*

  • 1
    galatasaray'da 1990'dan 1999 yılına kadar oynayan tugay; 6 kez türkiye ligi şampiyonluğu, 4 kez türkiye kupası kazanan takımın oyuncusu idi. şimdi hakkında yazılan ve söylenenleri görünce içim acıyor..

    "deja vu" oldu.. uzuun uzun anlatmayacağım. bugün sabri sarıoğlu'na yapılanların iki misli yapıldı kapalı orta göbek tayfanın başlattığı isyanlarla. ne dağlara taşlara orta yapması kaldı, ne adam tutamaması, ne de çalım atmayı becerememesi.. bunlar da yetmedi.. o futboldan çok anlayan (aslında bir boktan anlamayan) taraftarımız sonunda yuhalamaya ve açıkça ali sami yen de ana avrat küfretmeye başladı..
    kulübümüzün valeybolcusu olan bir kız kardeşimizle evlenme isteği babası karşı çıktığı için kamuoyu gündemine ve tribünlere taşınıp gereksiz tartışmalar yaratıldı.. o da yetmedi sigara ile içki içtiği ve bu adamdan futbolcu olmayacağı iddiası ortaya atıldı..

    ve çocuk dayanamayıp bonservis bedelini kendi cebinden ödeyerek hiç kimseye hiç bir konuda sitem bile etmeden ingiltereye kaçtı da canını kurtardı.. tek yaptığı yuhalandığı ve küfür yediği maçlar da seyirciye dönüp alkışlamaktı..

    eski bir galatasaraylı olduğu için şimdi utanmadan övünüyorlar ya bu adamla ya, ne diyim.. ar damarı çatlamış bu insanoğlunun.. namus şeref gibi kavramlar bitmiş demek ki.. lanet olsun..

    edit: leeuw arkadaşımız dedi ki; eşi voleybolcu değil galatasaray kadın basketbol takımı kaptanı'ydı. kendisine teşekkür ederek düzeltir. özür dilerim. saygılarımla.
  • 2
    maçın başlamasına yarım saat kala (saat 19.30'da) tribünler tugay buraya diye bağırmaya başladı. saat 19.45'te tugay orta sahaya kadar yürüyerek başta kapalı olmak üzere kollarını başının üzerine kaldırarak tribünleri alkışladı.

    ve birden 13 yıl öncesi geldi aklıma..
    13 yıl önce 1996-1997 sezonunda aynı tribünlerdekilerin futboldan çok anlayan (aslında hiç bir bok anlamayan) abileri orta yapamadığından, çalım atamadığından, adam tutamadığından dem vurup tugay'a ana avrat küfür edip yuhalıyorlardı. galatasaray o sezon şampiyon oldu ve tugay hemen hemen tüm maçlarda kadrodaydı.
    ardından 1997-1998 sezonu başladı ve daha ilk maçta tugay'a aynı tribündekilerin abileri küfür ve hakaretlerini devam ettirdi. galatasaray o sezon da şampiyon oldu ve tugay hemen hemen tüm maçlarda kadrodaydı.
    1998-1999 sezonu başladı. artık kesilir diye umuyordum. ama kesilmedi. bu sefer evlenmeyi düşündüğü kızı bile işin içine katarak içki ve sigara düşkünü olduğu iddiası ile küfür ve hakaretlerini daha da ağırlaştırdılar.. galatasaray o sezon da inadına yine şampiyon oldu ve yine tugay hemen hemen tüm maçlarda kadrodaydı.

    tugay her hakarete ve yuhalanmaya karşı kollarını başının üzerine kaldırıp tribünleri alkışladı. galatasaray'ın tarihinde tugay'ın kimseye terbiyesizlik yaptığına dair bir anekdot bulamazsınız. öyle de has adamdı..
    sonunda dayanamadı tugay.. bonservis bedelini kendi cebinden ödeyip ingiltereye kaçtı..

    ve ingiltere de nasıl bir futbolcu ve nasıl bir insan olduğu ortaya çıktı..

    işte tribünler bugün ingilterede ki başarısı nedeni ile tugay'ı alkışlayıp bağırlarına bastılar..
    belki de bir nebze özür dileme bir nebze insanlıktı yapılan..

    ama birden futboldan çok anlayan (aslında bi bok anlamayan) aynı tribün mensuplarının hasan şaş'a attıkları lap top ve cep telefonu ile ana avrat küfür etmeleri ve yuhalamaları geldi aklıma. ya sabri'ye sabrimize yapılanlar.

    o zaman kendime geldim..
    tugay'a bugün gösterilen sevginin hiç bir anlamı yoktu. devran dönmekte ve hala aynı terbiyesizlikler devam etmekteydi. yapılan da değersiz bir gösterişten başka birşey değildi..
App Store'dan indirin Google Play'den alın