---
alıntı ---
jerry öncelikle oktay hocanın isteceği türde bir pg; coachable, oyun disiplini olan, takım duzenini bozmayan, rol çalmayan, savunma yapacak istege ve atletizme sahip bir oyuncu. 1-2 oynayabiliyor belirli bir sut ve skor gucu de var. en önemlisi hızlı hucuma, set hucumuna ve geçiş basketboluna uygun olması(ları). bu açıdan taylor'la benzeşiyor biraz. yine kariyer gelişimleri de benzer sayılır.
şöyle ki taylor fena olmasa bile çok parlak, avrupalıların dikkatini çekecek bir ncaa kariyerine sahip değildi ve bunun sonucu avrupa kariyerine ispanya vb. bir ulkede değil, almanya'nın goettingen takımında başlamış ve takımıyla birlikte başarı kazanıp, bunun sonucu daha zor bir lige ve daha iddialı bir takıma gelmiş bir oyuncu. ve bunun zorluklarını yaşadı, yaşıyor. orta sınıf bir alman kulubunun ve eurochallange'ın f4 mvp'si bu seviyeyi test ediyor kısacası. jerry de taylor gibi aslında fena bir ncaa geçmişine sahip değil ama kendini buyuk liglere atacak kadar dikkat çekecek bir kolej geçmişi yok. mersin ve fransa deneyiminden sonra, almanya gibi aslen basketbol ülkesi olmayan ama bu işe giderek daha fazla ilgi ve pay ayıran belçika'da spirou c.'da çıkışını yapıyor. 2 sezon boyunca oldukça başarılı oluyor keza spirou da takım olarak son yıllardayükselişte olan bir ekipti zaten. jerry de taylor gibi kişisel ve takım başarısının sonucu olarak, kendini rytas da buluyor, daha zor bir lig daha iyi bir takım ve euroleague. kısacası sınıf atlıyor ve bu seviyeyi test ediyor, etmesi bekleniyordu ama bu ne yazık ki gerçekleşmiyor. bu açıdan bir ust seviyede taylor'ın yapabilecekleri hakkında iyi-kötü fikir edinebilirken, jerry'nin ekim-aralık arası süren sakatlığı sonucu bunu görme/test etme sansı yakalayamadı(k). bu anlamda kapalı kutu, rytas için bile.
diğer önemli bir nokta, rytas'ın haziran başında pg olarak jerry'i seçmesi.(sene başı 1.pg'di, yedeği trabzon'a gelen igor m.-bu sezon rytas'ın kadrosunda bulunan 3 pg'dı ulkemizde şu an-) her ne kadar bu yıl için küçülmeye gitseler de rytas, cibona, partizan gibi köklü ve araştrmacı takımlar genelde iyi(doğru) abd'li(genel olarak yabancılarını) seçerler. r.marshall, a.anderson, bu sezon cska'ya geçen eski cibona'lı pg, jawai, lasme, efes'e gelen roberts aslında adı sanı duyulmamış olsa da parlak-potansiyeli ncaa kariyerleri olan oyunculardı ve bunları parlattılar tıpkı c.eidson, m.nielsen gibi hatta beşiktaş'tan tanıdıgımız b.newley bile; tabi bunu bu takımların odeyebildikleri tavan ücreti de hesaba katarak değerlendirmek lazım.
rytas'a dönersek, sanırım 4 haziran'da jerry ve cemal'i birlikte açıkladılar.
http://bc.lrytas.lt/index.php?option=com_content&view=article&id=1053%3Aqlietuvos-ryteq-jjohnsonas-ir-cnalga&catid=1%3Apaskutins-naujienos&Itemid=11〈=en
bunu şunun için yazdım, yaz başında da oktay hocanın guard listesinde oldugunu düşündüğüm için. sonuç itibariyle, yükselişte olan, geçmişi-referansları ve ücreti kulubu aşmayacak, sisteme uygun oyuncular peşindeydi hoca. belki o zaman için rytas'la rekabet edemedik ve sonrasında rochestie'yi aldık(23 haziran galiba).
toparlarsam, elimizde olmayan şartlar çerceveyi belirlese de jerry tamamen piyangodan çıkmış bir oyuncu değil gibi gözüküyor. yalnız geçirmiş olduğu uzun sakatlığın etkileri ve belçika sonrası bir ust seviye basketbolda ne yapacağının daha önce test edilmemiş olması riskleri oluşturuyor, bu yuzden jerry'i parkede denemeden taylor'ı göndermeyiz.
not: bir başka ilginç tesadüf, jerry'nin de sakatlık geçirmiş ve bonservisinin elinde oluşu; a.sezgin şubeden uzak dur! :)
*---
alıntı ---