1
tekrarlayan kafa travmasına bağlı olarak ortaya çıkan ve merkezî sinir sisteminin harabiyetiyle seyreden bir hastalık.
nörodejeneratif başlığında olması demek, travmalara binaen uzun(genellikle on yıllar süren) bir periyot sonrasında kişilik, bellek ve davranış gibi bilişsel işlevleri tutan bir rahatsızlık olduğu anlamına geliyor. kısacası: bunama. hastalığın özel ismi ise boksör bunaması. evvelâ 1920'lerde boksörlerde ortaya çıktığı ve yapılan otopsilerde o döneme dek bilinen bunamalardan(alzheimer, parkinson) neden ve seyir bakımından farklı olduğu için bu isim konmuş.
günümüzde yine kafaya darbeyle seyreden amerikan futbolu, ragbi, buz hokeyi, güreş, boks ve daha az ölçekte futbolla ilişkilendirilen bu rahatsızlık, güncel olarak spor tıbbının içerisinde sürekli olarak irdelenen bir başlık hâline geldi. modern spor tarihinin teşekkül etmesi ve tıbbî kayıtların tutulabilmesine bağlı olarak eldeki veriler ışığında giderek dikkat çeken bir başlık artık kronik travmatik ensefalopati. insan ömrü uzadıkça bunamanın olması kaçınılmaz olarak görülürken, pek çok farklı spor dalındaki bunamalar toplanıp yeniden travma ile ilişkilendirilmeye çalışılıyor; geçmişteki vakalar spekülatif şekilde ancak incelenebilirken eldeki yeni vakalar kesin olarak otopsi veya patoloji ile değerlendirilerek mevcut durum daha iyi anlaşılıp topluma spor dalları ve kafa travması konusunda gereken eğitim verilebilir.
buraya kadar her şey güzel. ancak işin tartışmalı kısmı şurası: buz hokeyi, amerikan futbolu gibi sporlar zaten beyin travması riski iyi bilinen ve sektörün kabul ettiği sporlar. zaten bu yüzden kafayı koruyucu kask kullanıyorlar. ancak futbolcular arasında bu türden bir risk yakın döneme kadar pek bilinmiyordu; üstelik kafa toplarının beyinde nasıl bir harabiyet yaratabileceği üzerine de kafa yorulmamıştı. ancak yaşlanan futbolcularda bunama görülmesiyle birlikte ortaya geriye dönük bir inceleme fırsatı çıktı: eğer gerçekten belirgin bir risk artışı mevcutsa, futbolcular ve sektör bu konu hakkında bilgilendirilmeliydi, gerekirse koruyucu önlemler(kask ya da top teknolojisinde değişiklik) kullanılmalıydı. ancak futbolun yönetici kesimi böyle bir talebe kayıtsız kalmayı tercih etti; endüstri için olası bir beyin hastalığı riskini kabul etmek, futbolculara ileride ödenebilecek bir tazminat ya da futbolcuların saha içinde kask takmayı istemesi gibi görünürde hoş olmayan taleplerle sonuçlanabilirdi. bu çıkarım tamamen doğru olmasa da sağlık problemi yaşayanlar ve spor hekimleri bu kayıtsızlığın altında böyle bir nedenin yatabileceğini söylüyor, ki haksız da sayılmazlar.
hastalıkla alâkalı -bir kısmı spekülatif olan- güncel bilgiler ve muzdarip olduğu düşünülen ünlü futbolcular ise şöyle:
*west bromwich albion'ın kral lakaplı efsane santroforujeff astle 2002 yılında yemek yerken boğularak öldüğünde, herkes onun alzheimer olduğuna inanıyordu. ancak henüz 59 yaşındaydı ve 59 yaş, alzheimer(ya da herhangi bir doğal seyirli bunama) için açık şekilde erken bir yaştı. nasıl bir süreç gelişti bilmiyorum, büyük olasılıkla bunamanın başladığı dönemde takip eden sağlık grubu tarafından müthiş kafa golleriyle tanınan astle'ın erken yaştaki rahatsızlığı aldığı kafa darbelerine bağlandı ve bu aileye belirtilmiş olmalı ki ailenin ısrarı neticesinde, ölümünden 12 yıl sonra, 2014 yılında, astle'ın saklanan beyin dokusu patolojik incelemeye tabii tutuldu ve alzheimer ile açıklanamayacak kadar dejenere olmuş bir beyin dokusu olduğu görüldü(doktor, 59 yaşındaki astle'ın beyninin 89 yaşında gibi göründüğünü söylemişti). patolojik tanının kronik travmatik ensefalopati olarak konmuş olması, futbol ve spor tarihi için bir ilkti. astle'ın rahatsızlığı ''meslek hastalığı'' olarak rapor edildi; nedeni de 1960'lı yıllarda topların deriden yapıldığı için çok daha ağır olmasına, özellikle nemle birlikte daha da ağırlaşmasına ve astle gibi kafa vuruşlarıyla meşhur olmuş bir golcünün beyninde ağır harabiyet bırakmasına bağlandı. federasyon, ölüm nedeniyle astle'ın ailesinden özür diledi; jeff için adalet kampanyası düzenlendi ve jeff astle foundation aktif şekilde bu meseleden yola çıkarak futbolcuların sinir sistemi sağlığı meselesini gündeme getirmeye başladı. son olarak alan shearer bu mesele ile ilgilendi ve aileyle bir röportaj yaparak konu hakkındaki tedirginliğini dile getirdi: https://www.telegraph.co.uk/...ssioned-thoughtful1/
*brezilya tarihinin en iyi defans oyuncuları arasında gösterilen ve kariyerinde 2 dünya kupası(1958 ve 62) bulunan hilderaldo bellini 2014 yılında öldüğünde alzheimer olduğu düşünülüyordu. ancak alınan beyin dokusunda yapılan incelemenin kronik travmatik ensefalopati ile uyumlu olduğu görüldü. böylelikle bellini, kte tanısı alan ikinci futbolcu oldu.
*nobby stiles, martin peters ve ray wilson -üçü de 66'da dünya kupasını kazanan ingiltere'nin oyuncusuydu- farklı tarihlerde alzheimer tanısı aldılar. astle ve benzeri örneklerle ortaya çıkan farkındalık, bu üç efsanenin de kafa travması ilişkili demans geliştirdiği yönünde soru işaretleri doğurdu. bu mesele hâlen tartışmalı, o yıllarda top koşturmuş pek çok futbolcunun şimdilerde bunadığı ve özellikle defans ve forvet gibi kafa toplarına fazla çıkan gruplarda bunamanın daha belirgin olduğu yönünde bir gözlem ve bunun üzerinden yapılan spekülasyonlar mevcut.
*son olarak 2017 yılında yapılan bir çalışmada, bunama tanısıyla takip edilen 14 emekli futbolcunun 4'ünde kte tanısı patolojik olarak doğrulandı ve kafa toplarında gayet aktif olduğu bilinen bu futbolcuların tamamının beyninde kronik travmaya bağlı yapısal değişiklikler saptandı.
bu konu daha çok ses getirecektir:
sporcularda kafa travması meselesi abd'de nfl ve boksun popüler olması nedeniyle bilinmekte ve bu hususta gereken farkındalık iyi kötü mevcut. konunun futbola gelmesi ise ingiltere'de yaşandı, federasyonları başlangıçta meseleye oldukça ilgisiz ve soğuk iken kamuoyu ve sağlıkçıların baskısıyla bazı gerçekleri kabul etmeye başladı; meselenin fifa tarafından etraflı şekilde incelenip bir karara varılması konusunda isteksizce de olsa görüş bildirdi. fifa ise böyle bir riskin olduğunu kabul etmekle beraber bu riskin çok çok az bir düzeyde olduğunu söylemekte. ancak konu popülerize oldu bir kere; nöropatologlar da futbolcular üzerinde çalışmalara başladı, bakalım sonuçlar ne söyleyecek.
p.s.: futbolcu aileleri ve bazı yayın kuruluşları ise meselenin çok ciddî boyutta olduğunu söyleyip şu minvalde bir benzetmede bulunuyorlar, ben şahsen katılmıyorum: ''önceleri akciğer kanseri çok yaygın olduğu için, sigara üreticileri akciğer kanserinin sigara ile ilişkisiz olduğunu, insanların zaten yaşadıkça akciğer kanseri olacağını belirterek sıyrılırdı. şimdi de 80 yaşını gören futbolcu olsun ya da olmasın herkes zaten belli ölçekte bunadığı için, futbol oynamak ya da kafa topuna çıkmanın bunamaya/demansa net katkısı tespit edilemez, dolayısıyla ihmal edilebilir, demeye getirecekler''.
her ne olursa olsun; 10 sene sonra sahada 22 tane kasklı futbolcu izleme ihtimalimiz hiç de az değilmiş gibi geldi bana.
nörodejeneratif başlığında olması demek, travmalara binaen uzun(genellikle on yıllar süren) bir periyot sonrasında kişilik, bellek ve davranış gibi bilişsel işlevleri tutan bir rahatsızlık olduğu anlamına geliyor. kısacası: bunama. hastalığın özel ismi ise boksör bunaması. evvelâ 1920'lerde boksörlerde ortaya çıktığı ve yapılan otopsilerde o döneme dek bilinen bunamalardan(alzheimer, parkinson) neden ve seyir bakımından farklı olduğu için bu isim konmuş.
günümüzde yine kafaya darbeyle seyreden amerikan futbolu, ragbi, buz hokeyi, güreş, boks ve daha az ölçekte futbolla ilişkilendirilen bu rahatsızlık, güncel olarak spor tıbbının içerisinde sürekli olarak irdelenen bir başlık hâline geldi. modern spor tarihinin teşekkül etmesi ve tıbbî kayıtların tutulabilmesine bağlı olarak eldeki veriler ışığında giderek dikkat çeken bir başlık artık kronik travmatik ensefalopati. insan ömrü uzadıkça bunamanın olması kaçınılmaz olarak görülürken, pek çok farklı spor dalındaki bunamalar toplanıp yeniden travma ile ilişkilendirilmeye çalışılıyor; geçmişteki vakalar spekülatif şekilde ancak incelenebilirken eldeki yeni vakalar kesin olarak otopsi veya patoloji ile değerlendirilerek mevcut durum daha iyi anlaşılıp topluma spor dalları ve kafa travması konusunda gereken eğitim verilebilir.
buraya kadar her şey güzel. ancak işin tartışmalı kısmı şurası: buz hokeyi, amerikan futbolu gibi sporlar zaten beyin travması riski iyi bilinen ve sektörün kabul ettiği sporlar. zaten bu yüzden kafayı koruyucu kask kullanıyorlar. ancak futbolcular arasında bu türden bir risk yakın döneme kadar pek bilinmiyordu; üstelik kafa toplarının beyinde nasıl bir harabiyet yaratabileceği üzerine de kafa yorulmamıştı. ancak yaşlanan futbolcularda bunama görülmesiyle birlikte ortaya geriye dönük bir inceleme fırsatı çıktı: eğer gerçekten belirgin bir risk artışı mevcutsa, futbolcular ve sektör bu konu hakkında bilgilendirilmeliydi, gerekirse koruyucu önlemler(kask ya da top teknolojisinde değişiklik) kullanılmalıydı. ancak futbolun yönetici kesimi böyle bir talebe kayıtsız kalmayı tercih etti; endüstri için olası bir beyin hastalığı riskini kabul etmek, futbolculara ileride ödenebilecek bir tazminat ya da futbolcuların saha içinde kask takmayı istemesi gibi görünürde hoş olmayan taleplerle sonuçlanabilirdi. bu çıkarım tamamen doğru olmasa da sağlık problemi yaşayanlar ve spor hekimleri bu kayıtsızlığın altında böyle bir nedenin yatabileceğini söylüyor, ki haksız da sayılmazlar.
hastalıkla alâkalı -bir kısmı spekülatif olan- güncel bilgiler ve muzdarip olduğu düşünülen ünlü futbolcular ise şöyle:
*west bromwich albion'ın kral lakaplı efsane santroforujeff astle 2002 yılında yemek yerken boğularak öldüğünde, herkes onun alzheimer olduğuna inanıyordu. ancak henüz 59 yaşındaydı ve 59 yaş, alzheimer(ya da herhangi bir doğal seyirli bunama) için açık şekilde erken bir yaştı. nasıl bir süreç gelişti bilmiyorum, büyük olasılıkla bunamanın başladığı dönemde takip eden sağlık grubu tarafından müthiş kafa golleriyle tanınan astle'ın erken yaştaki rahatsızlığı aldığı kafa darbelerine bağlandı ve bu aileye belirtilmiş olmalı ki ailenin ısrarı neticesinde, ölümünden 12 yıl sonra, 2014 yılında, astle'ın saklanan beyin dokusu patolojik incelemeye tabii tutuldu ve alzheimer ile açıklanamayacak kadar dejenere olmuş bir beyin dokusu olduğu görüldü(doktor, 59 yaşındaki astle'ın beyninin 89 yaşında gibi göründüğünü söylemişti). patolojik tanının kronik travmatik ensefalopati olarak konmuş olması, futbol ve spor tarihi için bir ilkti. astle'ın rahatsızlığı ''meslek hastalığı'' olarak rapor edildi; nedeni de 1960'lı yıllarda topların deriden yapıldığı için çok daha ağır olmasına, özellikle nemle birlikte daha da ağırlaşmasına ve astle gibi kafa vuruşlarıyla meşhur olmuş bir golcünün beyninde ağır harabiyet bırakmasına bağlandı. federasyon, ölüm nedeniyle astle'ın ailesinden özür diledi; jeff için adalet kampanyası düzenlendi ve jeff astle foundation aktif şekilde bu meseleden yola çıkarak futbolcuların sinir sistemi sağlığı meselesini gündeme getirmeye başladı. son olarak alan shearer bu mesele ile ilgilendi ve aileyle bir röportaj yaparak konu hakkındaki tedirginliğini dile getirdi: https://www.telegraph.co.uk/...ssioned-thoughtful1/
*brezilya tarihinin en iyi defans oyuncuları arasında gösterilen ve kariyerinde 2 dünya kupası(1958 ve 62) bulunan hilderaldo bellini 2014 yılında öldüğünde alzheimer olduğu düşünülüyordu. ancak alınan beyin dokusunda yapılan incelemenin kronik travmatik ensefalopati ile uyumlu olduğu görüldü. böylelikle bellini, kte tanısı alan ikinci futbolcu oldu.
*nobby stiles, martin peters ve ray wilson -üçü de 66'da dünya kupasını kazanan ingiltere'nin oyuncusuydu- farklı tarihlerde alzheimer tanısı aldılar. astle ve benzeri örneklerle ortaya çıkan farkındalık, bu üç efsanenin de kafa travması ilişkili demans geliştirdiği yönünde soru işaretleri doğurdu. bu mesele hâlen tartışmalı, o yıllarda top koşturmuş pek çok futbolcunun şimdilerde bunadığı ve özellikle defans ve forvet gibi kafa toplarına fazla çıkan gruplarda bunamanın daha belirgin olduğu yönünde bir gözlem ve bunun üzerinden yapılan spekülasyonlar mevcut.
*son olarak 2017 yılında yapılan bir çalışmada, bunama tanısıyla takip edilen 14 emekli futbolcunun 4'ünde kte tanısı patolojik olarak doğrulandı ve kafa toplarında gayet aktif olduğu bilinen bu futbolcuların tamamının beyninde kronik travmaya bağlı yapısal değişiklikler saptandı.
bu konu daha çok ses getirecektir:
sporcularda kafa travması meselesi abd'de nfl ve boksun popüler olması nedeniyle bilinmekte ve bu hususta gereken farkındalık iyi kötü mevcut. konunun futbola gelmesi ise ingiltere'de yaşandı, federasyonları başlangıçta meseleye oldukça ilgisiz ve soğuk iken kamuoyu ve sağlıkçıların baskısıyla bazı gerçekleri kabul etmeye başladı; meselenin fifa tarafından etraflı şekilde incelenip bir karara varılması konusunda isteksizce de olsa görüş bildirdi. fifa ise böyle bir riskin olduğunu kabul etmekle beraber bu riskin çok çok az bir düzeyde olduğunu söylemekte. ancak konu popülerize oldu bir kere; nöropatologlar da futbolcular üzerinde çalışmalara başladı, bakalım sonuçlar ne söyleyecek.
p.s.: futbolcu aileleri ve bazı yayın kuruluşları ise meselenin çok ciddî boyutta olduğunu söyleyip şu minvalde bir benzetmede bulunuyorlar, ben şahsen katılmıyorum: ''önceleri akciğer kanseri çok yaygın olduğu için, sigara üreticileri akciğer kanserinin sigara ile ilişkisiz olduğunu, insanların zaten yaşadıkça akciğer kanseri olacağını belirterek sıyrılırdı. şimdi de 80 yaşını gören futbolcu olsun ya da olmasın herkes zaten belli ölçekte bunadığı için, futbol oynamak ya da kafa topuna çıkmanın bunamaya/demansa net katkısı tespit edilemez, dolayısıyla ihmal edilebilir, demeye getirecekler''.
her ne olursa olsun; 10 sene sonra sahada 22 tane kasklı futbolcu izleme ihtimalimiz hiç de az değilmiş gibi geldi bana.