76
istediği gibi oy atabilecek türkiye cumhuriyeti vatandaşıdır. cumhuriyet devam ettiği müddetçe de istediği yere oy atmaya devam edecektir.
ancak unutulmamalıdır ki...
--- alıntı ---
tevfik fikret’in “fikri hür, vicdanı hür!” ilkesi, galatasaray’ın sahip olduğu ve izlediği yegâne ışıktır.
https://twitter.com/...s/454170292529942528
--- alıntı ---
bu kişilerin galatasaray taraftarlıklarını sorgulamıyorum; fakat bu kişiler ancak ve ancak taraftar olarak kalabilir. galatasaray'a gönül vermek başka bir meseledir.
bir kurumda çalışan biri var diyelim ve çalıştığı yerde gönül verdiği bir kadın/erkek var ve de bu kurum gönül verdiği kişiye zarar veriyor. boyun mu eğer yoksa gönül verdiğinden yana mı olur? gönül verdiğin kişiye "seni seviyorum ama burası bana ekmek parası veriyor, üzgünüm." diyemezsin. gönül vermek bu kadar basit bir şey olamaz.
kişisel ilişkilerinizde size gönül verdiğini söyleyen kişi size zarar verenden yana tavır almaya devam ediyorsa o kişiye ne kadar güvenebilirsiniz?
galatasaray size ne kadar güvenebilir?
galatasaraylı olarak "fikri hür, vicdanı hür!" ilkesini boşuna izlemiyoruz!
biz, bize sorduklarında galatasaray taraftarıyız demiyoruz, galatasaraylıyız diyoruz. mesela şampiyonlar liginde bizden olmayan bir takımı desteklediğimizde, örneğin liverpool'u, liverpoolluyum demiyoruz. bu maçta liverpool'un yanındayım, taraftarıyım diyoruz. liverpool'un kupayı alması taraftarıyım diyoruz. ama hiçbir zaman bu diğer takımlar için "liverpoolluyum" gibi bir şey demiyoruz. çünkü bu eki yalnızca galatasaray için kullanırız. biz galatasaraylıyız!
tribünlerdeki kişilere genel olarak "taraftar" deniyor ancak tribünlerde, gönül verenler tezahüratlarla destek vermek için bir taraflarını yırtarken taraftar, gönül verenlere kızar "arkadaşım maçı göremiyoruz oturun!" diye.
umarım birilerini kırmadan dökmeden düşüncemi anlatabilmişimdir.
niyetim kimseyi kırmak değil...
derken aklıma gelen "olacak o kadar" jenerik şarkısını da buradan paylaşmak isterim:
https://www.youtube.com/watch?v=HUGN9mGEOcY
ancak unutulmamalıdır ki...
--- alıntı ---
tevfik fikret’in “fikri hür, vicdanı hür!” ilkesi, galatasaray’ın sahip olduğu ve izlediği yegâne ışıktır.
https://twitter.com/...s/454170292529942528
--- alıntı ---
bu kişilerin galatasaray taraftarlıklarını sorgulamıyorum; fakat bu kişiler ancak ve ancak taraftar olarak kalabilir. galatasaray'a gönül vermek başka bir meseledir.
bir kurumda çalışan biri var diyelim ve çalıştığı yerde gönül verdiği bir kadın/erkek var ve de bu kurum gönül verdiği kişiye zarar veriyor. boyun mu eğer yoksa gönül verdiğinden yana mı olur? gönül verdiğin kişiye "seni seviyorum ama burası bana ekmek parası veriyor, üzgünüm." diyemezsin. gönül vermek bu kadar basit bir şey olamaz.
kişisel ilişkilerinizde size gönül verdiğini söyleyen kişi size zarar verenden yana tavır almaya devam ediyorsa o kişiye ne kadar güvenebilirsiniz?
galatasaray size ne kadar güvenebilir?
galatasaraylı olarak "fikri hür, vicdanı hür!" ilkesini boşuna izlemiyoruz!
biz, bize sorduklarında galatasaray taraftarıyız demiyoruz, galatasaraylıyız diyoruz. mesela şampiyonlar liginde bizden olmayan bir takımı desteklediğimizde, örneğin liverpool'u, liverpoolluyum demiyoruz. bu maçta liverpool'un yanındayım, taraftarıyım diyoruz. liverpool'un kupayı alması taraftarıyım diyoruz. ama hiçbir zaman bu diğer takımlar için "liverpoolluyum" gibi bir şey demiyoruz. çünkü bu eki yalnızca galatasaray için kullanırız. biz galatasaraylıyız!
tribünlerdeki kişilere genel olarak "taraftar" deniyor ancak tribünlerde, gönül verenler tezahüratlarla destek vermek için bir taraflarını yırtarken taraftar, gönül verenlere kızar "arkadaşım maçı göremiyoruz oturun!" diye.
umarım birilerini kırmadan dökmeden düşüncemi anlatabilmişimdir.
niyetim kimseyi kırmak değil...
derken aklıma gelen "olacak o kadar" jenerik şarkısını da buradan paylaşmak isterim:
https://www.youtube.com/watch?v=HUGN9mGEOcY