yeni görev yerine çabuk alışacağının sinyallerini verdi arda turan. bu yüzden bir yandan seviniyorum, bir yandan da üzülüyorum.
galatasaray tarihinin son dönemde çıkardığı en büyük yetenektir arda turan. orta sahanın solunda yaptığı muhteşem işler, göze hoş gelen futbolu, teknik anlayışı ve gollük paslarıyla çok konuşuldu. rijkaard'ın gelişiyle beraber, alışılan görev yerinden alınıp yeni bir mevkide görev verildi bu aslan parçasına. tobol'la oynanan ilk maçta, yeni yerine alışamamasından olsa gerek, tutuk göründü herkese. o bölgede kaybolduğu, soldaki kadar etkili olamadığı söylendi. oysa sadece 45 dakika oynamıştı arda turan. peşin hükümler vermek için çok kısa bir süreydi 45 dakika. ali sami yen'de ikinci maça çıktık, arda yine ortada görev yapıyor. bu kez daha farklı, daha kendinden emin haliyle etkisini gösteriyordu. ilk maça oranla, o ilerleme görülmeyecek gibi değildi. ben arda'yı yakıştırıyorum o bölgeye. belki solda çok daha etkili işler yapıyor; ama oynadığı maç sayısı arttıkça ortada da aynı güzellikleri bize izleteceğini biliyorum.
kaptan'ın ortada da çok başarılı olacağı izlenimini vermesi üzüyor beni.
profesyonelleşmiş futbol dünyasında, böylesine yetenekli bir oyuncuyu elimizde tutmamız iyice zorlaşıyor maalesef. hem solda hem de ortada çok etkili olan bir oyuncuyu, avrupa kulüpleri bünyelerine katmak için yarışa girecektir. yeni mevkisinde başarılı olma süresi, galatasaray'da kalma süresini kısaltacaktır. hep galatasaray formasıyla görmek istediğim kaptanımızı, çok da uzak olmayan bir zamanda, avrupa'nın iyi kulüplerinden birinde görme ihtimali gittikçe kuvvetleniyor.
arda, candır. başarılı olmasını, avrupa'da bizi gururlandırmasını elbette isterim. galatasaray forması giyerken ne kadar desteklediysem, avrupa'ya gittiğinde de o kadar desteklerim. tek üzüntüm, arda'nın tahmin ettiğimden daha kısa sürede avrupa'ya gitme ihtimali. bu yetenek ve azimle de, o süre gittikçe kısalıyor.