• 4
    genel olarak konuşmak gerekirse türkiyede'ki en buyuk problem olan, futbolcuların fiziki gelişmelerinin yeterli olmayaşının bir sonucudur aynı zamanda.

    altyapılarımızla hep gurur duyuyoruz, çok yetenekli oyuncular var diye, bunların a takıma yükselemeyişinin ve potansiyellerini tam kullanamayışının en büyük sebebi de fiziklerini geliştirmemeleri ve güçlü olmamalarıdır. beyin yapmak istiyor, yapacak o kapasitede var ama bacaklarda güç olmayınca hiçbir şey olmuyor. work rate ve determination da olmayınca oldukları gibi kalıyor ve gelişemiyorlar. geçmiş bunlardan onlarca örnekle dolu.

    bir defans oyuncusunun iyi özellikleri, güçlü fizik, biraz teknik ve biraz da çirkefliktir. defans oyuncusu güçlü olmalı en azından pas verebilmeli ve itip kakıp çekip kasti faul yapabilmelidir. bizdekilerde son özellik bol bol olmasına rağmen ilk özellik olmayınca olmuyor malasef.
  • 8
    (bkz: #269770) de yazdığı gibi kesinlikle doğrudur.

    --- alıntı ---

    şimdilerde anlı şanlı milli futbolcularımızın defansta kademe yapamadığını, bilmediğini görmek çok şaşırtıyor beni doğrusu. 1981 yılında ki 28 sene olmuş, yılmaz hoca öğretmişti bana, bize.

    her futbolcuyu her mevkide oynatır. kafa vurmaktan nefret etmeme rağmen stoper bile oynatmıştı beni. kulübeden top yere düşmeyecekkkkkk diye bağıra bağıra vurdurmuştu kafaları. şişti sanmıştım kafam.
    kaleci hariç her yerde oynatmıştı herkesi.

    --- alıntı ---

    http://www.captano.net/2009/11/maca-yilmaz-hoca/
  • 9
    mahalle maçlarında defansta oynayan bebeleri ''tek top oynasana oğlum'' diye azarlayan abilere kadar uzanır bu sorun. burada tek top oynamaktan kastedilen topu sadece 1.bölgeden uzaklaştırmaktır. bu sorun libero olarak forma giyen oyuncularımızda da mevcuttur. libero görevi üstlenen oyuncularımızı iyi gözlemlersek, kendilerine gelen topu arkadaşlarına iade etmek için en az 3 hamle(topu al-arkadaşını bul-topu ver) yaptıkları dikkatimizi çekecektir. bire bir savunmada gayet başarılı, çevik, ve kademeye girebilen sezgileri güçlü adamlar bile bundan sonra oynayacağımızı umut ettiğimiz sistem için yeterli özellikler değildir.

    iyi bir defans oyunucusunun yetişememe sebeplerinden biri de bırakın kaybetmeyi, gol yemeyi dahi hazmedemeyen bir futbolsever çoğunluğu olmamız da olabilir. defans oyuncularının ayağa top oynamaları için serinkanlı olup görme yetisini kullanmaları gerekir. karşılaşma anında karambol içerisinde dahi arkadaşını görüp topu ona ulaştırarak takımının topa sahip olması yerine, topa defalarca uzaklaştırdığını düşünüp ''allah yakın bana uzak ol'' mantığı ile abanması ardı arkası kesilmeyen ataklar ile mücadele etmeyi tercih etmesi küçüklüğünden itibaren bünyesini kavrayan gerginliğindendir. tezcanlılığımızdan kurtulup serinkanlı insanlar olarak yetiştirilmeye başladığımızda iyi defans oyuncularıda yetişecektir muhakkak.
  • 10
    topla rakip arasına girip topun auta çıkmasına sağlamak,top benden uzak olsun düsturuyla gelen topa abanarak rakip sahaya göndermek,geriden oyun kurmak yerine topu sürekli ileriye doğru şişirmek,rakip forveti biçip faul veren hakeme gözlerini patlatıp ağzından salyalar saçarak saldırmak,fazla gaza gelip ve aşırı konsantre olup daha onuncu dakikada kırmızı kart görmek,rakip taç atarken veya köşe vuruşu kullanırken ayakta uyumak,arkadaşların ofsayt taktiği uygularken iki metre geride kalıp aval aval bakmak sonrada hem suçlu hem güçlü bir şekilde takım arkadaşlarını azarlamak.eğer bu defans futbolcusu anadolu takımlarındaysa,maç boyunca rakip forveti tekmelemek,rakibe tükürmek,kendini yere bırakmak,rakip taraftar ile uğraşmak,adam gibi maç yapmak yerine gerilimle beslenip saçma sapan işlerle uğraşmak,yinede yenilirlerse maçtan sonra bulduğu ilk kameraya koşturarak salya sümük bir şekilde hakemi,rakip forveti herkese şikayet etmek,(bizde burada ekmeğimiz için oynuyoruz demeden olmaz tabii)rakip forveti nasıl kaçırdığını,o ıskayı nasıl geçtiğine kafa yoracağına günahını savmak için maç boyunca bana küfrediyorlar demek.

    ülkemizde neden defans futbolcusu çıkmıyor sorusunun cevabı için sanırım bu kadarı bile yeterli.
  • 11
    ismi lazım değil, bir zamanlar bir takımın seçmelerine gitmiştim. sağ kanat ve forvette gayet iyi oynayabiliyordum. 2 elemeyi geçtim, son elemede çift kale maç yapacağız ve ak göt kara göt belli olacak.

    maç başladı ve 4-5 dakika kilitli geçti maç. tıkanık bir futbol, kısır müsabaka... ortam böyle iken biraz topla oynayıp göze girmeyi düşündüm ve abartısız bir biçimde en az 7-8 kere tek bir adam tarafından kendisini geçtikçe sürekli düşürüldüm. çalım attım geçtim, düşürdü. yanından hızla geçtim, çekti düşürdü. verkaç yapıp önüne fırladım düşürdü...

    maç bitti seçilenler açıklandı; benim ismim yok ve faul yapmaktan, topu ileri dikmekten başka hiçbir şey yapmayan azman defans oyuncusu ilk olarak seçildi. sanırım olayın özü de budur.
  • 12
    katılabilirsiniz, katılmayabilirsiniz fakat ben sorunun genel olarak türk futbolunun "futbolcu" yetiştirememesi olarak görüyorum. kimseyi rencide etmek istemem, emeklerini görmezden gelecek değilim fakat türkiye'de altyapılar bir oyuncu ancak görmezden gelinemeyecek kadar üst düzeyde yetenekli ise kulüplere futbolcu kazandırabiliyor. çok fazla yetenekli futbolcunun olmaması altyapı için bahane değil; ne olursa olsun, bir futbolcudan azami randımanı almaya çalışmalı, "belki ilerde kiraya verilir, bonservisinden de kulüp 3-5 kuruş bi şey kazanır..." düşüncesiyle vasat futbolcu da boşlanmamalı.

    dediğim gibi, kimsenin verdiği emeği yok saymaya hakkım yok fakat; türk futbolunun yetiştirdiği az sayıdaki yüz akı istisna, kötü sistemin iyi ürünüdür bence.

    bu durumun defans yönüne daha sert yansıması da #269770'de çok güzel söylendiği gibi, defans'ın yetenkle değil, mentalite ile ilgili bir konu olması. insan "defans konusunda yetenekli" olamaz; defansın gerektirdiği zamanlama, eklemlere ve kaslara hakimiyet, oyunu doğru okuma, vs. becerileri ancak çalışılarak edinilebilir. bu şüphesiz, süratlenme, top kontrolü, pas, şut gibi ofansif becerilerin sadece yetenekle ilgili olduğu anlamına gelmez. fakat iyi bir hücum oyuncusu olmak, sadece çalışmayla başarılabilecek bir şey değildir.
  • 13
    milli takımlar veya yerel takımlar incelendiğinde hamle, zamanlama, yer tutma, rakibi ceza sahasına girmeden karşılama, hatta sıkışınca topu rakibe atmama gibi en basit temel eğitimlerin çok eksik olduğunu söyleyebiliriz. son derbi 26 şubat 2012 galatasaray beşiktaş maçında galatasaray'ın 2. golü öncesi beşiktaş'lı defans oyuncusu ibrahim'in yaptıklarını hatırlayın.

    yetiştirici ve eğitimciler hakan şükür ve sergen yalçın tipinde adamların peşinde. halbuki stoper, libero, sağ bek ve sol bek yetiştirmek ve gençlere yer bulmak çok daha kolay olmalı ama olmuyor. herkes bir sergen bir hakan şükür hayalinde.

    başlıkta diğer yazılanlar %100 doğru.

    yerli kalecide de aynı durum var. maalesef ben galasaray takımın'da yerli iyi bir kaleci olarak bir tek eser'i hatırlıyorum.

    3 puan dan önceki 2 puanlık uygulamada efsane defans oyuncuları vardı. 3 puan gelince yerli defans oyuncularında 1996-2000 yılları hariç bir efsane henüz çıkmadı.

    başlık açan yazarın semih kaya öngörüsü ise 10 numara.
App Store'dan indirin Google Play'den alın