaz defterini ihtiyacı olana vermeye.

    bak kardeş, bu adamın her maç forması hazır lan. bu adama hagi idman yaptırdı lan. bu adam fatih terim'e her gün selam veriyor lan. hoca lan hoca. bizim koca fatih hoca. bu adam şu gün futbolu bıraksa, sülalesine yetecek parası var. senin neyin var? birbirine sokulmuş 20 tane nargile sipsisi.

    ben vasıfsız öğrenciyim, öğrenci gözüyle öttüm. peki aile babası ne yapsın abi? oğlunun hagi aşkını bizim çocukluğumuzdaki gibi fanila arkasına anneye diktirip mutlu mu görünsün, yoksa galatasaray'ını kenara mı atsın?

    daha önce sordum, yine soruyorum. bu adam yıllardır haybeye ekmeğimizi yerken cafercan aksu'nun, mülayim erdem'in günahı neydi de yıllardır o takım senin bu takım benim üç kuruşa sürünüyorlar?

    ulan allah bizim belamızı versin, biz nasıl galatasaraylıyız lan?
  • 2208
    kendisiyle haziran ayında oturup sözleşme uzatılsa belki yine biraz söver, sayar ama hadi neyse dursun kenarda derdim. ancak doğru düzgün bir katkı yapmadan ücrette pazarlık yapıp, anlaşamayınca bütün yaz kamplarını kaçırdıktan sonra, o paraları veren kimseyi bulamayıp transferin son gününde yeniden takıma katılmasını bu bünye kaldırmakta zorlanıyor.
  • 2756
    bu aydin yilmaz'in ozelinde turkiyedeki futbolun, futbolcu beklentisi ve yaklasimi yazisidir.

    futbolcu meziyetlerine gore bir cok kategoriye ayrilabilir. bu yazi saha gorusu ve kosuyu baz alarak futbolcuyu 2 kategoriye ayirarak yazilmistir. buna gore futbolcu kisa mesafe-uzun mesafe ya da dar alan-genis alan futbolcusu olarak ikiye ayrilir.

    turk futbolcusunun neredesi tamami kisa mesafe kosucusu ve dar alan futbolcusudur. dar alanda oynama aliskanligindan yaptiklarini "teknik oyuncu" basligi altinda toplamayi biz sevsek de aslinda kendimizi buyuttugumuz kadar teknik bir futbolcu havuzuna sahip degiliz. turk futbolcusu sahayi genis alanlarla gozlemleyip futbol oynamayaz, 30 metre etrafini gorebilen futbolcu bizde on plana cikar. kosularini da en fazla o gordugu 30 metrelik alana kadar yapar, bu bakimdan turk futbolcusuna sonraki hamleleri goremedigi icin santrac oynasa hep kaybeder de diyebiliriz (tesbihte hata olmaz). genis alan gorebilen ya da uzun kosu yapabilen turk futbolcusu asiri yeteneklli olmasa bile turk futbolunda surekli ovguyle bahsedilir, ender bulunur bu ozellikleriyle. mesela burak top saklayamayan, calim atamayan, kosularini uzun mesafelere gore ayarlayabilen bir oyuncu oldugu icin ondan bahsederken "farkli oyuncu" deniliyor. selcuk inan dar alan da oynayabilen ve genis saha gorusu olan bir oyuncu. tek eksigi selcuk uzun mesafe kosusu ya da driblingi yapamaz. bu sene selcuk biraz one ciktigi anda genis saha gorusunun yaninda dar alan oyuncusunda olan etrafini kontrol etme ozelligine yeterince sahip olmadigi ortaya cikti. burak'in varligi ise oyununu tamamen genis alan uzeirnden oynamasina sebebiyet verdi orta saha paslasmalarini minimize etti.
    aydin uzun mesafe kosucusu ve kivrak da bir oyuncu. iste bu nedenle yillardir ondan bahseden butun hocalari aydin'in ne kadar yetenekli oldugunu soyledi. aydin dribling yapabilip, kosusunu tek bir cizgi uzerinde dengeli yapabildigi icin turk futbolunda kesin kullanilmasi gereken bir yetenek. tek handikapi aydin mental olarak sahada "ben buradayim" diyebilen biri degil. yani aydin hem konsantrasyonunu kaybediyor hem de yeteneklerini sahada takim icin nasil kullanabilir bilmiyor. bu da aydin'in degil, dar alan - kisa mesafeye alismis turk antrenorlerinin hatasi.

    gelelim galatasaray'daki duruma.

    galatasaray 2011-2012 senesinde dar alanda oynamayi bilen, kisa mesafe kosucusu ancak genis alani gorebilen cok dengeli bir takimdi. orta sahasinda dar alanda cok iyi calim atabilen emre colak ve engin, top saklayip sahayi enlemesine ve derinlemesine paslarla gecebilen selcuk ve melo, top saklayip dar alanda iyi pas yapan ve saha gorusu cok iyi necati ve elmander, dar alanda kendine mutlaka yer acabilen, rakibinin kucagina bilerek giren ve bir aikidocu gibi rakibinin kendini itmesini kaleye donmek icin kullanabilen baros. bunlara ek olarak soguk kanli defans lideri ujfalusi, driblingle sahayi katedebilen, orta yapmakdan cok pas atmayi seven eboue, turkiye'nin acik ara en fazla pas yapan sol beki hakan balta ve alternatifi riera.
    2012-2013 model galatasaray ise burak, drogba ve sneijder'in gelisi ile bu aliskanliklarini kaybetti. topu paslasarak hizli bir sekilde ileri tasimak yerine, topla "yuruyerek" ilerlemeye basladi. drogba'nin ustun hava hakimiyeti ve ujfalusi'nin sakatligi topu oyuna sokarken takimi tembellestirdi ve topu ileri sisirerek oynamaya basladik. bu 1 sene boyunca yapilan aliskanligi hala devam ettirmekte takim. ileride teknik bir necati yerine kosucu bir burak olunca selcuk oyununu tamamen genis alan pasorune donusturdu. sneijder hem dar alanda iyi hem de genis alanda sahayi gorebilen bir oyuncu. sneijder de uzun mesafa kosusu ve driblingi yapamaz ancak kisa mesafede hem hizli hem cok net kosu ve dribling yapabilir. sneijder'i ikincil oyun oynayanlar alanina atinca etkinligi arkasindakilerin pas tercihleriyle ilintili hale geldi. emre ve engin'in daha az forma sansi bulup bunlarin yerine bir de hamit oynamaya baslayinca takim tamamen genis alan-bosluk kosularina dondu. o takimin sampiyon olmasi drogba'yi rakiplerinin yeterince iyi taniyamamasi, hamit'in ne kadar begenilmese de tek basina topu santim santim ileri tasimak icin yaptigi mucadele ve burak'in ustun gol performansina bagli.
    icinde bulundugumuz 2013-2014 senesinde ise isler biraz daha kotuye gitti. birincisi amerikan futbol oyuncusu gibi her bir santim icin savasan hamit butun bir sezonu sakat gecirdi. drogba'yi rakipler nasil durduracagini daha iyi cozdu ve drogba takim icindeki konumundan rahatsiz olacak ki biraz daha poizyonlari kendi bitirmeye oynamaya basladi. sneijder bir onceki seneye gore daha iyi bir oyun sergilese de hala ikincil topla oynayanlar bolumunde (ileri ucta) oynadigi icin performansi ve takimi kontrol etmesi tamane arkasindaki oyuncularin oyun ritmiyle ilgili oldu. melo'nun her ne kadar savasip ligin en iyi performansini verse de topla paslasarak oynadigi mac sayisi 10'u gecmedi. selcuk'un oyunu tamamen burak'in kosularina bagli olmaya basladi. dar alan paslasmalari, verkaclar, topu saklayip rakibi ekarte ederek melo'yla yaptigi paslasmalar, sahayi sadece derinlemesine degil enlemesine de gorerek yaptigi paslar...hepsi bitti. kisaca oyuncularin durumunu yazarsak:
    stoperler soguk kanli oynamakla risk almayi birbirine karistirdi cogu macta. stoperler one dogru paslasamadigi icin ileriyle aralarindaki bag da azaldi, en onemlisi mesafe acildi. sag bek'ten neredeyse hicbir katki alinmadi.
    selcuk tamamen genis alan futbolcusuna donustu. ve isin kotusu selcuk uzun kosuya sahip, dribling yapan biri olmadigi icin, etraf kontrolu yapma sorunlari da birlesince topu ileri tasimak yerine toplari ezmeye basladi. emre colak oynamadi, engin futboldan uzaklasinca kiraya verildi. melo, selcuk'un yapmasi gereken topun yonunu donusturme isini yapmaya basladi. cok da basariliydi. bu bizim yine uzun mesafe takimi olmamiza sebebiyet verdi. burak'in yine burak'ti. tek farki skorer degildi. bunun yaninda ezberleyerek ogrendigi hava topuna cikmayi unutmus gibi oynadi. sneijder takimda gelisme gosteren tek futbolcuydu, ancak o da cogu zaman takima uyup genis mesafeye gore oynadi.

    simdi basa donelim. genis alan ya da dar alan futbolcusundan hangisi iyidir diye bir yorum yapmiyorum. buradaki yorum sirasinda dikkatinizi cekecek cok onemli bir ayrinti vardi, aslinda cekemeyen, cunku yoktu. genis alan oynayan, uzun kosularla oynayan takimlarin kanat oyunculari olur. cunku oyunu genislemesine acmalari gerekir, actikca da bos alan bulup pozisyon uretirler.

    turk futbolcusu hali saha futbolcusu gibidir. sahayi genis goremez, kendine en yakin rakibe calim atarak futbolun oynandigini sanir, bir sonraki hamleyi asla dusunmez. galatasaray'in elinde sahayi genis gorebilen selcuk gibi, melo gibi, sneijder gibi oyuncular var. uzun mesafe kosusu yapamaz dedik turk futbolcusu. onu da yapabilen burak gibi, aydin gibi turk oyuncular, bunlara sonradan katilan alex ve sakat bruma var. aslinda cok fark yaratacak bir takim gibi dursa da futbolcular genlerinde olani yapmak yerine belli kaliplara saplanip kaldigi icin cok kotu bir futbol seyrediyoruz. orta saha merkezli bir oyun oynarken senin oyuncularin topu paslasmak yerine tek topla defans arkasina atarsa zaten bastan kaybedersin. genis saha gorusu oyunu acmak icin kullanilmali, defans arkasina ayagina gelen her topu atmak icin degil. uzun mesafe kosucusu zor bulunan ozelliktir turkiyede dedik. burak rakip defansi acik alana cekip, kendini orada bosa atmaya kalksa defans zaten kendisini takip edemez. maalesef burak surekli kendisini kucaga almis defansin, top nereden gelirse gelsin, arkasina kosmaya calistigi icin kosusu da fark yaratamiyor.

    aylardir anlatmaya calistim, artik is isten gecmisken bir kez de detaylandirip anlatayim dedim. selcuk ve burak' milli takim icin cok iyi bir oyun seti olabilir, ancak senin elinde sneijder varsa, dogru duzgun kanat oyuncun yoksa ya selcuk ya burak uzerinden oynamaniz gerekiyor. yukarida yazdigim sebeplerden dolayi takim tamamen pas yapamayan, calim atamayan, uzun mesafeli pasa dayali bir futbol oynamaya mecbur kaliyor. elinde turkiyede bulunmaz nimet olan degerler oldugu halde ikinci sinif ingiliz takimi gibi oynuyoruz. buradan futbolu "burak forvet oyansin"dan ibaret bilen arkadaslara da selam edip bir detaydan bahsedeyim. mancini'nin burak'i surekli cizgiye surmek istemesinin sebebi burak'in o uzun kosu mesafesinden adam gibi yararlanabilmek. birkac macta sag kanatta oynadiginda bunda basarili da oldu diyebilirim. ancak yine takimin burak'a yersiz paslari kosularini anlamsizlastirdi.

    galatasaray'in basarili tum sezonlarinda bir kac ozelligi on plana cikti: dar alanda cok iyi oynayan, top saklayip hizli paslasan, genis saha gorusune sahip orta saha (bu adamlar da kisa mesafe kosucusuydu) bunlari tamamlayan uzun mesafe kosusu yapabilen, pas futbolunu cok iyi yapan bir forvet veya kanat (arif, yerine gore okan, hasan sas) saha gorusu kusursuz, teknik, calim atabilen, kisa mesafede basarili bir "ustad" (hagi, prekazi ) ve bunlari tamamlayan bir santrofor ( hakan, tanju, umit karan, necati).

    her zaman bir ustad bulamayabilirsiniz (hos suan da sneijder var ama olsun). buradaki asil tamamlanmasi gereken yapi pas yapabilen, genis saha gorusu olan orta saha ve bunu destekleyen pas yapabilen uzun kosucu kanat ve kanat-forvetler. bu bakimdan emre colak'in saha gorusunu gelistirmesi elzemdi ve bunu eskiye gore daha iyi yapiyor. selcuk ilk senesindeki aliskanliklarina donerse pas trafigini cok iyi ayarlayan bir orta sahaya sahip olmamiz icten bile degil. burada kritik nokta bruma ve aydin'da. eger bu iki oyuncu takima iyilesip, tam formlariyla katilirsa ileride 33 yasindaki elmander'le bile basarili olursunuz. geriye sadece sneijder'in durumu kalir, onu da orta saha icinde eritmek en hayirlisi.

    bazi seyleri kisa kestim detaylandirip aciklamak yerine, aksi halde 2 sayfa yazi cikardi. umarim havada kalan cok yer yoktur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın