29405
bafetimbi gomis röportajı: **
`galatasaray’a alışman nasıl gidiyor?`
çok çok iyi. henüz türkiye’ye ayak basar basmaz büyük bir kalabalık tarafından karşılandım. böyle beklentilerinin olması gerçekten iyi hissettiriyor. büyük bir kulübe gelmek ve onların çoşkusunu hissetmek büyük bir ayrıcalık, otuzlu yaşlarımda olmama rağmen.
işler yolunda gitmediğinde,taraftarların baskısı dayanılmaz olabilir.
evet ama ben bardağın dolu tarafına bakmayı tercih ediyorum. taraftarların baskısını beni bir seviye daha yukarıya çıkarttığı için seviyorum. bir maçtan önce, ya da maçtan sonra, arabamı kovalayan taraftarları görünce birşeyler hissediyorum.
bu yaz türkiye ligine bir çok oyuncu gitti. ancak, fransızların bakış açısına göre, türkiye futbolcuların yalnızca daha fazla para için gittiği küçük bir lig.` insanların neden böyle düşündüğünü anladın mı?`
anlayabiliyorum. herkes istediğini düşünebilir. ben türkiye liginin yükselen bir lig olduğunu ve fransa liginden hiç de kötü olmadığını düşünüyorum. valbuena, van persie, pepe ve benim gibi birçok önemli futbolcuları transfer ettiler. bunlar, fransa liginin iyi takımlarında oynayabilecek oyuncular.
`eğer ‘'gomis türkiye’ye erkenemeklilik için gitti’’desem, bu seni rahatsız eder mi?`
bu şekilde söylemek doğru olmaz. bunu nasıl ifade edeceğinizi bilmek zorundasınız. benim ve takımın ne kadar çok çalıştığımızı bildiğim için, bunu erken emeklilik olarak düşünmüyorum. buradaki beklentiler, marsilya’daki beklentilerden çok daha fazla. umarım galatasaray taraftarlarını hayal kırıklığına uğratmam.
eğer doğru anladıysam, marsilya’da kalmak istediğini söylemiştin`. bu doğru mu?`
bunu bir seçenek olarak tuttum. kendime, ‘’neden olmasın?’’ diye sordum. swansea’den ayrılmak da ilk olarak aklımda yoktu. ancak marsilya’da kalmam için tüm şartların ideal olması gerekiyordu. durum böyle değildi ve ben başka bir mücadeleye girmeyi ve uzun vadede daha çok göz önünde olmaya karar verdim.
`hayal kırıklığına uğradın mı?`
hiç de değilim. şu anda burada olduğum için çok ayrıcalıklıyım. yeteri kadar golcü atınca, tekliflerin geleceğini biliyordum. ilk olarak bir sezonluğuna kariyerimi yoluna sokmayı düşünmüştüm. o zamanlar, kulübün satın alınacağını bilmiyordum. yeni başkan geldikten sonra herşey çok daha farklı olabilirdi. ama hayır, hayal kırıklığına uğramadım.
sence, marsilya seni finansal `taleplerini karşılayamadığı için mi uzaklaştırdı?`
hiç de öyle değil. finansal taleplerle alakası yok. benim kalmamı istediklerini hissediyordum ama bu istek çok net değildi. bence ‘’gomis iki ay sakat olmasına rağmen bu sezondan daha zayıf bir takımda 20 gol attı, o bizim için çok uygun bir oyuncu’’ diye düşünmediler. finansal olarak benim için şartlarını zorlasalardı bile kalmazdım diye düşünüyorum. kısacası, marsilya ile yabancı bir lig arasında seçim yapmalıydım. ancak görüşmelerimizin başlangıcından itibaren kalmayacağımı biliyordum. birincisi, benimle çalışmayı çok istediklerini göstermediler. ikincisi, bana yalnızca iki yıllık sözleşme önerdiler. bana teklif ettikleri ücret de düşüncelerimi haklı çıkardı. rudi garcia’nın söylediği gibi, beni tutmak istediler ama bunun için çılgınca bir şey yapmazlardı. teknik direktörle muhteşem bir ilişkimiz var ve bu asla değişmeyecek ama anlamadığım tek bir şey var: galatasaray beni 2.5m € karşılığında transfer etti, kendimi onunla karşılaştırmak istemiyorum ama 29 yaşındaki konstantitos mitroglou’yu 15m € bonservisle transfer ettiler, maaşı da büyük ihtimalle benimkiyle aşağı yukarı aynı. benimle devam etmeleri daha mantıklı olurdu ama bu yalnızca benim fikrim.
demek ki marsilya’nın seni takımda tutmak için yeterli parası varmış.
evet öyle. ama belki de kulübün eski sahibinin çevresinde olduğum için şanssızdım. büyük ihtimalle daha iyisini istediler. eğer swansea’de 20 gol atsaydım, bu sezon için istedikleri forvet ben olabilirdim. hayat böyle ama yine de galatasaray’da olduğum için çok mutluyum, benim için büyük bir fırsat.
`mitroglou, gomis’den daha mı iyi?`
bilmiyorum. o iyi bir golcü ve umarım marsilya gibi büyük bir kulüpte başarılı olur.
sence, marsilya yönetimi senin `verebileceğin katkıyı küçümsedi mi?`
fransa’da çoğu zaman hak ettiğim değeri görmedim. hayatım böyle geçti. her zaman savaşmak zorunda kaldım. iki ay sakat olmama rağmen o sezon 20 gol attığımda bunun kötü olduğunu düşünmedim. bugün, galatasaray bana hakettiğim değeri verdiği için mutluyum.
`seni aptal yerine koyduklarını düşünüyor musun?`
hayır, bana güvendiklerini gösterecek daha iyi bir teklif görmek isterdim ama yine de kulüp sahipleriyle ilişkimi iyi tutuyorum. futbol böyle ve umarım onlar için de en iyisi olur. biliyorsunuz, şaşırmamıştım çünkü birçok işareti önceden görmüştüm. marsilya’da, taksiye bindiğim zaman bile, bunun kulüptekiler dahil herkesin aklında olduğunu hissediyordum. taraftarlar daha fazlasını istiyordu ve ikinci tercih olduğumu kendi içimde kabullenmem gerekiyordu. kulübün transfer sezonundaki pr’ını gördükten sonra, sahada yapacağım en ufak bir yanlışın kellemi götüreceğini biliyordum. baskı beni korkutmasa da, beni savunanların olduğunu görmek isterdim.
`marsilya’daki sezonundan neleri hatırlayacaksın?`
marsilya’ya geldiğimde, kulüp uçurumun eşiğindeydi. eski futbolcuları oraya gittiğim için deli olduğumu söylediler. ama sonunda, insani olarak tüm futbolcular ve çalışanlarla yakın ilişkiler kurdum, sportif olarak da bu macera muhteşemdi. doğduğum bölgeden marsilya’ya gelmeyi hiç istememiştim. ama o zaman gelmeye karar verdim ve pişman değilim. babam hastayken onun daha yakınında olup ona mutluluk getirebildim. o benim kollarımın arasında hayatını kaybetti. ölmeden önce söylediği son sözler, ‘’artık ailenin patronu sensin. hayatta ve kariyerinde doğru kararlar ver’’ oldu. bu beni oldukça etkiledi.
`nasıl?`
bu sözlerle, insanın kendi kaderini zorlamaması gerektiğini anladım. başarılı olmak için tüm şartlar ideal olmalı. bir kulübü seviyorsanız, bu sevgi karşılıklı olmalı. daha önce anlatmadığım ama önemli olan bir olay daha oldu: ligin son maçının akşamında, saat 19:00’da, antrenman sahasında dolaşırken, bir toplantı için gelen taraftarların saldırısına uğradım. neredeyse yumruklaştık. beni dövmek istediler çünkü beni eski kulübüm saint-etienne’in sembolü olan panter gibi sevinmem gibi sebeplerden eleştiriyorlardı. hiçbir yönetici ya da çalışan kavgada araya girmedi, orada çok büyük bir felaket yaşayabilirdim. genelleme yapmamalıyım, bu insanların az sayıda olduğunu biliyorum ama bunun gibi küçük şeyler sizi etkileyebiliyor. takım kaptanı olarak 20 gol attığınızda ve sahada benim gibi savaştığınızda, böyle olaylar yaşanamaz. bu beni gerçekten çok üzdü. üzerine de maaşımın azaltıldığı iki yıllık sözleşme teklif edilince… beni desteklediklerini tam olarak göstermedikleri sürece oraya dönmek istemedim.
röportajlarında marsilya’ya olan sevgini gösterdiğin için sıkça eleştiriliyordun, `bu eleştiriler seni rahatsız ediyor mu?`
bu işler böyledir. ben yalan söylemedim, samimiydim. bugün hala bazı taraftarlarla konuşmaya devam ediyoruz. birçoğu bana sevildiğimi ve sayıldığımı hissettirdi. ve ben hayalimi yaşadım. her attığım golde, kendi çocukluğumu gördüm. bunlar gerçekten çok güçlü duygular. ben de bir kez daha marsilya taraftarı oldum. ben kulübe çok şey kattım, onlar da bana çok şey kattı, bunu unutamayacağım. ayrıca onlar sayesinde kariyerimi doğru yola soktum ve böylece galatasaray’dan istediğim teklifi alabildim.
`galatasaray’a alışman nasıl gidiyor?`
çok çok iyi. henüz türkiye’ye ayak basar basmaz büyük bir kalabalık tarafından karşılandım. böyle beklentilerinin olması gerçekten iyi hissettiriyor. büyük bir kulübe gelmek ve onların çoşkusunu hissetmek büyük bir ayrıcalık, otuzlu yaşlarımda olmama rağmen.
işler yolunda gitmediğinde,taraftarların baskısı dayanılmaz olabilir.
evet ama ben bardağın dolu tarafına bakmayı tercih ediyorum. taraftarların baskısını beni bir seviye daha yukarıya çıkarttığı için seviyorum. bir maçtan önce, ya da maçtan sonra, arabamı kovalayan taraftarları görünce birşeyler hissediyorum.
bu yaz türkiye ligine bir çok oyuncu gitti. ancak, fransızların bakış açısına göre, türkiye futbolcuların yalnızca daha fazla para için gittiği küçük bir lig.` insanların neden böyle düşündüğünü anladın mı?`
anlayabiliyorum. herkes istediğini düşünebilir. ben türkiye liginin yükselen bir lig olduğunu ve fransa liginden hiç de kötü olmadığını düşünüyorum. valbuena, van persie, pepe ve benim gibi birçok önemli futbolcuları transfer ettiler. bunlar, fransa liginin iyi takımlarında oynayabilecek oyuncular.
`eğer ‘'gomis türkiye’ye erkenemeklilik için gitti’’desem, bu seni rahatsız eder mi?`
bu şekilde söylemek doğru olmaz. bunu nasıl ifade edeceğinizi bilmek zorundasınız. benim ve takımın ne kadar çok çalıştığımızı bildiğim için, bunu erken emeklilik olarak düşünmüyorum. buradaki beklentiler, marsilya’daki beklentilerden çok daha fazla. umarım galatasaray taraftarlarını hayal kırıklığına uğratmam.
eğer doğru anladıysam, marsilya’da kalmak istediğini söylemiştin`. bu doğru mu?`
bunu bir seçenek olarak tuttum. kendime, ‘’neden olmasın?’’ diye sordum. swansea’den ayrılmak da ilk olarak aklımda yoktu. ancak marsilya’da kalmam için tüm şartların ideal olması gerekiyordu. durum böyle değildi ve ben başka bir mücadeleye girmeyi ve uzun vadede daha çok göz önünde olmaya karar verdim.
`hayal kırıklığına uğradın mı?`
hiç de değilim. şu anda burada olduğum için çok ayrıcalıklıyım. yeteri kadar golcü atınca, tekliflerin geleceğini biliyordum. ilk olarak bir sezonluğuna kariyerimi yoluna sokmayı düşünmüştüm. o zamanlar, kulübün satın alınacağını bilmiyordum. yeni başkan geldikten sonra herşey çok daha farklı olabilirdi. ama hayır, hayal kırıklığına uğramadım.
sence, marsilya seni finansal `taleplerini karşılayamadığı için mi uzaklaştırdı?`
hiç de öyle değil. finansal taleplerle alakası yok. benim kalmamı istediklerini hissediyordum ama bu istek çok net değildi. bence ‘’gomis iki ay sakat olmasına rağmen bu sezondan daha zayıf bir takımda 20 gol attı, o bizim için çok uygun bir oyuncu’’ diye düşünmediler. finansal olarak benim için şartlarını zorlasalardı bile kalmazdım diye düşünüyorum. kısacası, marsilya ile yabancı bir lig arasında seçim yapmalıydım. ancak görüşmelerimizin başlangıcından itibaren kalmayacağımı biliyordum. birincisi, benimle çalışmayı çok istediklerini göstermediler. ikincisi, bana yalnızca iki yıllık sözleşme önerdiler. bana teklif ettikleri ücret de düşüncelerimi haklı çıkardı. rudi garcia’nın söylediği gibi, beni tutmak istediler ama bunun için çılgınca bir şey yapmazlardı. teknik direktörle muhteşem bir ilişkimiz var ve bu asla değişmeyecek ama anlamadığım tek bir şey var: galatasaray beni 2.5m € karşılığında transfer etti, kendimi onunla karşılaştırmak istemiyorum ama 29 yaşındaki konstantitos mitroglou’yu 15m € bonservisle transfer ettiler, maaşı da büyük ihtimalle benimkiyle aşağı yukarı aynı. benimle devam etmeleri daha mantıklı olurdu ama bu yalnızca benim fikrim.
demek ki marsilya’nın seni takımda tutmak için yeterli parası varmış.
evet öyle. ama belki de kulübün eski sahibinin çevresinde olduğum için şanssızdım. büyük ihtimalle daha iyisini istediler. eğer swansea’de 20 gol atsaydım, bu sezon için istedikleri forvet ben olabilirdim. hayat böyle ama yine de galatasaray’da olduğum için çok mutluyum, benim için büyük bir fırsat.
`mitroglou, gomis’den daha mı iyi?`
bilmiyorum. o iyi bir golcü ve umarım marsilya gibi büyük bir kulüpte başarılı olur.
sence, marsilya yönetimi senin `verebileceğin katkıyı küçümsedi mi?`
fransa’da çoğu zaman hak ettiğim değeri görmedim. hayatım böyle geçti. her zaman savaşmak zorunda kaldım. iki ay sakat olmama rağmen o sezon 20 gol attığımda bunun kötü olduğunu düşünmedim. bugün, galatasaray bana hakettiğim değeri verdiği için mutluyum.
`seni aptal yerine koyduklarını düşünüyor musun?`
hayır, bana güvendiklerini gösterecek daha iyi bir teklif görmek isterdim ama yine de kulüp sahipleriyle ilişkimi iyi tutuyorum. futbol böyle ve umarım onlar için de en iyisi olur. biliyorsunuz, şaşırmamıştım çünkü birçok işareti önceden görmüştüm. marsilya’da, taksiye bindiğim zaman bile, bunun kulüptekiler dahil herkesin aklında olduğunu hissediyordum. taraftarlar daha fazlasını istiyordu ve ikinci tercih olduğumu kendi içimde kabullenmem gerekiyordu. kulübün transfer sezonundaki pr’ını gördükten sonra, sahada yapacağım en ufak bir yanlışın kellemi götüreceğini biliyordum. baskı beni korkutmasa da, beni savunanların olduğunu görmek isterdim.
`marsilya’daki sezonundan neleri hatırlayacaksın?`
marsilya’ya geldiğimde, kulüp uçurumun eşiğindeydi. eski futbolcuları oraya gittiğim için deli olduğumu söylediler. ama sonunda, insani olarak tüm futbolcular ve çalışanlarla yakın ilişkiler kurdum, sportif olarak da bu macera muhteşemdi. doğduğum bölgeden marsilya’ya gelmeyi hiç istememiştim. ama o zaman gelmeye karar verdim ve pişman değilim. babam hastayken onun daha yakınında olup ona mutluluk getirebildim. o benim kollarımın arasında hayatını kaybetti. ölmeden önce söylediği son sözler, ‘’artık ailenin patronu sensin. hayatta ve kariyerinde doğru kararlar ver’’ oldu. bu beni oldukça etkiledi.
`nasıl?`
bu sözlerle, insanın kendi kaderini zorlamaması gerektiğini anladım. başarılı olmak için tüm şartlar ideal olmalı. bir kulübü seviyorsanız, bu sevgi karşılıklı olmalı. daha önce anlatmadığım ama önemli olan bir olay daha oldu: ligin son maçının akşamında, saat 19:00’da, antrenman sahasında dolaşırken, bir toplantı için gelen taraftarların saldırısına uğradım. neredeyse yumruklaştık. beni dövmek istediler çünkü beni eski kulübüm saint-etienne’in sembolü olan panter gibi sevinmem gibi sebeplerden eleştiriyorlardı. hiçbir yönetici ya da çalışan kavgada araya girmedi, orada çok büyük bir felaket yaşayabilirdim. genelleme yapmamalıyım, bu insanların az sayıda olduğunu biliyorum ama bunun gibi küçük şeyler sizi etkileyebiliyor. takım kaptanı olarak 20 gol attığınızda ve sahada benim gibi savaştığınızda, böyle olaylar yaşanamaz. bu beni gerçekten çok üzdü. üzerine de maaşımın azaltıldığı iki yıllık sözleşme teklif edilince… beni desteklediklerini tam olarak göstermedikleri sürece oraya dönmek istemedim.
röportajlarında marsilya’ya olan sevgini gösterdiğin için sıkça eleştiriliyordun, `bu eleştiriler seni rahatsız ediyor mu?`
bu işler böyledir. ben yalan söylemedim, samimiydim. bugün hala bazı taraftarlarla konuşmaya devam ediyoruz. birçoğu bana sevildiğimi ve sayıldığımı hissettirdi. ve ben hayalimi yaşadım. her attığım golde, kendi çocukluğumu gördüm. bunlar gerçekten çok güçlü duygular. ben de bir kez daha marsilya taraftarı oldum. ben kulübe çok şey kattım, onlar da bana çok şey kattı, bunu unutamayacağım. ayrıca onlar sayesinde kariyerimi doğru yola soktum ve böylece galatasaray’dan istediğim teklifi alabildim.