http://www.sabah.com.tr/...ydi-ruyanda-gorurdundaha cengiz ünder ile enes ünal adlı pırıl pırıl çocuklarımızdan haberi olmayan bir arkadaşın (!) dehşetengiz yazısı yukarıdaki gibidir. en son arda turan çıkmış da, şimdi de sadece bir yusuf yazıcı varmış-mış-mış.
diğer konularda siyasete girmek istemiyorum. ama spordan yürüyeceğim. 15 senedir iktidarda olan bir hükümet döneminde adam akıllı sporcu yetişmiyorsa, bu kimin suçu? hadi federasyonların suçu diyelim... o zaman o spor bakanlığı ne halt yemeye var? o gençlik ve spor genel müdürlüğü ne halt yemeye var? koskoca hükümet veya devlette, spor namına da bir toki çalışıyor, iyi mi! vizyon, üniversite açınca kültürleneceğimizi, eğitim seviyesinin artacağını, akademik ve bilimsel olarak atılım yapacağımızı zannedecek kadar olduğu için... ekonomi nasıl beton üzerinden dönüyorsa, sporun da stad yaparak teşvik edildiğini yani beton üzerinden desteklenebileceğini zannediyor sanırım.
"şimdi tesisler, stadyumlar gıcır gıcır."
önce o stadyumların fiziksel olarak tam tekmil hazırlasınlar. sonra olağanüstü hal valisi, o stadyumların güvenliğini sağlasın. sonra gıcır gıcırlığına bakarız.
adam problemi söylüyor. diyor ki: "ama futbolcu çıkmıyor."
sonra problemin çözümünü "çözüm mü?" diye sorup, "yabancı sınırlandırması şart," diyerek veriyor. bak ağabeyciğim, senin verdiğin çözüm yerli oyuncunun oynaması için verilen bir çözüm. saptadığın problemin yani "oyuncunun çıkmamasının" çözümü değil. tamam, yabancı sınırlaması gelsin de, sonra ne olacak? oyuncu yetişecek mi? diyorsun ki, "en son arda turan çıktı..." ee, yabancı sınırlaması daha bir sezon önce kalktı. arda turan ne zaman piyasaya çıktı? aradan yıllar yıllar geçmiş, övdüğünüz iktidar döneminde, istediğiniz koşullar çerçevesinde geçen yıllar içinde yetişmemiş hem de... ama diyorsun ki, "bir arda turan var..." onu da yanlış biliyorsun ya, neyse... bu nasıl bir tezattır!?
çözüm üretin, çözüm!
biri de çıksın altyapı antrenörü yetiştirelim desin. biri de çıksın altyapı antrenörlerinin halini hatrını sorsun. problemlerini çözsün. adamların çoğu maaşlarını alamıyor, maaşlarını... maaşları da şuncacık ha!
türkiye cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı soyunma odasına iniyor, türk futbolcuya "bu ne hal!" diye soruyor ve yabancı (!) bir oyuncuyu örnek gösteriyor. bu kafayla, bu disiplinsizlikle, bu eğitimsizlikle bu adamlar nasıl oynasın!? kim oynatsın? bu çocuklar oynamaya layık mı diye soruyorum? eğer layıksa, başka sözüm yok. eğer değilse, layık olmalarını için ne yapmalıyız? soru bu. peki, cevap? yabancı sınırı mı!? peh...
lügat karıştırırsanız, "liyakat" diye bir kelime olduğunu görürsünüz. ne anlama geldiğine bir bakmanızı tavsiye ederim.