• 401
    sezona* rezalet giren takım. euroleague'de 1/4 (tek galibiyet ligin en kötü takımı alba berlin'e karşı), yerel ligde 2/2 (biri göt zoruyla türk telekom'a, diğeriyse ligin gidicilerinden ormanspor'a karşı). maçlar kazanılır-kaybedilir, bu kısım çok büyük bir sorun değil, sorun efes'in duruşuyla alakalı. 6 ay öncesine kadar avrupa basketbolunun içinden geçen takım ne oldu da 6 ay sonra 180 derece zıt bir görüntü çizer duruma geldi? 4 maddeyle durumu özetleyebilirim kendi adıma. önem sırasıyla:

    1. mental kırıklık

    bir bina diktiğinizi varsayın. binanın her bir detayına muazzam derece itina göstererek bu işi yapıyorsunuz. sadece kaba inşaat da değil, estetik falan da enfes. 10 katlı olacak binanın 9. katındasınız, hemen hemen her şey bitmiş. ortaya çıkacak olan yapı gıpta edilecek, hayranlıkla izlenecek bir sanat eseri. işte siz tam işin sonuna geldiğiniz sırada devlet baba diyor ki, "burasını sit alanı ilan ettim, binanı yıkıyoruz, sen git binanı başka yere yap". şahsen hayal kırıklığı denen şeyi en üst seviyede yaşar, belli bir süre psikolojik açıdan kendime gelemem. o kadar emek veriyorsun, geceni gündüzüne katıyorsun, her şeyi ama her şeyi en güzel şekliyle yapıyorsun fakat bam! elde var sıfır. insanda şevk mevk kalmaz, üstüne üstlük bunun psikolojik çöküntüsü bir süre de devam eder. efes'in durumu da tam olarak bu; harikanın da ötesinde geçen bir sezon, hedefe ulaşma ihtimali o biçim yüksek lakin birden her şey tepetaklak. işin kötüsü ise sarf edilen emeğin hiçbir şekilde onore edilmemesi; efes'in euroleague'in marka değerine kattıklarının, ligin sonundaki takımların pasifliğiyle aynı potada eritilmesi, yazık. ayrıca efes bu açıdan pandemi sürecinde tek; bayern münih'ten liverpool fc'ye, los angeles lakers'tan burgos'a (fiba şampiyonlar ligi şampiyonu) hemen her hedefe yürüyen takım bir şekilde hedeflere ulaştı, en azından bu imkan ve ortam kendilerine tanındı. efes'in gördüğü muamele bu minvalde içler acısı.

    2. sezon öncesi hazırlık süreci

    genel menajer alper yılmaz'ından koç ergin ataman'ına, teknik ekibinden oyunculara, organizasyon tarihi bir hata yaparak efes'i hazırlık sürecine en geç başlayan takım kalıbına soktu. daha açıklayıcı olmam gerekirse; birçok euroleague ekibinin 6. hatta 7. hazırlık karşılaşmasını oynadığı esnada efes, istanbul'daki tesisinde yeni yeni toplanmaya başlıyordu. buraya şöyle de bir ek yapayım; yeni yeni toplanmaya başlayan oyuncu grubunda da chris singleton, shane larkin (hala yok), vasilije micic gibi adamlar yoktu, 2-3 hafta geç dahil oldular hazırlıklara. mart ayından beri üst düzey rekabetten uzak kalan bir oyuncu grubu nasıl bu kadar geç bir tarihte bir araya getirilir inanılır gibi değil. hayır bir de bahsini ettiğimiz kulüp efes, kusursuz organizasyon yapısı ve profesyonelliği ile nam salmış bir marka. 8 ekim 2020 anadolu efes fenerbahçe basketbol maçında ve 15 ekim 2020 zalgiris kaunas anadolu efes basketbol maçında rakiplerine fiziken ezildiyse efes -ki öyle-, bunun bir numaralı sebebi takımın fizik olarak hiç ama hiç hazır durumda olmamasıdır.

    3. shane larkin

    dönünce efes düzelecek mi? büyük oranda. dönünce efes eski efes olacak mı? hayır. öncelik şunu belirtmem lazım, efes'in külliyen larkin'e bağlı bir takım olduğu fikrine katılmıyorum. larkin, efes bünyesine katıldığı zaman yaklaşık 6-7 ay boyunca yokları oynamıştı, hatırlayan hatırlar. o dönem efes kendisinin yokluğunda gayet iyi bir basketbol oynamış, "artık ben de varım" mesajını vermişti açık açık. larkin'in efes'e katkısı ne mi oldu? larkin'siz efes 10 üzerinden 6-7'lik bir takımdı ise larkin bu skalayı 8-9'lara çekti, oyuncu grubuna seviye atlatan faktör oldu. yani ortada "larkin'siz efes çöp" gibi bir durum hiçbir zaman olmadı geçtiğimiz 2 sezon boyunca. larkin avrupa basketbolunun gördüğü en üst seviye 3-4 kısadan biri hatta belki de birincisi. böyle bir adam var ise kadronuzda bu adam eksenli bir oyuna yönelmeniz son derece doğal. efes'in yaşadığı sıkıntılı durum bunla da ilişkili biraz. an itibarıyla ilk adımı sayesinde rakibini eksiltecek, savunma dengesini bozarak özellikle diplerde boş pozisyon yaratacak oyuncusu yok efes'in. belki rodrigue beaubois fakat onun takım kurgusundaki asıl görevi daha farklı. durum böyle olunca efes hücumları son derece sıkışık, temposuz, yavaş bir portre çiziyor. sofiane feghouli - ryan babel ikilisinin galatasaray futbol takımına yaşattığının bir benzeri diyebiliriz. :( işbu entry'nin gss'ye salındığı günden 10 gün kadar sonra dönüyor larkin. ritmini bulması vs. derken kafadan 1,5-2 ayı var, hem kendisinin hem de takımın. varmak istediğim nokta; aralık sonu-ocak başı dönemine kadar eski efes'i görebileceğimizi düşünmüyorum ne yazık ki. bir de şunu eklemem lazım, yazmazsam olmaz; anadolu sağlık merkezi aka johns hopkins elinin altındayken larkin'i birleşik devletler'den döndürmemek nedir allah aşkına...

    4. ergin hoca ve vasa

    takım hazır değil, başta vasa olmak üzere oyuncular hazır değil; ancak ergin hoca da hiç ama hiç hazır değil. larkin'in olmayışı sebebiyle takım içi rotasyonun komple bozulması belli ki ergin hocayı da ciddi şekilde etkilemiş. vasa'nın müthiş formsuz olduğu bir dönemde buğrahan tuncer'i, erten gazi'yi neredeyse hiç denemiyor oluşu kendi hatasıdır. vasa zaten ritimsizken üstüne bir de o biçim yoruluyor ki bu adamlar iyi bir kamp dönemi de geçirmedi hani, bu gidişle sakatlık makatlık ayağına vasa'yı da kaybedecek hoca, farkında mı bil(e)miyorum.

    avrupa basketbolunun 1 numaralı avrupalı all around baller'ı bana kalırsa vasa. yalnız kendisinin yaz döneminde yaptığı bir hata şu an oyununu tamamen etkilemiş durumda; en az 6-7 kilo fazlayla gelmişti istanbul'a. bunun sebebinin ise kas kasmak olduğunu öğrendim muhtelif kaynaklardan. zamanında aktif basketbol oynarken benim de yaptığım bir hataydı bu, kaslanmak. oyun kurucu ve/veya şutör iseniz orantısız bir adalelenme hali tüm bilek hassasiyetinizi siker atar sevgili sözlükçü dostlar. şahsen benimkini sikip atmıştı, vasa'nınkini de sikip atmış belli ki. şu tweet her şeyin özeti:

    https://twitter.com/.../1316818220549050369

    larkin'in olmadığı bir ortamda vasa'nın kötü oynama hakkı ve şansı yoktu ama damage is done, maalesef.

    efes adına sezon başlangıcının yegane olumlu detayı krunoslav simon. çok fazla yazmıyorum zira nazar değmesinden korkuyorum. bryant dunston da aç başlayanlardan.

    sonuç: efes ritmini bulacak fakat bunun için önünde en az 2 ay olduğunu düşünüyorum. bu süre zarfı ne kadar az kayıpla geçilirse o kadar iyi, elbette. 2019-20 efes'i gibi dominant bir basketbol takımı avrupa basketboluna nadir gelir, dolayısıyla karşılaştırma yapmamak daha iyi olur. lacivert beyazlılar ocak'tan sonra formunu yakalayabilir ve oyunu belli bir seviyenin üstüne çekebilirse ipi göğüsler, bundan eminim. nasıl yani? cska moskova, fc barcelona lassa ve real madrid baloncesto, efes'le birlikte ligin favorilerinden, iyi başlamadılar. özellikle real madrid'in durumu berbat (miadını doldurmuş bir takımdan fazlası değil). bu ekiplere ilaveten olimpia milano da yine bekleneni veremeyecek gibi, en azından ben böyle sezinledim. haliyle efes efes gibi oynamaya başlarsa yol berrak. gidişatı sadece ama sadece kendileri belirleyecek.
  • 402
    bu sezon tel tel dökülen takım. an itibariyle oynanan 17 aralık 2020 anadolu efes olimpia milano maçının ilk yarısını da 46-31 geride kapadılar. olmayacak şeyler yaşanıyor, pleiss pota altında bomboş turnike, dunston bomboş smaç kaçırdı. oyuncularda büyük bir özgüven eksikliği gözlemliyorum. bir takım aynı kadroyla 9 ay içinde nasıl bu kadar değişebilir aklım almıyor.

    edit: efes öyle bir 2.yarı başlangıcı yaptı ki beni mahcup etti :))
  • 404
    başarıya giden yolda* reçete belli:

    - direksiyonda her daim krunoslav simon - vasilije micic ikilisi olmalı. shane larkin an itibarıyla hem fiziksel hem de mental açıdan korkunç kötü bir vaziyette. bu durumdaki bir oyuncu takımına fayda sağlayamaz, aksine zarar verir ki veriyor da. hücumda yaptığı tercih hatalarının, savunmada kaçırdığı adamların, pozisyonların haddi hesabı yok. 17 aralık 2020 anadolu efes olimpia milano basketbol maçının 3. çeyreğindeki geri dönüş micic sayesinde oldu. micic'e rodrigue beaubois ile simon da eşlik etti. efes'i çıkmazdan çıkaracak olan detay tam olarak burada yatıyor.

    - sertlik, sertlik ve sertlik. efes savunması euroleague'in en pamuk savunması olabilir, bilhassa bryant dunston'ın parkede olmadığı anlarda. 17 aralık 2020 anadolu efes olimpia milano basketbol maçının 3. çeyreğinde simon'un malcolm delaney'e yaptığı bir faul vardı, sportmenlik dışı faul olarak değerlendirildi, işte efes bu tip faulleri daha çok yapmalı, o mesajı rakibine vermeli. tabii demiyorum ki "rakiplerini sakatlasınlar, kafa göz patlatsınlar", değinmek istediğim nokta bezdiricilik, caydırıcılık. simon'un faulünden sonra delaney bir daha çembere atak etmedi karşılaşmanın kalan kısmında, anlaşılmıştır muhtemelen.

    - (bkz: ergin ataman'a mektuplar): sayın hocam, buğrahan tuncer'i de doğuş balbay'ı da erten gazi'yi de sertaç şanlı'yı da oynatmak zo-run-da-sın, istesen de istemesen de, sevsen de sevmesen de. takım dar rotasyon - sıkışık takvim sebebiyle yorgunluktan geberiyor. efes sezon başı kampını en kötü geçiren takımlardan biri. örneğin milano 7. hazırlık maçını yaparken efes, istanbul'daki yeni antrenman salonunda ilk kez toplanıyordu. dolayısıyla takımın temelinde sorun var, hal buyken kondisyon yüklemesi açısından eksik olan bir takım dar rotasyondan ve tabii ki sıkışık takvimden ekstra ekstra etkileniyor. sayın hocam, rotasyonunu genişletmek durumundasın, mahkumsun buna.

    - larkin. jose mourinho'nun wesley sneijder'e verdiği bi' kafa tatili vardı hani zamanında, adam demiş "git kafanı topla da öyle gel" diye, benzer şeyi ergin hocadan larkin için bekliyorum. larkin her açıdan bitik, acilen rehabilite olmalı. şu anki larkin efes'e ciddi şekilde zarar veriyor fakat zamanı gelince o biçim ihtiyaç olacak.

    son bir detayla entry'i sonlandırayım.

    fenerbahçe erkek basketbol takımının euroleague şampiyonu olduğu sezonda adamlar normal sezon kısmını 5. bitirmişlerdi. süreç içerisinde 20'li 30'lu farklı mağlubiyetleri de vardı. hep söylenen bir şeydir bu "euroleague'de önemli olan şubat sonundan itibaren form tutmak" diye, haliyle henüz bitmiş bir şey, enseyi karartmalık bir durum yok. yeter ki ergin hoca doğru kararları versin, iş büyük oranda kendisinde bitiyor.
  • 405
    geçen yıl ki performasını mumla aratan takım. geçen yıl euroleague'de açık ara liderken alınan iptal kararında en korktuğum senaryo ertesi sezon düşüşe geçmeleri ihtimaliydi. ve efes bunu başardı! o kadar kötü basketbol oynuyor ki 4 aralık 2020 anadolu efes baskonia basketbol maçından sonra maçlarını izlemeyi bıraktım. çünkü durduk yerde maçı rakibe hediye ediyor son çeyreklerde. sinir ve hayal kırıklığı katsayım artıyor, hiç gerek yok. zaten oyun olarak iyice dibi gördüğü ocgunsson tarafından belirtilmiş (bkz: #3045156). demek ki efes maçlarına ara vermekle bir şey kaybetmemişim. umarım toparlanırlar. bünyemde euroleague eksikliğini hissediyorum çünkü :)
  • 407
    bugün* ligin "en formda" takımını *, iki maç önce* ligin en iyi kadrosu olarak gösterilen takımını*, yenerek net bir şekilde biz konsantre ve formdaysak herkesi yeneriz mesajını veren takım. tam zamanında forma girdiler, bence covid veya sakatlık sorunu yaşamazlarsa yeniden şampiyonluğun en büyük favorisi olduklarını artık rahatça söyleyebiliriz.
    (bkz: 26 şubat 2021 fenerbahçe anadolu efes basketbol maçı)
  • 410
    öncelikle: https://twitter.com/.../1365377771447455748

    sonralıkla: 26 şubat 2021 fenerbahçe anadolu efes basketbol maçında rakibini "sadece" yenmeyen takım. refere karşılaşmadaki performansıyla hem fb beko'ya hem de lige komple bir mesaj verdi ergin ataman ve ekibi:

    "fiziksel durumumuz iyi, mental olarak da kendimize geldik. şu saatten sonra değil pau gasol son nba normal sezon mvp'si giannis antetokounmpo'yu da dahil etseniz kıta avrupa'sına, biz bu armoniyle en tepeye ku-ru-la-ca-ğız."

    yazar "en tepe" derken euroleague şampiyonluğundan bahsediyor elbette. hoş, asvel barça'yı deplasmanda tokatlayınca efes'le barça arasındaki galibiyet diferansı -efes'in ertelenen maccabi müsabakasını kazanması halinde- 2'ye düşmüş oldu. 8 hafta kaldı ve barça'yı içeride dışarıda yenmiş bir efes var, ikili averaj lacivert beyazlıların yanında. yani lig liderliği de çok ütopik bir gelişme olmaz. öte yandan efes için esas hedef çeyrek finallerde barça'yla cska moskova'dan kaçmak ki aynı durum bu üçlü arasında diğer iki takım için de geçerli. bunun en kestirme yolu normal sezonu ilk 4'te bitirmekten geçiyor.

    ergin ataman'ın konsantrasyonu, motivasyonu en üst seviyede. hem barça deplasmanında* hem de fb beko müsabakasında coaching versus'ünde rakiplerini ezdi geçti. odaklandığında, iyi hazırlandığında ergin hoca avrupa basketbolunun en iyi 3-5 koçundan biri kesinlikle. hatta son 2-3 sezon özelinde bence en iyisi zira bütçe-başarı grafiği eksenindeki istikrar göz önünde bulundurulduğunda 1 numara. efes'in bütçesi düşük bir bütçe olmayabilir lakin bir barça ya da bir çeska kadar da değil, bütçe vurgumun gerekçesi budur. aslında sezon içerisinde hocanın felaket coaching örnekleri sergilediği zamanlar da oldu. oyuncularının kötü fiziksel ve mental hallerinin farklı bir izdüşümü kendisinde de mevcuttu. bilhassa iç sahadaki real madrid maçıyla* birkaç hafta önceki st. petersburg deplasmanında* rakip koçlar pablo laso-xavi pascual ikilisine bariz şekilde kaybetmişti. sezon başında kaybedilen karşılaşmaları değerlendirme kısmına dahil etmek ise doğru bir yaklaşım olmayacaktır çünkü sezon başında efes'in çektiği sıkıntıların benzerini bu sezon yalnızca jurgen klopp'un liverpool'u tecrübe etti, ediyor. dolayısıyla o kısmı kapsamın dışında tutuyorum. velhasıl maç içi oyuncu rotasyonlarını kusursuz ayarlayan, oyun içi müdahalelerinde kimliğini hatırlayan ergin hoca, bildiğimiz ergin hoca geri döndü. her şeyden önce oyuncu iletişimi noktasında muazzam işler yapıyor. maç sonu röportajlarını dinleyenler olmuştur muhakkak; birkaç hafta önce kaybedilen zenit deplasmanı dahil olmak üzere koçun maç sonu söylemleri gerek oyuncularına ve takıma yönelik içerdiği mesajlar bakımından gerekse de euroleague yönetimi gibi farklı faktörlere ithaf ettikleri açısından dopdolu, bıçak gibi. zamanında igor rakocevic'le bir maç sırasında neredeyse gırtlak gırtlağa gelen bir adamın bu karakter update'ine şapka çıkarmamak imkansız, büyük saygı duyuyorum kendisine.

    efes'in yükselen formunda oyuncu rotasyonu tercihleri büyük fark yarattı. shane larkin - vasilije micic ikilisi avrupa basketbolunun en iyi perimetre gerisi kombosu fakat bu ikiliyi özel kılan detay krunoslav simon - rodrigue beaubois ikilisinin varlığı. eldeki bu dörtlünün avrupa'da başka bir takımda karşılığı yok. dördünün de şutu var, dördü de topu yere vurabiliyor, dördü de oyunu yönlendirebiliyor, dördü de drive edebiliyor... böyle bir kısa rotasyonunuz var ise hayat gerçekten çok kolay olmalı. tabii bu rotasyonu oluşturana da payın en büyüğünü vermek elzem. düşünsenize, euroleague'de son 10 maçını kazanmış ritimli bir fb beko deplasmanına çıkıyorsunuz ve ana skorerinize, mvp'nize hiç ihtiyaç duymuyorsunuz, korkunç bir lüks.

    rotasyon tercihi ne alaka?

    şöyle ki, geçtiğimiz sezonki efes düzeninde ergin hoca shane-vasa duo'sunu birlikte parkeye sürüyordu oyunun başında. bu sezon da benzerini yapmayı denemişti fakat oyuncuların fiziksel ve mental problemlerinden ötürü bu seçenek yeteri kadar verimli olmadı. bunu gören koç ataman artık maçların başlarında topu sadece vasa'ya vererek start düğmesine basıyor ve shane'i ilk periyotların bitimine 2 dk kadar kala parkeye atıyor. bu sayede hem maça iyi başlama zorunluluğu olan vasa'yı kazanıyor koç hem de shane'i maç sonlarında çok daha diri kullanabiliyor.

    bir diğer rotasyon tercihi ise sertaç şanlı kardeşimin ilk 5'e çekilmesi hususu. o biçim fark yarattı bu hamle. tabii bu yalnızca ergin hocanın formayı sertaç'a vermesiyle ilişkili bir durum değil, sertaç da bir anlamda söke söke aldı o formayı ergin hocadan. sertaç'ın şutunun olması, pick and roll devrilmelerinde harika yer tutması, post up oynayabilmesi ve savunmada günden güne tamer oyguç-vari bir figüre evrilmesi kendisinin değerine değer kattı. sezon başındaki kontrat görüşmelerinde efes'ten güzel bir iyileştirme aldığını da biliyorum çünkü epey taliplisi vardı, öyle böyle talipler değil hem de (benzer durum buğrahan tuncer için de geçerliydi misal, bilhassa yerel ligdeki müsabakalarda büyük önemi var buğrahan'ın.). sertaç'ın ilk 5'e dahil olmasıyla bryant dunston bench'e oturmuş oldu ve bu bir manada dunston'ın üstünden büyükçe bir yükü de aldı. dunston hala avrupa'nın en değerli uzunlarından biri fakat yaş 34 ve bu veteranlık kıstası bazı zamanlarda kendini belli ediyor. dolayısıyla dunston'ı full enerjik bir biçimde kenardan maça dahil etmek birçok yönden hem dunston'ı hem de efes'i rahatlattı.

    her şey güllük gülistanlık mı peki?

    hayır değil. ergin ataman basketbolunun temelini oluşturan öncül detaylardan biri 4 numaralardan gelecek olan skor katkısıdır, verimidir. adrien moerman'la chris singleton'ın bu sezon iyi performansları oldu ama şahsen ergin hocanın hala o istediği kıvamı yakalayabildiğine inanmıyorum. galatasaray'dan ayrıldıktan sonra iyi istatistiklerine rağmen bir süre kontrat bulamayan zoran erceg'te şutu olması sebebiyle çok ısrar etmişti örneğin ataman. ya da efes öncesindeki barça kariyeri cidden facia olan singleton'ı bu yüzden istedi yine koç. demek istediğim, efes bu işin sonuna kadar gitmek istiyorsa moerman-singleton ikilisinden maksimum olmasa da kabul edilebilir bir skor katkısı almak mecburiyetinde. an itibarıyla kısaların ve pivotların verimi sayesinde bu eksikliği çok aramıyor efes ama yer gelecek ihtiyaç olacak.

    entry'e vasa'yla başlamıştım, finish'i de vasa'yla yapayım:

    https://youtu.be/tU80_sbZrTw

    https://youtu.be/OA5XAD1Zk_A

    edit: imla
  • 412
    hem içecek sektöründe ürettiği ürünler hem de basketbola verdiği katkılardan dolayı desteklediğim takım. kimse kusura bakmasın ama ben çocukken basketbolu bu takım sayesinde sevdim. ayrıca bu takımı destekliyor olmak kendi takımımızı desteklemiyor olmak anlamına gelmemektedir.

    galatasaray maçları hariç her maçını canı gönülden kazanmasını istiyorum. bize karşı sürekli yenilmelerini de aynı şekilde.
    ek olarak 26 şubat 2021 fenerbahçe anadolu efes basketbol maçının her bir saniyesini zevkten dört köşe bir şekilde izledim.

    söyleyeceklerim bu kadar*
  • 413
    bizim rakibimiz olmadıklarını düşünüyorum. onları desteklediğim anlamında söylemiyorum. teorik olarak aynı olsa bile pratikte böyle bir durum yok. fatih terim'in "biz, adı geçenlerin pek çoğuyla rakip bile değiliz." cümlesindeki özne anadolu efes. bu yıl kaç tane oyuncu aldığımız muamma. hala takım olamadık. çoğu zaman ödemelerde sıkıntı yaşanan bir alan oldu basketbol. sözün özü aynı ligde oynuyoruz, ama rakip değiliz.

    umarım bir gün rakip olur, sürdürülebilir başarılar elde ederiz.
  • 414
    league of legends oyununun türkiye ligini takip etmeye çalışan biriyim. sevdiğim bir oyun profesyonel ligi takip etmek ilgimi çekiyor. ilk takip etmeye başladığımda galatasaray ligde yoktu ve ben de supermassive adlı takımı desteklemeye başlamıştım. ligde fenerbahçe'ye karşı duruyorlardı ve bizi yurt dışında temsil ediyorlardı. beni kendilerine bunlar yakınlaştırdı sanırsam. ancak daha sonra çocukluk aşkım lige dahil oldu. o günden beri supermassive'in s harfini desteklemek içimden gelmiyor. armayı görünce diğer takımlara karşı gözüm kör oldu. farklı fikirlere saygı duymakla birlikte efes için de aynı şeyleri düşünürüm. benim için galatasaray'ın bir rakibi olmasından fazla anlam barındıramaz. galatasaray'ın yarıştığı her branştaki diğer tüm takımların olduğu gibi.
  • 416
    2020 euroleague şampiyonluğu ellerinden alınan takımdır. dünyada bütün turnuvalar öyle veya böyle tamamlandı fakat euroleague hariç. ki efes euroleague tarihinin en dominant performanslarından birini ortaya koyuyor önüne geleni 20-25'e yatırıyordu.

    aklımdakini söylesem tamellendiremediğim için boş kalır. ama sponsorluk diyeyim gerisini siz tamamlayın. efes'in arkasında bir camia biraz da lobi olsa euroleague oynanırdı. o kadar eminim ki buna. covid'in tavan yaptığı abd'de bile nba'i oynattılar. euroleague'in de oynanmasına birileri mani oldu. ama sahipsiz kaldılar. birileri hem turnuvayı hem de ligi tamamlatmadı. efes'in de gücü bu birilerine yetmedi. tabi bu benim teorim, tahminim.

    inşallah bu sene hakettikleri euroleague'i alırlar.
  • 418
    geçmişte adı efes pilsen iken, harun erdenay, haluk yıldırım, kerem gönlüm gibi oyuncuları türk basketboluna katan bir dönem en büyük rakibi ülkerspor ve serkan erdoğan, mehmet okur ,asım pars gibi yerlileri piyasaya çıkaran, özellikle slaven rimac,rashard griffith, david rivers gibi efsane yabancıları olan tofaş ile birlikte, bir dönem türk basketbolunun lokomotifi olan ve bu kulüpler içerisinde tuncay özilhan sayesinde ayakta ve rekabetçi kalabilen türk basketbolunun tek ve en büyük çınarı.
  • 425
    açıkçası aralık ortasına kadar hiç iyi sinyaller vermiyordu. aralık ortası ve ocak ortası arasında oynadığı maçlarda formunu arttırdı ve toparlanma sinyalleri verdi. ocak ortasından günümüze kadar öyle bir form tuttu ki şu anda inanılmaz keyifli basketbol oynuyorlar.
    play off ve inşallah kalırlarsa final 4 döneminde çözmeleri gereken 2 sıkıntı mevcut. ilki dunston adeta emekli gibi oynuyor. onun eksikliğini özellikle sertaç şanlı çok iyi şekilde kapatıyor ama dunston efes için önemli bir isim mutlaka katkı alınması gerekiyor. ikinci sıkıntı ise moerman ve singlatondan yani iki 4 numaradan dış atış katkısı beklentinin çok uzağında. onların da ritim tutmaları gerekiyor.
    bu iki sorunu da çözerlerse bu senenin o sene olduğunu düşünüyorum. gerçekten anadolu efes bu kupayı hakediyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın