trabzonspor'un senelerdir suyunu sıkmak suretiyle hayrını gördüğü, zingirdemeye başlayınca da sepetlediği kanat oyuncusu. posasını da, eksik olmasınlar, bize bırakmışlar. yersen tabi.
yine dedelere geliyoruz sanırım.
vakayeme geçtiğimiz sezon epey geriye gitmişti. maç içinde yürüdüğü sekansları kolaj yapsak sanat yönetmenlerine ekmek çıkar. iyi topçu ama her özel yetenekli oyuncuyu alacağız diye de bir şey yok, uyandırayım.
misal, babel de özel yetenekleri olan biri. kariyeri boyunca ondan beklenen çıkışı tam anlamıyla yaşayamamış, kendini bazen gereğinden fazla seven ve bu doğrultuda hareket etmekten çekinmeyen biri. kendisiyle olan meselesi spiritüel mevzulara, çeşitli hippiliklere falan sarmaya başladıktan sonra bile bir nebze olsun hafiflemedi. babel'in egosu ve yaşam tarzı sporcular için tehlike arz eden bir kombinasyon. eh, bu kadar takılmacanın üstüne belli bir yaştan sonra beden de "hocam ne yapıyorsun allah aşkına?" demeye başlıyor. haliyle babel'in repertuarını sergilemekten başka çaresi kalmamıştı. hollanda'nın ne idiği belli olmayan kadrosu sayesinde yükseliş umutları da taze kalmaya devam etmişti ve geçen sezon gayet odaklı oynamıştı. terim'in maço kişiliğine tahammül edemeyen babel avrupalı hocayı görünce nasıl zımbır zımbır koştu ama?
e onu göndermeyeydiniz babuş? herif en sonunda kafayı topladıydı ya?
* bu tip nazlı topçuların yıldızlaşabilmesi için belli parametreleri sağlamak gerekiyor. herif terim'in varlığına karşı yaşadığı çatışmadan kurtulduğu anda performans veriyor. buglı oyun gibi.
nwakaeme'yi elbette bu kadar detaylı incelemedim ama bir kehanette bulunacağım. olur da gelirse bizdeki kaderi diagne'ye benzer olacak. umarım yanılırım. hatta umarım gelmez.
galatasaray'ın geleceği diye bir terane tutturmuş gidiyorsunuz. don değiştirir gibi yönetim/teknik ekip değiştiriyorsunuz. her gelen bir öncekini aratıyor. dünyada topçu kalmamış gibi süper lig'in "yıldızlarına" salça oluyoruz. fenerleşiyor muyuz lan yoksa?
* * *