onu eleştirmek nasıl oluyor da düşmanlık sıfatını kazandırıyor insana anlayamıyorum. ortada göze çarpan bazı sorunlar var, sadece şu ara da değil neredeyse 2 senedir böyle, bu sorunları dile getirmek mi zarar getirmeyip destek olduğunu zannnetmek mi? arda'yı eleştirenler ne gibi bir kazanç elde edecekler ki, hayali sorunlar çıkararak, hiç. ee arda'nın yanlışlarını kendilerince söylerlerken, uydurmuyorlar o zaman bu insanlar bir yerlerinden.
arda'ya gelince, evet 23 yaşında, kaptanlık denen, 10 numara denen süslü ve ağır sorumlulukları kaldıramıyor. ama bu yaşı 23 olduğu için değil, arda turan olduğu için böyle. bir röportajında, galatasaray seçmelerine katılmasına babasının ilk başta izin vermediğini söylüyordu, sebebi ise çok duygusal olan arda'nın seçilemezse bu durumdan oldukça fazla bir şekilde etkileneceğiymiş. yani arda duygularını mantığından her zaman daha önde tutan, adımlarını duygularıyla yürüten bir insan. burada 1-0 geriye düşmeye başlıyor zaten kaptanlık sorumluluğu konusunda. durumu 2-0 aleyhine yapan diğer bir eksikliği ise liderlik özelliği. her yetenekli genç aynı zamanda liderlik vasfıyla doğmuyor anne karnından, arda da yetenekli ama lider değil. kriz ortamlarını, kötü giden durumları, hem saha içinde hem de saha dışında pratik bir şekilde çözebilecek olgunlukta ve soğukkanlılıkta hiç değil. hal böyle olunca ona yüklenen onca sorumluluk karşısında arda mağlup olmaya mahkum. bu noktada ona bu sorumlulukları yükleyen yönetim suçlu evet, ama arda da pürü pak değil. zira şu an altında ezildiğini söylediğimiz kaptanlık görevine, medya karşısında takımın huzurunu bozma pahasına, istediği olmayınca ayağını yere vurarak ağlayan çocuklar misali kendisi talip olmuştur. yapamayacağı göreve talip olmayacaktı o zaman. ha yönetim de arda'nın çektiği rest karşısında önce ona florya'nın 5 kapısını gösterip, sonra da ödül gibi kaptanlık bandını teslim ederek yöneticilik konusunda sınıfta kalmayacaktı.
kaptanlık illa da yapması gereken bir görev miydi arda'ya sormak lazım. yetenekli bir genç olarak çıktığı şu camiada kocaman gülen gözleriyle, futbola aç bir şekilde, zevk alarak oynayan 66 numaralı çocuk olarak kalmak neden istemedi bilmiyorum. halbuki biz onu çok sevmiştik. sürekli ona buna içerleyen, şımarık çocuklar gibi sürekli saha içinde yerini, milli takımda hocanın uyruğunu, galatasaray futbol takımında kaptanlık verilen futbolcuyu beğenmeyen bir garip adam haline gelmek neye değdi bugün, o da muamma. futbol oynamak yapması gereken tek şeyken onu bile ne denli zorlaştırdığını hepimiz görüyoruz, basit olan her şeyi kendisine yasaklamış arda, anladım ben artık. bugün altında eziliyor dediğimiz bir çok şeyi kendisi yükleniyor. ne derece galatasaraylı olduğundan bahseden kendisi, kaptanlığın rüyası olduğunu söyleyen kendisi, galatasaray yaşamım diyen kendisi.. ee görüyoruz ki arda yetenekli bir gençten çok daha fazlasını istiyor, sembol olmak istiyor yani. bir çok sorumluluğu kendi sırtlanıyor. bu durumda da en çok hırpalanan oluyor. bana kalsa çıkıp topunu oynaması kendisine ve bize yapacağı en büyük iyilik. zaten ne arda'dan ne de bir başkasından artık ne kadar büyük galatasaraylı olduklarını duymak istemiyorum. bize ne cidden. çıkıp topunu oynayan, hiçbir adam kayırmaca, büyüklenme, gruplaşmaya karışmayan, saha içinde de yeri gelip rakip yeri gelip hakem karşısında galatasaray'ın hakkını arayan futbolcu en büyük galatasaraylıdır benim gözümde. lafla olmuyor maalesef böyle şeyler, lafta kalıyor çoğu zaman çünkü.
el misal arda'nın daha geçende söyledikleri,
---
alıntı --
biz her kaybettiğimiz maçta bile ayakta durmak zorundayız. bunu en başta ben yapacağım buradan galatasaray taraftarına söz veriyorum. bu sene hiçbir şekilde yüzüm düşmeyecek hep ayakta olacağım. en kötü şartlarda bile, çok üstüme gelindiği zaman bile onlara bunun sözünü veriyorum. galatasaray kaptanına yakışır şekilde davranacağım.
---
alıntı ---
görüyoruz ki daha sezon başı itibariyle lafta kalmaya başlamış. yine, belki de oynatıldığı yeri beğenmeyen ve gülmeyen sanki hayata küsmüş bir arda izliyoruz. sola geçse ortayı, sağa geçse solu isteyen, sürekli memnuniyetsiz bir görüntü çizen arda'yı ne mutlu eder şu dakikadan sonra bilmiyorum. ama koskoca galatasaray her işi bırakıp sırf arda'yı ne küstürmezi düşünemez. arda da böyle giderse, ki bu saatten sonra değişeceğini sanmıyorum, zarar önce kendisine sonra galatasaray'a.. zira şu an onu eleştirenlere arda'nın düşmanı deniyor ya, bence kendisi bu kafada gittiği sürece kendisinden daha ala düşman bulamaz.