podolski'yi 2.5 milyon avro'ya alıp, 2 yıl da iyi bir verim aldıktan sonra 2.7 milyon avro'ya göndermek, maaş tablomuzdan 3 milyon avro daha düşeceğini düşünürsek mantıklı denebilir ama yerini dolduramadıktan sonra hiçbir anlamı da yok. (mevzubahis bu yönetimse anlam aramak zaten haybeye bir çaba gerçi.)
mesela 2.5 milyon avro maaş alan melo'nun 32 yaşında inter'e 3.7 milyon avro + bonuslar ile transfer olması dönemin son gününde de olsa (önlem alınmamış olması zaten ayrı bir hataydı.) ekonomik boyutta mantıklı bir ticaret olarak bahsedilebilirdi. ancak, melo'nun bölgesi için hamit'e güvenildi, jose rodriguez ya tutarsa denildi, kemik boy alındı
*, kevin grotzkreutz düşünüldü, hakan balta denendi (ben ilk söylenildiğinde yok artık diyordum ama en önemli maçta oynatıldı.), sözleşmesi bitecek ryan donk'a 2.5 milyon avro verilerek alındı, (bu sene de de jong ile tolga alındı ama hala dolmadı en önemli bölge) şampiyonlar ligi'nde fazla galibiyet primi alamadık, ligde de zaten çok bir şey kazanamadık. sonuç olarak melo'nun gidişi bize maddi manevi
* zarar gördük.
arda'dan gelen 12 milyon avro sonrası bir bölgeyi doldurmak için riera (sol kanatta istediğimiz verimi alamadık ama sol bekte iyiydi tabii ki), yiğit gökoğlan, olcan, amrabat, yasin, bruma alındı.
eboue'nin eleştirildiği sağ beke ise veysel, tarık, salih, linnes, cavanda alındı pereira beğenilmedi, rafael'e kısa dendi ve sabri oynuyor. (nasıl kadro mimarisi ama)
bu sene de bu moda stoper bölgesinde yapıldı. chedjou yerine ondan daha iyi oldukları tartışılır kefille, krediyle, takasla serdar aziz ve ahmet çalık alındı ama son maçlarda bu üçünden de kötü olduğu tartışılmaz olan semih kaya oynadı.
sonuç olarak, podolski de gider, telles de gider, burak da gider, arda da gider, inşallah selçuk da gider, sneijder bile gider. önemli olan buna hazırlıklı olup, belli bir futbol aklıyla rasyonel hamleler yaparak, yerlerini doldurabilmek.
*