lise zamanı,
ardafalan da yeni çıkıyor o zamanlar piyasaya...
sarışın ve kıvırcık bir arkadaşım vardı o dönemler. ukalaydı biraz, ayrıca koyu fenerliydi. ve az biraz da dangalaktı. klasik
fenerli kafası denebilecek her özellik, kendisinde bulunuyordu. çok kıldı, neredeyse hiçbir konuda anlaşamazdık. o zamanlar da yerli - yabancı oyuncu sayısı mevzusu vardı. tabi o zamanlar, bunlar istiyorlardı daha fazla yabancı transfer etmeyi, ama biz karşıydık yaşadığımız krizlerden dolayı.
ateşli şekilde tartışırdık bu kıvırcıkla.
galatasaray'ın bütün sembol isimlerine laf ederdi.
arda turan da o zamanlar bizim için yeni
bülent, yeni
hakan, yeni
metin idi. daha doğrusu biz öyle zannetmiştik. bundan dolayı da, bu çirkef fenerli arkadaşım ve türevleri, arda'dan nefret ederlerdi. koca kafasından, duruşundan, yaptıklarından dem vururlardı. biz de arda'yı, ölümüne savunurduk. bir ara, takımımızın resmi ürünlerindeki renklere "orospu rengi" demişti arda. sırf arda bunu dedi diye, aylarca biz bu sarı kıvırcık ve türevlerini susturamamıştık. "kendi adamımız" öyle diyordu çünkü. kıldı dedim ya, ölümüne kızdırırdı beni bu arkadaş. dangalaktı çünkü.
bir zaman geldi, şartlar bizi bu arkadaş ile ayırdı. aradan yıllar geçti.
izmir'de, bir kardeşimin düğünü için balçova'daydım geçenlerde. bu kıvırcıkla karşılaştık. üniversiteyi bitirmişti, iş arıyordu, baba parası almaktan yakınıyordu falan... dertleştik, muhabbet ettik ve konu en sonunda futbola geldi. yılların verdiği olgunluk her ne kadar kendini belli etse de, fenerli kafası yine ağır basıyordu bu arkadaşın. ve az biraz hala dangalaktı. ancak şartlar değişmişti. "
sizin uefa kupanız var ehe ehe" kalıbından ziyade, 3 temmuz süreci planmış falan, bunları anlattı. yerli oyuncu gerekliymiş, yabancı yasağı mantıklıymış, yıllar önce söylediklerinin tam tersini söylüyordu o gün. gel gelelim muhabbet arda'ya geldi. bizim fenerli kıvırcığa göre, arda memleketin en karakterli topçularından birisi olmuş yıllar içinde. avrupa'daki şahane oyununu, türkiye'de sürdürmek isterse, fener forması hiç de garip gelmezmiş taraftarlara. çirkef fenerli statüsünü koruyan ve her yıl bu alanda kendini geliştiren bu arkadaş, zamanında galatasaray'ın sembolü diye saydırdığı arda'ya çubuklu giydirmek derdine düşmüş.
aradan geçen yıllar, çok şeyi değiştirmiş.
arda'nın hala kafası büyük.
o konuda pek değişen bir şey yok.
ama içten sevinçlerinin yerini
popülist tavırları almış.
bu saatten sonra, çubuklu da giyer buçuklu da...
ben şaşırmam.
çok da ilgilendirmez beni ne yaptığı.
sadece kulübümün yaptıklarına bakarım.
ve tabi bir de arkadaşım var.
o hala kıvırcık.
hala sarışın.
hala fenerli kafasında,
ve hala dangalak.