401
sezona* rezalet giren takım. euroleague'de 1/4 (tek galibiyet ligin en kötü takımı alba berlin'e karşı), yerel ligde 2/2 (biri göt zoruyla türk telekom'a, diğeriyse ligin gidicilerinden ormanspor'a karşı). maçlar kazanılır-kaybedilir, bu kısım çok büyük bir sorun değil, sorun efes'in duruşuyla alakalı. 6 ay öncesine kadar avrupa basketbolunun içinden geçen takım ne oldu da 6 ay sonra 180 derece zıt bir görüntü çizer duruma geldi? 4 maddeyle durumu özetleyebilirim kendi adıma. önem sırasıyla:
1. mental kırıklık
bir bina diktiğinizi varsayın. binanın her bir detayına muazzam derece itina göstererek bu işi yapıyorsunuz. sadece kaba inşaat da değil, estetik falan da enfes. 10 katlı olacak binanın 9. katındasınız, hemen hemen her şey bitmiş. ortaya çıkacak olan yapı gıpta edilecek, hayranlıkla izlenecek bir sanat eseri. işte siz tam işin sonuna geldiğiniz sırada devlet baba diyor ki, "burasını sit alanı ilan ettim, binanı yıkıyoruz, sen git binanı başka yere yap". şahsen hayal kırıklığı denen şeyi en üst seviyede yaşar, belli bir süre psikolojik açıdan kendime gelemem. o kadar emek veriyorsun, geceni gündüzüne katıyorsun, her şeyi ama her şeyi en güzel şekliyle yapıyorsun fakat bam! elde var sıfır. insanda şevk mevk kalmaz, üstüne üstlük bunun psikolojik çöküntüsü bir süre de devam eder. efes'in durumu da tam olarak bu; harikanın da ötesinde geçen bir sezon, hedefe ulaşma ihtimali o biçim yüksek lakin birden her şey tepetaklak. işin kötüsü ise sarf edilen emeğin hiçbir şekilde onore edilmemesi; efes'in euroleague'in marka değerine kattıklarının, ligin sonundaki takımların pasifliğiyle aynı potada eritilmesi, yazık. ayrıca efes bu açıdan pandemi sürecinde tek; bayern münih'ten liverpool fc'ye, los angeles lakers'tan burgos'a (fiba şampiyonlar ligi şampiyonu) hemen her hedefe yürüyen takım bir şekilde hedeflere ulaştı, en azından bu imkan ve ortam kendilerine tanındı. efes'in gördüğü muamele bu minvalde içler acısı.
2. sezon öncesi hazırlık süreci
genel menajer alper yılmaz'ından koç ergin ataman'ına, teknik ekibinden oyunculara, organizasyon tarihi bir hata yaparak efes'i hazırlık sürecine en geç başlayan takım kalıbına soktu. daha açıklayıcı olmam gerekirse; birçok euroleague ekibinin 6. hatta 7. hazırlık karşılaşmasını oynadığı esnada efes, istanbul'daki tesisinde yeni yeni toplanmaya başlıyordu. buraya şöyle de bir ek yapayım; yeni yeni toplanmaya başlayan oyuncu grubunda da chris singleton, shane larkin (hala yok), vasilije micic gibi adamlar yoktu, 2-3 hafta geç dahil oldular hazırlıklara. mart ayından beri üst düzey rekabetten uzak kalan bir oyuncu grubu nasıl bu kadar geç bir tarihte bir araya getirilir inanılır gibi değil. hayır bir de bahsini ettiğimiz kulüp efes, kusursuz organizasyon yapısı ve profesyonelliği ile nam salmış bir marka. 8 ekim 2020 anadolu efes fenerbahçe basketbol maçında ve 15 ekim 2020 zalgiris kaunas anadolu efes basketbol maçında rakiplerine fiziken ezildiyse efes -ki öyle-, bunun bir numaralı sebebi takımın fizik olarak hiç ama hiç hazır durumda olmamasıdır.
3. shane larkin
dönünce efes düzelecek mi? büyük oranda. dönünce efes eski efes olacak mı? hayır. öncelik şunu belirtmem lazım, efes'in külliyen larkin'e bağlı bir takım olduğu fikrine katılmıyorum. larkin, efes bünyesine katıldığı zaman yaklaşık 6-7 ay boyunca yokları oynamıştı, hatırlayan hatırlar. o dönem efes kendisinin yokluğunda gayet iyi bir basketbol oynamış, "artık ben de varım" mesajını vermişti açık açık. larkin'in efes'e katkısı ne mi oldu? larkin'siz efes 10 üzerinden 6-7'lik bir takımdı ise larkin bu skalayı 8-9'lara çekti, oyuncu grubuna seviye atlatan faktör oldu. yani ortada "larkin'siz efes çöp" gibi bir durum hiçbir zaman olmadı geçtiğimiz 2 sezon boyunca. larkin avrupa basketbolunun gördüğü en üst seviye 3-4 kısadan biri hatta belki de birincisi. böyle bir adam var ise kadronuzda bu adam eksenli bir oyuna yönelmeniz son derece doğal. efes'in yaşadığı sıkıntılı durum bunla da ilişkili biraz. an itibarıyla ilk adımı sayesinde rakibini eksiltecek, savunma dengesini bozarak özellikle diplerde boş pozisyon yaratacak oyuncusu yok efes'in. belki rodrigue beaubois fakat onun takım kurgusundaki asıl görevi daha farklı. durum böyle olunca efes hücumları son derece sıkışık, temposuz, yavaş bir portre çiziyor. sofiane feghouli - ryan babel ikilisinin galatasaray futbol takımına yaşattığının bir benzeri diyebiliriz. :( işbu entry'nin gss'ye salındığı günden 10 gün kadar sonra dönüyor larkin. ritmini bulması vs. derken kafadan 1,5-2 ayı var, hem kendisinin hem de takımın. varmak istediğim nokta; aralık sonu-ocak başı dönemine kadar eski efes'i görebileceğimizi düşünmüyorum ne yazık ki. bir de şunu eklemem lazım, yazmazsam olmaz; anadolu sağlık merkezi aka johns hopkins elinin altındayken larkin'i birleşik devletler'den döndürmemek nedir allah aşkına...
4. ergin hoca ve vasa
takım hazır değil, başta vasa olmak üzere oyuncular hazır değil; ancak ergin hoca da hiç ama hiç hazır değil. larkin'in olmayışı sebebiyle takım içi rotasyonun komple bozulması belli ki ergin hocayı da ciddi şekilde etkilemiş. vasa'nın müthiş formsuz olduğu bir dönemde buğrahan tuncer'i, erten gazi'yi neredeyse hiç denemiyor oluşu kendi hatasıdır. vasa zaten ritimsizken üstüne bir de o biçim yoruluyor ki bu adamlar iyi bir kamp dönemi de geçirmedi hani, bu gidişle sakatlık makatlık ayağına vasa'yı da kaybedecek hoca, farkında mı bil(e)miyorum.
avrupa basketbolunun 1 numaralı avrupalı all around baller'ı bana kalırsa vasa. yalnız kendisinin yaz döneminde yaptığı bir hata şu an oyununu tamamen etkilemiş durumda; en az 6-7 kilo fazlayla gelmişti istanbul'a. bunun sebebinin ise kas kasmak olduğunu öğrendim muhtelif kaynaklardan. zamanında aktif basketbol oynarken benim de yaptığım bir hataydı bu, kaslanmak. oyun kurucu ve/veya şutör iseniz orantısız bir adalelenme hali tüm bilek hassasiyetinizi siker atar sevgili sözlükçü dostlar. şahsen benimkini sikip atmıştı, vasa'nınkini de sikip atmış belli ki. şu tweet her şeyin özeti:
https://twitter.com/.../1316818220549050369
larkin'in olmadığı bir ortamda vasa'nın kötü oynama hakkı ve şansı yoktu ama damage is done, maalesef.
efes adına sezon başlangıcının yegane olumlu detayı krunoslav simon. çok fazla yazmıyorum zira nazar değmesinden korkuyorum. bryant dunston da aç başlayanlardan.
sonuç: efes ritmini bulacak fakat bunun için önünde en az 2 ay olduğunu düşünüyorum. bu süre zarfı ne kadar az kayıpla geçilirse o kadar iyi, elbette. 2019-20 efes'i gibi dominant bir basketbol takımı avrupa basketboluna nadir gelir, dolayısıyla karşılaştırma yapmamak daha iyi olur. lacivert beyazlılar ocak'tan sonra formunu yakalayabilir ve oyunu belli bir seviyenin üstüne çekebilirse ipi göğüsler, bundan eminim. nasıl yani? cska moskova, fc barcelona lassa ve real madrid baloncesto, efes'le birlikte ligin favorilerinden, iyi başlamadılar. özellikle real madrid'in durumu berbat (miadını doldurmuş bir takımdan fazlası değil). bu ekiplere ilaveten olimpia milano da yine bekleneni veremeyecek gibi, en azından ben böyle sezinledim. haliyle efes efes gibi oynamaya başlarsa yol berrak. gidişatı sadece ama sadece kendileri belirleyecek.
1. mental kırıklık
bir bina diktiğinizi varsayın. binanın her bir detayına muazzam derece itina göstererek bu işi yapıyorsunuz. sadece kaba inşaat da değil, estetik falan da enfes. 10 katlı olacak binanın 9. katındasınız, hemen hemen her şey bitmiş. ortaya çıkacak olan yapı gıpta edilecek, hayranlıkla izlenecek bir sanat eseri. işte siz tam işin sonuna geldiğiniz sırada devlet baba diyor ki, "burasını sit alanı ilan ettim, binanı yıkıyoruz, sen git binanı başka yere yap". şahsen hayal kırıklığı denen şeyi en üst seviyede yaşar, belli bir süre psikolojik açıdan kendime gelemem. o kadar emek veriyorsun, geceni gündüzüne katıyorsun, her şeyi ama her şeyi en güzel şekliyle yapıyorsun fakat bam! elde var sıfır. insanda şevk mevk kalmaz, üstüne üstlük bunun psikolojik çöküntüsü bir süre de devam eder. efes'in durumu da tam olarak bu; harikanın da ötesinde geçen bir sezon, hedefe ulaşma ihtimali o biçim yüksek lakin birden her şey tepetaklak. işin kötüsü ise sarf edilen emeğin hiçbir şekilde onore edilmemesi; efes'in euroleague'in marka değerine kattıklarının, ligin sonundaki takımların pasifliğiyle aynı potada eritilmesi, yazık. ayrıca efes bu açıdan pandemi sürecinde tek; bayern münih'ten liverpool fc'ye, los angeles lakers'tan burgos'a (fiba şampiyonlar ligi şampiyonu) hemen her hedefe yürüyen takım bir şekilde hedeflere ulaştı, en azından bu imkan ve ortam kendilerine tanındı. efes'in gördüğü muamele bu minvalde içler acısı.
2. sezon öncesi hazırlık süreci
genel menajer alper yılmaz'ından koç ergin ataman'ına, teknik ekibinden oyunculara, organizasyon tarihi bir hata yaparak efes'i hazırlık sürecine en geç başlayan takım kalıbına soktu. daha açıklayıcı olmam gerekirse; birçok euroleague ekibinin 6. hatta 7. hazırlık karşılaşmasını oynadığı esnada efes, istanbul'daki tesisinde yeni yeni toplanmaya başlıyordu. buraya şöyle de bir ek yapayım; yeni yeni toplanmaya başlayan oyuncu grubunda da chris singleton, shane larkin (hala yok), vasilije micic gibi adamlar yoktu, 2-3 hafta geç dahil oldular hazırlıklara. mart ayından beri üst düzey rekabetten uzak kalan bir oyuncu grubu nasıl bu kadar geç bir tarihte bir araya getirilir inanılır gibi değil. hayır bir de bahsini ettiğimiz kulüp efes, kusursuz organizasyon yapısı ve profesyonelliği ile nam salmış bir marka. 8 ekim 2020 anadolu efes fenerbahçe basketbol maçında ve 15 ekim 2020 zalgiris kaunas anadolu efes basketbol maçında rakiplerine fiziken ezildiyse efes -ki öyle-, bunun bir numaralı sebebi takımın fizik olarak hiç ama hiç hazır durumda olmamasıdır.
3. shane larkin
dönünce efes düzelecek mi? büyük oranda. dönünce efes eski efes olacak mı? hayır. öncelik şunu belirtmem lazım, efes'in külliyen larkin'e bağlı bir takım olduğu fikrine katılmıyorum. larkin, efes bünyesine katıldığı zaman yaklaşık 6-7 ay boyunca yokları oynamıştı, hatırlayan hatırlar. o dönem efes kendisinin yokluğunda gayet iyi bir basketbol oynamış, "artık ben de varım" mesajını vermişti açık açık. larkin'in efes'e katkısı ne mi oldu? larkin'siz efes 10 üzerinden 6-7'lik bir takımdı ise larkin bu skalayı 8-9'lara çekti, oyuncu grubuna seviye atlatan faktör oldu. yani ortada "larkin'siz efes çöp" gibi bir durum hiçbir zaman olmadı geçtiğimiz 2 sezon boyunca. larkin avrupa basketbolunun gördüğü en üst seviye 3-4 kısadan biri hatta belki de birincisi. böyle bir adam var ise kadronuzda bu adam eksenli bir oyuna yönelmeniz son derece doğal. efes'in yaşadığı sıkıntılı durum bunla da ilişkili biraz. an itibarıyla ilk adımı sayesinde rakibini eksiltecek, savunma dengesini bozarak özellikle diplerde boş pozisyon yaratacak oyuncusu yok efes'in. belki rodrigue beaubois fakat onun takım kurgusundaki asıl görevi daha farklı. durum böyle olunca efes hücumları son derece sıkışık, temposuz, yavaş bir portre çiziyor. sofiane feghouli - ryan babel ikilisinin galatasaray futbol takımına yaşattığının bir benzeri diyebiliriz. :( işbu entry'nin gss'ye salındığı günden 10 gün kadar sonra dönüyor larkin. ritmini bulması vs. derken kafadan 1,5-2 ayı var, hem kendisinin hem de takımın. varmak istediğim nokta; aralık sonu-ocak başı dönemine kadar eski efes'i görebileceğimizi düşünmüyorum ne yazık ki. bir de şunu eklemem lazım, yazmazsam olmaz; anadolu sağlık merkezi aka johns hopkins elinin altındayken larkin'i birleşik devletler'den döndürmemek nedir allah aşkına...
4. ergin hoca ve vasa
takım hazır değil, başta vasa olmak üzere oyuncular hazır değil; ancak ergin hoca da hiç ama hiç hazır değil. larkin'in olmayışı sebebiyle takım içi rotasyonun komple bozulması belli ki ergin hocayı da ciddi şekilde etkilemiş. vasa'nın müthiş formsuz olduğu bir dönemde buğrahan tuncer'i, erten gazi'yi neredeyse hiç denemiyor oluşu kendi hatasıdır. vasa zaten ritimsizken üstüne bir de o biçim yoruluyor ki bu adamlar iyi bir kamp dönemi de geçirmedi hani, bu gidişle sakatlık makatlık ayağına vasa'yı da kaybedecek hoca, farkında mı bil(e)miyorum.
avrupa basketbolunun 1 numaralı avrupalı all around baller'ı bana kalırsa vasa. yalnız kendisinin yaz döneminde yaptığı bir hata şu an oyununu tamamen etkilemiş durumda; en az 6-7 kilo fazlayla gelmişti istanbul'a. bunun sebebinin ise kas kasmak olduğunu öğrendim muhtelif kaynaklardan. zamanında aktif basketbol oynarken benim de yaptığım bir hataydı bu, kaslanmak. oyun kurucu ve/veya şutör iseniz orantısız bir adalelenme hali tüm bilek hassasiyetinizi siker atar sevgili sözlükçü dostlar. şahsen benimkini sikip atmıştı, vasa'nınkini de sikip atmış belli ki. şu tweet her şeyin özeti:
https://twitter.com/.../1316818220549050369
larkin'in olmadığı bir ortamda vasa'nın kötü oynama hakkı ve şansı yoktu ama damage is done, maalesef.
efes adına sezon başlangıcının yegane olumlu detayı krunoslav simon. çok fazla yazmıyorum zira nazar değmesinden korkuyorum. bryant dunston da aç başlayanlardan.
sonuç: efes ritmini bulacak fakat bunun için önünde en az 2 ay olduğunu düşünüyorum. bu süre zarfı ne kadar az kayıpla geçilirse o kadar iyi, elbette. 2019-20 efes'i gibi dominant bir basketbol takımı avrupa basketboluna nadir gelir, dolayısıyla karşılaştırma yapmamak daha iyi olur. lacivert beyazlılar ocak'tan sonra formunu yakalayabilir ve oyunu belli bir seviyenin üstüne çekebilirse ipi göğüsler, bundan eminim. nasıl yani? cska moskova, fc barcelona lassa ve real madrid baloncesto, efes'le birlikte ligin favorilerinden, iyi başlamadılar. özellikle real madrid'in durumu berbat (miadını doldurmuş bir takımdan fazlası değil). bu ekiplere ilaveten olimpia milano da yine bekleneni veremeyecek gibi, en azından ben böyle sezinledim. haliyle efes efes gibi oynamaya başlarsa yol berrak. gidişatı sadece ama sadece kendileri belirleyecek.