aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 26
    birini birebir tanımak gerekmiyor; onun için umutlanıp, sevinip ve malesef sonunda üzülmeniz için. evet anıl aydın da benim gibi bir çoğunun tanışmadığı biriydi. bir maç sırasında >larşı'nın açtığı dayan koca adam pankartıyla meraklandık, endişeliydik birinin hayatında yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. ardından öğrendik lanet olası bir hastalık gelip bulmuştu. tanımıyorduk belki onu ama onun aramızdan birinin iliğiyle kurtulabilmesi mümkündü. bunu biliyorduk. herkes daha da inandı, koca adam dayanacaktı. hergün "acaba bugün bir gelişme var mı?" diye forumlara bakıldı, etrafındakilere soruldu, dualar edildi. arada facebooktaki gruptan gelen arkadaşlarının yazdığı son durum mesajlarıyla yüzler güldü. ve beklenen haber gelmişti: koca adam dayanıyordu. evet birlik olunup o ilik bulunmuştu. başarmıştı kardeşleri. şimdi sıra ameliyattaydı. acaba ameliyat oldu mu, olucak mı diye beklerken beklenmeyen bir şey olmuştu. her şey düşünülmüş, o kötü hastalığa çözüm bulunmuş, ama minicik bir mikrop gelip herşeyi berbat etmişti. neydi bu? kader olamazdı, kabul edilemezdi... koca adam aramızdan ayrıldı, evet... ve ben onu hiç tanımayan biri olarak inanıyorum ki o söz verdiği gibi 8 ocak günü o stadda olacaktır, kardeşleriyle omuz omuza.... doğum günün kutlu olsun
  • 34
    dayan koca adam pankartı ile kamuoyunun haberdar olduğu güzel insan. vefatının üzerinden tam 10 sene geçti gün itibarı ile...

    umutsuz bir vize haftasının ümitsiz bir sabahında gelmişti haberi. büyük seferberlik sonrası uygun ilik bulunmuş hatta nakil de yapılmıştı ama hastalığın hırpaladığı koca bedeni artık dayanamamıştı...

    ruhu şad olsun...
  • 36
    vefatının üzerinden bir sene daha geçmiş olan güzel adam. bir pankartla hikayesi yakın arkadaş çevresinden dışarıya çıkmıştı. ülkenin her yerinde kan verme kampanyaları düzenlendi. biz de izmir'de olan ve okulu bitirme şansı birer birer azalan rahatsızlar olarak gider gelirdik bazen hastahaneye. yanına çıkamazdık, hastahane olduğu için kimseyi rahatsız etmemek için bağıramazdık da.. oralarda olurduk, yukardan bi yerlerde birileri bakar bizi görür ona söylerdi yine gelmişler diye.. yanımızda da okuldan, otobüsten, ordan budan topladığımız birileri olurdu koca adama gidiyoruz deyince ben de geleyim diyen. onlar da kan örneği verirdi. bir gece bir kanal yayın yapmıştı hastahane önünden, sırf orda görünmek için kalkıp gitmiştik mesela.

    sonra bir gün haber geldi, uygun ilik bulunmuştu. bir kere bile oturup konuşmuşluğumuz olmayan birinin hayata tutunması karşısında mutlu olmuştuk, millet birbirine haber verip duruyordu. olasılıkları parçalamıştık ama koca adam olarak anılmasına sebep olan vücudu bu savaştan çok yorulmuştu. aylardır yoğun bakımda olmasına rağmen vücudun direnci tükenmeye yakındı, olmadık bir şekilde zatürre oldu. daha ilik nakli yapılamadan da bir gecenin sabaha karışmaya hazırlandığı dakikalarda illet lösemi ile olan savaşını malesef kaybetti...

    o gün karşıyakalı özgür soylu da bir akaryakıt istasyonunda pompalı tüfekle vurularak öldürülmüştü. iki genç tribün simasının ölüm haberi arka arkaya geldi. sıradan, maçsız bir işgünü izmir sokaklarını atkılı formalı bir dolu tribün insanı doldurdu ve izmir'in iki ucuna bölünüp iki genç ve güzel insanı son yolculuğuna uğurladılar...

    adı hep anılsın diye sloganıyla bazen hatırasına işler yapılıyor, en son kütüphane açılmıştı galiba. ev arkadaşı olan yalın doğu yarkaya, can dostları olan peşindeyiz ekibi diğer tribün yoldaşları tarafından. hala daha hesapsız kitapsız, bir vesileyle birlik olabildiğimiz güzel günlerdi...

    o günlerde camianın her kademesinden çeşitli manevi destekler olmuştu, kimisi arayıp sorarak, kimisi telefon ederek, kimisi bir şekilde bir yerden mesaj göndererek.. ama bülent korkmaz'ı da bu noktada anmak, ayrı bir parantez açmak gerekir. hayran olduğu isim bülent korkmaz'dı rahmetlinin. bir yerlerden rica minnet bulunan numaraya yapılan tek bir arama ile tereddüt etmeden atlayıp gelmişti kaptan izmir'e. biraz daha morallensin diye bir süpriz yapmaktı amaç, ama işte bir yandan da son dileğini gerçekleştirmiş oldu bu ziyaret...

    ruhun şad olsun...
  • 37
    vefatının üzerinden bir sene daha geçmiş olan koca adam. bu tarz kampanyaların sosyal medyada yapıldığı güzel zamanlardı.

    şimdilerde onu bile tıklanma olsun diye ya da insanları dolandırmak için yapan şeref yoksunlarıyla doldu ortalık. biri için "yaşasın" diye kampanya yapsan, kutuplaşacak hiçbir halt bulmasa bile 4-5 kişi yaşasın dedi diye gelip gebersin yazan tipler var artık.

    hiç tanımadığım anıl için 7-8 kere hastaneye gitmiştim. kaç kere insanları örnek vermeleri için ikna etmiştik. aradan 12 yıl gibi insanlık tarihi için çok uzun olmayan bir süre geçti, böyle bir kampanyayı düzenlemeye kalksan terörist, vatan haini ya da başka bir şey ilan edilmeme şansın %1.

    ilik lazım, uygun ilik bulamıyoruz desen "sen devletin ilik bankasını beğenmiyor musun" diye linç ederler seni. ya da galatasaraylı olduğu için illa ki ölsün diye twitter gündemi olur. ciğeri beş para etmez bir fenerli troll hesap çıkar insanın kanını donduran bir paylaşım yapar. daha kötüsü nasıl bu kadarını yapabiliyorlar derken etkileşim yağar...

    yoldan çevirdiğimiz 10 kişilik bir grubu örnek vermek için hastaneye götürürken haber gelince önümüzde gol olmuş gibi sevinmiştik. ahali de manyaklara bak dercesine bize bakmıştı. şimdi öyle bir haber gelse kimse sevinmez ama envai çeşit ilgi orospusu ne kadar çok sevindiğini anlatır durur internette...

    bu dünya da bu ülke de böyle boktan bir yere geldi 12 senede. insanların yüreği çürüdü, ciğeri ucuzladı.

    bir insanın arkasından en güzel yazan mıdır en çok üzülen, yoksa gözünden bir damla yaş bile akıtamadan içine içine ağlayan mıdır; o da ayrı bir konu...

    12 sene önce bugün, sabaha karşı...
    ruhun şad olsun koca adam...
App Store'dan indirin Google Play'den alın