birçok kişinin saçma olarak gördüğü ancak benim var olmasından keyif aldığım ve pandemi sonrasında da devam etmesini umduğum
playofflar öncesindeki uygulamadır. öncelikle eleştirenlerin de haklılık payı olduğunu rahatlıkla ifade etmek lazım. çünkü konferansını 7. olarak bitiren takım ile 10. sıradaki takımın arasında normal sezonda 7-8 maçlık fark olmuş olabilir. bu fark play-in uygulaması nedeniyle 7. olan takımın üst üste 2 maç kaybetmesiyle bir anda eriyip 7. takımın
playoff dışında kalmasına sebep olabilir. bu açıdan bakıldığında pek hakkaniyetli bir çözüm değilmiş gibi gözüküyor. fakat işin bana göre 3 boyutu daha var ki; onlar da play-in uygulamasının bence devamlılık arz etmesini gerektiriyor.
ilki, konferansında ilk 6 sırayı alıp doğrudan playofflara katılmayı garantileyen takımların son maçlarında resmen sıralamalarına "ayar" çekerek kendi amaçladıkları eşleşmeler yarattıklarını görebiliyoruz. bu sene
los angeles clippers'ın üst üste
oklahoma city thunder ve
houston rockets'a yenilmesi bunun en büyük örneği. clippers bunu yaparken lakers'ın 7. bitireceğini ve konferans finaline kadar lakers'dan kaçabileceklerini düşünerek hareket etmişti. peki ya lakers play-in'in ilk maçında
golden state warriors'a elenip daha sonra
memphis grizzlies'i geçip playofflara 8. sıradan girseydi. işte bunun gibi bilinmezliklerden dolayı play-in'in ekstra bir heyecan getirdiğini ve adeta "ayar" çekmeye çalışıp seyir zevkini düşüren ve aynı zamanda spor ahlakına bence aykırı hareket eden takımları bilinmezlikler içinde bıraktığını düşünmekteyim. eski formatta ise play-in diye bir uygulama olmadığı için, ilk 8'in doğrudan belirlendiği bir yapı takımların bu "ayar" işini daha kolay uygulamalarına sebep oluyordu.
ikincisi, her ne kadar en başta 7. takımın 10. sıradaki takıma normal sezonda 7-8 maçlık fark attığını ve bunun 2 maçta eriyebildiğini ve bu argüman ile gelenlerin haklı olduğunu söylemiş olsam da eğer bir takım konferansında zaten 7. ise 8. ile olan maçını kazanır ve yine 7. olarak playofflara girer. hadi diyelim 8.'ye yenildi. bir şansı daha var. 9. ve 10.'nun galibini de yenemiyorsa zaten
playofflara katılmasın. play-in uygulaması resmen final maçı gibi maçlar ortaya koyuyor. gerçekten playoff havasına daha hazır olan takımların katılmasını sağlayan bir formatta. yıl boyu iyi bir sezon geçirip sezonun sonunda sakatlık veya formsuzluk ile boğuşan takımları cezalandıran bir konumda. bence bu doğru da çünkü yılı iyi geçirip playofflar öncesinde formdan düşen bir takımın playofflarda zaten ne kadar rekabetçi olabileceğini düşünebiliriz ki? dolayısıyla hakeden her ne şartta olursa olsun maçını kazanır ve kendini
playoff'a atar.
üçüncüsü ve sonuncusu ise play-in'in normal sezonda
playoff mücadelesi içinde bir başka playoff mücadelesi anlamına geliyor. takımlar kendisini ilk 10'a atmaya çalışırken özellikle daha iddialı konumdaki 7. ve 8. sıradaki takımların ekstradan ilk 6 için çabalamaları söz konusu olacaktır. eskiden yalnızca ilk 8'e girmek için bir çaba söz konusu iken şimdi öncelikle ilk 10 için, daha sonra ilk 6 için ciddi bir çaba görüyoruz. bu açıdan bakıldığında da bence daha heyecanlı.