stadyumun bizlerde bıraktığı olumlu olumsuz izleri ciddi boyutlardadır.
olumlu izler;
- fenere 30000 taraftarının gözleri önünde 5 tane atmamız ve kupayı kaldırmamız.
- açılış maçı olan olympiakos maçı ve maçtan önce abd başkanı bill clinton tarafından imzalanan "olimpiyatlardan 7 gün öncesinden 7 gün sonrasına kadar ülkeler arasındaki tüm anlaşmazlıkların durdurulması" deklarasyonunu imzalayan dünyadaki ilk kulüpler olmamız, ülke menfaatine ve prestijine ciddi katkıda bulunmuştur.
- beşiktaşı 71000 taraftarı önünde drogba ile, 60 küsür bin taraftarı önünde burak yılmaz ile yıkmamız.
- okan buruk ile liverpool u sahadan silmemiz.
olumsuzları buraya yazsam satırlar yetmez.
1999 yılında temeli atılmış ve 2002 yılında inşaatı tamamlanmıştır. stadın inşaatı ülke tarihinde projesine bire bir uyulan nadir yapılardan biridir. stadyumun genelde sahadan uzak olması eleştiriliyor. evet doğru tribünler sahaya uzak ancak burası bir olimpiyat için tasarlanmış olan dev bir kompleks. yani tribünler sahaya yakın olrsa saha kenarında maraton koşulamaz, atılan cirit atletin elinden kayarsa tribünden birinin böğrüne saplanabilir
*, gülle birinin kafasını yarabilir falan filan. herşeyden önce başarılı bir projedir.
bu stadyumdan bu kadar nefret etmemizin muhtemel nedeni 2003-2004 sezonunun galatasaray tarihindeki en rezalet sezonlardan biri olması. o sene şampiyon olsak, şampiyonlar liginde gruplardan çıksak, bratu - petre - frank de boer - tamaş - suat usta - abdullah - pinto gibi çöpler yerine sebastian perez gibi adamları takımda tutsak ya da onun gibi oyuncuları alsak inanın ki çok severdik bu stadı. yok yolmuş, kalabalıkmış, trafikmiş, yağmurmuş, çamurmuş bunlar galatasaray taraftarını yıldıracak şeyler değil. haldun alagaş spor salonuna kalkan tek körüklü otobüse 1000 kişi bindi bu taraftar, olimpiyat nedir yani.