• 1
    taraftarlar arasında çokça yapılan ve bir türlü anlam veremediğim olay, eylem.
    kötü oynayan bir oyuncunun karakter olarak daima kötü yanları bulunup nefret edilirken; iyi bir futbolcunun ise bir şekilde hep iyi karakteristik özellikleri cımbızla çekilip sevilmesi durumu. ben şahsen bir insandan kolay kolay nefret etmem. hele ki kötü oynuyor diye asla. mesela volkandan nefret ederim ben ya da emreden. onun dışında atıyorum hamitten kimse beni nefret ettiremez. yalnız bu aralar bizim sabriden nefret etmeye başladım onu ben de anlayamadım :(
  • 2
    ben mesela kötü oynayan futbolcudan nefret ederim. kötüden kastım şu; bir futbolcunun zamanında gösterdiği performansının ya da mücadelesinin çok altında performans göstermesi ve mücadele etmesi bende nefret uyandırabilir, özellikle bu adam hepimizin hayali olan galatasaray forması giyiyorsa, asırlarca çalışsak kazanacağımız parayı 3-5 maçta alıyorsa ve çok afedersiniz s.ki ta.ağına denk geziyorsa sahada ve antremanlarda ben bu adamdan nefret ederim. bu da bence çok anlamlı. hatta oyle nefret ederim ki ayı volkan'dan emre belöz'den ettiğim şekilde olmasa da onlara paralellik gösteren bir nefret olur bu. ayının, ırkçı emre'nin ait olduğu camialara göre davranış göstermesi nefretlik olmaları beklenen olağan şeyler gözümde, ama galatasaray forması taşıyan adamdan mücadele etmemesini, laubalilik yapmasını beklemediğim için nefretim farklı bir şekilde büyür. çünkü onlar gözümde ayı volkandan ve ırkçı emreden daha çok hayal kırıklığı yaşatmışlardır bana.
  • 7
    illa oyuncu kötü oynadığı için değil, karakteri de nefret unsurudur.

    kişisel nefretim üzerinden açıklayayım, no.55. bakınız bu oyuncu altyapıdan yeni çıktığında yeni emre vs. diye lanse edildiğini bilirim. bir şey sandık doğal olarak. sonra maçlarda oynadı orta falan açamayınca biz gülerdik çocuk halimizle. tabii ki uefa döneminde capone - davala bekte izlemişiz, sağdan gelen ortalar hakan şükür'le buluşmuş sorunsuz. doğal olarak buna gülerdik.

    o günlerden yıllar yıllar geçti. ben yaşlandım, saçımda sayamayacağım kadar beyaz var. okul vs. tantanalarını bitirdik işe güçe bakıyoruz sürekli çalışmak zorunda kaldık. no.55 halen aynı. halen orta açamaz, halen savunma yapamaz, halen sadece koşar.
    bu şekilde devam etseydi belki nefret de etmezdim kendisinden. ama kendine "reyiz" denilince yapmaya başladığı saçmalıklar (omuzuna ceket atıp poz falan vermeler) beni iyice soğuttu bu tipten. sonra biz gidecek diye beklerken zamlı sözleşme imzaladı. tamam, neyse dedik. ama devamı nefreti oluşturdu.

    maaşını senin benim ödediğim bir futbolcu (taraftar olmadan futbol anlamsızdır) çıkıp "beni yolda görseler imza isterler, önlerini iliklerler" derse ben o isimden nefret ederim. burası net. ha hak eden oyuncu desin (başta hagi - kral hakan - tugay kerimoğlu - kaptan bülent - sneijder vs.) yaparım. yolda görsem önümü iliklerim çünkü saygım vardır. ama sen saygıyı kendin yok edip de nefrete dönüştürmüşsün zaten, o yüzden bu açıklamayı yapamazsın. hadi yaptın, taraftar performansını beğenmediği adamı ıslıklar, ıslıklanmışsın bir maçta. aynı maçta asist yapınca reklam panosu tekmeleyip tribüne hareket falan çekiyorsun.

    bunlardan dolayı nefret ederim, formayı yere atandan nefret ederim, çıkarıp gidenden de ederim. ben taraftarsam bu benim hakkımdır.
  • 8
    (bkz: aydın yılmaz)
    sözlükte nefret kusuluyor kedisine oysaki aydın bütün teknik direktörlerin gözünde çalışkan bir oyuncu. her zaman elinden geleni yapıyor, ekstra antrenmanlara yapıyor... hatta aydın için antrenmanlarda çok iyiyken bu performansını sahada gösteremiyor deniyordu.
    kendisi gs'nin altında bir oyuncuydu ama karaktersiz değildi. bu mecrada iyi oynayıp da "karaktersiz" denilen bir adam görmedim yada kötü oynayıp da; "kötü oynuyor ama iyi birisi" denileni de.
    edit: kötü oynayan futbolcuyu teknik direktör oynatmasın arkadaşlar. futbolcu: "dur ben kötü oynuyorum taraftara yazık çıkayım oyundan" mı desin? hem sevmemek farklı karaktersiz demek çok farklı.
  • 10
    en doğal hakkımdır.

    kötü oynuyorsa oynamasın bu kadar basit. beni sahaya çıkarın ben de mücadele ederim. messi dünyanın en özel futbolcusu o da mücadele ediyor. yok iyi çalışıyormuş, yok özveriliymiş... onları zaten yapacak, işi o. üzerine bir de iyi oynayacak. çalışkandır, yeteneklidir ama işler birkaç maç yolunda gitmez o zaman desteğe devam ederiz yalnız bir sezon boyunca kötüyse ve hala oynuyorsa nefret ederim.

    carole de iyi oyuncuydu ama nefret ettik ve gitti çünkü berbat oynuyordu son senesinde. muslera' ya aşığız, sezonda 3 maçı rakibe versin canı sağ olsun derim. ama 4 tane de maç alacak. geri kalan maçlarda da standart oynayacak. başarılıyken nasıl ki seviliyorsa başarısız olduğunda da sevilmez, bu kadar basit.

    ben kral hakan şükür' ün ıslıklandığını gördüm selçuk kim lan!
  • 11
    biz galatasaray'a gönül vermiş taraftarlar ve müşterileriz. sahadaki oyunu izlemek için türlü manevi ve fiziksel fedakarlığın yanında bir de çalıştığımız parayı da getirip bilete gömüyoruz. o sebeple de satın aldığımız hizmetten memnun olmak isteriz. aydın yılmaz da, selçuk inan da, sabri sarıoğlu da hamburgerinizden çıkan tırtıl gibidir. o sebeple de nefret de edilir, isyan da edilir.
  • 12
    genelde kötü oynayan futbolcudan nefret edilmez. sabri yıllar boyu kötü oynadı, bağrımıza bastık. melo zaman zaman kötü oynadı, sneijder'in performansı düştü, drogba fazla koşmadı vs. bunlar da eleştirildi ama mesela selçuk inan kadar nefret edilmedi.

    gereksiz eylemlerde bulunan futbolcudan nefret edilir. yuhlandığı için oyundan çıkmak gibi. formayı çıkartıp yardımcı antrenöre atmak gibi. sürekli medyada yer almak, işine saygı duymamak gibi. menejeri yoluyla diğer oyunculara laf atmak gibi. saç baş boyatıp, ben real madridlere layıkım demek gibi. yıllar boyunca futbol oynamadan rizik muhabbeti yapmak gibi. kendini cristiano ronaldo sanmak gibi. göz göre göre pas atmamak gibi. kısaca takımı sabote edenlerden nefret eder bu taraftar.
  • 13
    şahane bir muhitte restorana gittin. ustabaşı dünya tatlısı bir amca, ama köftesi sırf baharat bulgur, ekmeği bayat. gel gör ki fiyatı 30 lira, hizmeti 5 lira bile etmezken. nefret etmezsin bu adamdan ama bir daha da işin olmaz. ama "amca sen artık eskisi gibi köfte yapamıyorsun be" dediğinde trip atıp ocağı bırakıp gidiyorsa, birileri de seni yine de onda yemeye mahkum ediyorsa, tatlı matlı demez ayar olursun amcaya. "eskiden güzel köftesini yerdik vefasızlık yapmayalım" diye yemeye devam etmezsin di mi?

    beceremiyorsan köfte yapmayı, bırakacaksın amca. elinden gelen bu kadarsa, gidip sanayide küçük bir dükkan açıp 5 liraya köfte ekmek satacaksın, biz de o zaman saygı duyacağız yapacağın işe.

    o değil de acıkmışım ben sanırım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın