197
bu ahımız varcıları hiç anlayamamışımdır ve anlamam da mümkün değildir. şimdi nedenlerini izah edeyim: bir kere hayatın gerçekleriyle yüzleşmeden hüküm verenlere hele bir durun pehlivanlar diyorum. hayatı bir yudumlayın, aile, ev, çocuk, sorumluluk, kitlelerle muhatap olma, ülke gerçekleri, rekabet vs vs.
fatih terim dördüncü kez galatasaray’ın başında. ilkinde dört yıl üst üste şampiyonluk, uefa kupası, mükemmel bir kadro oluşturmuşsun ve değil türkiye’nin tüm asya ve afrikanın bile başarması imkansız gözüken bir zafer kazanmışsın. bu zaferin sonunda sana teklifler var ve avrupaya açılmak da o dönemde aynen ikinci bir uefa kupası kazanmak gibi. nitekim türkiye’den avrupa’nın major liglerine transfer olan ikinci bir türk teknik direktör hala yok. olması da zor gözüküyor. ben o dönemde fatih terim’in galatasaray’dan ayrılması nedeniyle buruktum ama türk sporu ve ülkem adına çok gururluydum. hala da gururluyum. avrupa’ya gitmeden, avrupalının türklere nasıl baktığını anlamadan bir türk teknik direktörün italya ligine transfer olmasının ne demek olduğunu algılamak, idrak etmek mümkün değildir. evet açık söylüyorum, ikinci bir uefa kupası kazanmak kadar değerlidir.
ikinci döneminde, bence italya’dan erken dönmesi nedeniyle motivasyon düşüklüğü yaşamış ve yönetimle anlaşarak ayrılmıştı. bunda ah edecek bir şey yoktur ve kimse de etmiyordur zaten.
asıl ah konusu 2013’deki ayrılığıyla ilgili bence. ünal aysal mı gönderdi, kendisi mi ayrıldı hala tartışılıyor. ama ben 2013’te ayrılmasından da hiç rahatsız olmadım. nedeni de şu: üst üste iki yıl şampiyonluk ve ardından avrupa’da çeyrek final. fenerbahçe ve beşiktaş tir tir titriyorlar fatih terim yine dört yıl üst üste şampiyon olacak, yine avrupada esecek ve bizi silecek diye. işbirliği yapmışlar ve fatih terim’i bitirmek için saldırıyorlar. bir hareketinden dolayı 9 maç ceza. milli takım başarısız ve de kaynıyor. o dönem herkesin dolaylı ya da doğrudan desteğini almış recep tayyip erdoğan da terim’i milli takımın başına istiyor. ünal aysal bu kaotik ortamın farkında değil ve terim ile küsüyor, eleman falan diyerek bilinçaltını açık ediyor. sağ kolu bülent tulun direkt fatih terim’i hedef alıyor. sneijderle ilgili yanılgısı köpürtülüp terim’i gömmek için malzeme yapılıyor. derken milli takıma transfer oluyor. (evet fatih terim sneijder konusunda kısmen yanılmıştır ama bu benim nazarımda çok önemsizdir. çünkü onu oynatmaktan bir dakika bile tereddüt etmedi)
ünla aysal mı gönderdi, fatih terim mi gitti sorusunun cevabı bence bizzat ünal aysal’ın ağzından arşivlerde mevcut, inanmayan açıp izlesin. amerikadan gelen bir gazeteci grubu ünal aysal ile röportaj yapıyor ve ünal aysal’a soruyorlar: fatih terim’i bu kadar başarılı olmasına rağmen gönderdiniz bu nasıl oluyor? aysal cevap veriyor: burası türkiye burada oluyor böyle şeyler. (ve herkes gülüyor tabi, aysal dahil) ünal aysal o dönem kabarmış, avrupa’da bir takım almaktan, futbola yatırım yapmaktan bahsediyor. sağ kolu bülent tulun’a sonsuz güven duyuyor ve dünya’nın en iyi teknik adamını getireceğim diyor. nitekim gidip mancini’yi getiriyor.
şimdi bu yazdıklarımdan benim ünal aysal’a kızdığımı falan çıkarmasın kimse. aysal futbolun içinden gelen birisi değildi ve bazı hatalar yaptı. ancak bu onun galatasaray’ın aleyhine bilerek hareket ettiği anlamına gelmez. acemiydi, bülent tulun’a kandı ve yanlış kararlar verdi o kadar. onun için şunu daima söylemişimdir. galatasaray kulübünün başkanı, futbolun içinde olan, hobisi futbol olan, futbolcu, menejer, spor basını, hakemler pfdk ve federasyon ilişkilerini iyi bilen birisi olmalı. para babası olmadan önce bu şartları haiz olmalı. çünkü aksi taktirde hata yapıyor, bocalıyor. yanına yardımcı almakla da yürümez bu işler çünkü taşıma suyla değirmen dönmüyor.
şimdi ahı olanlara soruyorum, böyle kaotik bir ortamda, sizin geçmişinizi silip ya da bilmeyip sizinle en azından didişen bülent tulun ve ünal aysal ikilisine karşı ne yapardınız? ben de fatih terim’in yerinde olsam galatasaray’ın menfaati için galatasaray’dan ayrılırdım. (buna rağmen fatih terim son ana kadar direndi, ayrılmadı) nitekim fatih terim ayrıldıktan sonra mancini, prandelli ve tudor’a rağmen galatasaray’ımızın halini herkes gördü. terim’in değerini bilmeyenlere her şeyi açık ve net olarak gösterdi bu ara. fatih terim ayrıldıktan sonra tek başarımız hamza hamzaoğlu ile gelen şampiyonluk ve o da bence büyük ölçüde fatih terim’in desteğiyle. yani yine terim’in dolaylı katkısıyla.
ben şuna kesinlikle inanırım. fatih terim ne yapmışsa galatasaray’ın menfaati için yapmıştır ve galatasarayına hiç ama hiç küsmemiştir. yönetimle kişilerle sorunu olmuştur, hatalar yapmıştır ama bunların hiçbirinde galatasaray’a zarar kastı ile hareket etmemiş, kişisel menfaatini asla galatasaray’ın önüne koymamıştır. çünkü istese de koyamaz. tıpkı abdurrahim albayrak gibi.
artı bir hususu daha belirtmekte fayda görüyorum. ayrılıklar yeni başarılar için gereklidir ve elzemdir. yeniden motive olmak, dinlenmek, enerji toplamak ve tazelenmek için şarttır. aksi halde çürürsün, kanıksarsın, atalete düşer yavaş yavaş solarsın. fatih terim de her gelmesinde böyle enerjik gelmiş, motive gelmiş ve başarmıştır.
ancak bundan sonrası için fatih terim’in karar vermesi gerekir. artık galatasaray’dan ayrılması mümkün değildir. kaç yaşına kadar aktif çalışır bilmiyorum. ancak bence beş yıl daha çalıştıktan sonra galatasaray’da başkanlığı düşünmesi gerekir. mustafa cengiz’i seçen genel kurul fatih terim’e daha bir severek oy verir. bu süre içinde de yerine yeni isimler yetiştirmeli. hasan şaş ve ümit davala birinci adam olacak kapasitede mi bilemiyorum. onların kendilerini bir test etmeleri lazım. levent şahin’den ümitliyim çünkü adanaspor’da iyi bir sınav verdiğini düşünüyorum. ancak yeni bir-iki isim daha yetiştirmesi gerektiğini düşünüyorum. isim vermek zor ama karizması ve zekası iyi isimler olmalıdır. aklımda bir-iki isim var lakin şu anda yazmak istemiyorum. ancak kriterler gayet net; zeki ve karizmatik olmalılar.
sonuç olarak, fatih terim’e karşı asla ahım yok, tam aksine bu ayrılışların gerekli ve faydalı olduğuna inanıyorum. aksini düşünen arkadaşları da suçlamıyorum ama çok detaylı düşünmediklerinden ve belki de galatasaray’a olan aşırı sevgilerinden dolayı bu hataya düştüklerine inanıyorum.