nba tv'de
dallas mavericks'in 2011 şampiyonluğunun maçları yayınlanırken akla özlemle gelen emekli basketbolcu. dallas'a geldiği zaman kendisine karşı haksız bir antipati geliştirmiştim. çünkü takıma katıldığı 2004 yılı sonunda
steve nash ile yollar ayrılmış ve yerine bu arkadaş getirilmişti ve nash
phoenix'te mvp kalibresinde oynarken 2005'te terry ortalama bir performansın üstüne çıkamamıştı.
ama 2006 sezonunda dallas'ın bir daha eşine benzerine rastlanamayacak
josh howard,
marquies daniels,
devin harris gibi oyuncularla sürekli dikine oynayan ve
adrian griffin ve
desagana diop gibi oyuncularla müthiş defansif oyunuyla takımları bir bir sürklase ettiği sezonda finale çıkmasında önemli bir payı olmuştu. fakat seride 2-0 öne geçilmesine rağmen final kaybedilmişti. çok bariz hakem hatalarının olduğu seride kupa adeta dallas'ın elinden alınıp
miami heat'e verilmiş ve bu ağızlarda çok acı bir tat bırakmıştı.
2007 yılında takım nba tarihinin en başarılı normal sezonlarından birisini yakalarken terry takımın artık oyun kurucusu değildi. o zamanlar takım koçu olan
avery johnson daha dikine oynayan
devin harris'in yanında onu 2 numarada
shooting guard olarak kullanmaya başladı ve çok da verimli oldu. o sene itibariyle steve nash'in yerine pg olarak alınan adam kariyerinin sonuna kadar sg olarak oynadı.
2007'de lig birincisi olarak bitirilen sezonda ilk turda alınan büyük hezimet takım için sonun başlangıcı gibi bir şey olmuştu ve 3 sene üst üste ilk turda elenen
one and done bir takım haline geldi.
2008'de yola
rick carlisle ile başlandı ve sezon başında yine baş gösteren guard rotasyonu problemi yüzünden defalarca terry guard olarak denendi ama bütüyle
jump shooting'e dönüşen takım hücumda çok tıkanıyordu. allstar arasından sonra takıma
jason kidd gibi bir efsane guard'ın katılımıyla tam "ha şimdi oldu işte" denilirken
mediocre olmanın ötesine bir türlü geçilemedi.
bir sonraki sezon büyük bir takasla
caron butler takıma katılmış ve artık
josh howard'tan sonra ilk kez
dirk nowitzki'ye bir
sidekick ya da
robin'i bulmuşlardı. ama takım bu sefer inanılmaz bir pivot sıkıntısı yaşadı ve boyalı alanı adeta işlenmeyi bekleyen bir maden oldu rakipler için. pota altında
erick dampier adlı öküz takımın başarısının önünde en büyük engellerden birisiydi ve sezon yine ilk turda one and done olarak bitti.
2010 yazında erick dampier'in biten konratı takasta kullanılarak sezon başında
tyson chandler takıma katıldı. 2 numara pozisyonuna
3 & d özelliği olan ve nba'in gelmiş geçmiş en iyi savunmacılardan birisi olan
shawn marion ve yeni transfer chandler ile birlikte takımın savunma seviyesini üst safhaya çıkaran
deshawn stevenson da kadroya katıldı. bu hamle ile terry bench'e çekildi ve 6. oyuncu olarak oyuna dahil olup second unit'in başını çekti hem de kapanış beşinin içinde yer aldı ve kariyerinin en iyi performanslarından birisini gösterdi.
yanlış hatırlamıyorsam yılbaşı zamanına doğru bir maçta
caron butler çok iyi oynadığı bir sezonda çok kötü bir diz sakatlığı yaşadı ve sezonu kapattı. dirk'ün robini artık yoktu ama bu rolü üstlenecek bir kişi daha vardı. jason terry. 2011 sezonunda önceki sezonlara göre hem skor hem guard oynadığından beri en iyi asist ortalamasını yakaladığı sezonu geçirdi. bu arada butler yerine
peja stojakovic son demini oynamak üzere o sezonun ikinci yarısında takıma katılmıştı.
yine aynı sezonun all-star arasında
jason terry koluna yaptırdığı şampiyonluk kupası dövmesiyle kimilerine göre dalga ama kendisine göre sezon sonu gerçekleşecek şeye konu olmuştu. hatta verdiği bir ropörtajda eğer sezon sonu şampiyon olamazlarsa dövmeyi sildireceğini ama o dövmenin sonsuze dek kalacağına inandığını söylemişti. 2006 finalinden sonra tamamıyla fiyasko olan bir takımın şampiyon olmasını geçtim ilk turu geçer mi mevzusu tartışılıyordu çünkü.
sezonu 2. sırada tamamlayan dallas ilk turda portland ile karşılaştı. 2-0 öne geçtikten sonra serinin 2-2'ye gelmesi üstelik 4. maçın son çeyreğinde 23 farkla önde olunmasına rağmen maçın kaybedilmesi ile yaşanan büyük yıkım ile "yine mi?" soruları mırıldanmaya başlanırken takım sezon boyunca gösterdiği hüviyet ile dirayetli oynayıp 2 maç üst üste kazanarak ilk turu geçti. sonraki rakip son 2 sezonun şampiyonu
los angeles lakers idi. o zamanlar çok iyi hatırlıyorum abd basınında sadece tek bir kişi dallas'a şans veriyordu:
charles barkley. onun dışında herkes lakers'ı favori gösterirken terry underdog olan onlar biz değil diyerek okları yine üstüne çekmişti. serinin ilk 2 maçı dallas lehine sonuçlandı ama hala lakers seriyi çevirecek diyenlerin sayısı hiç de az değildi. 3. maçta
peja stojakovic sacramento günlerinden bir kesit sunarak önemli katkı yapmış ve maçı yine dallas kazanmıştı. seri 3-0 dallas lehine olmasına rağmen kobe bryant maç sonu basın toplantısında
you can call me crazy but i still think we can win this series demişti ve o anki ruh hali, duruşu hala gözümün önünde. ve bu açıklamaya da inanan insan sayısı da hiç az değildi. sonuçta son 2 sezonun şampiyonu ve kadrosunda kobe, gasol, bynum gibi yıldızları olan bir takımdı ve o
threepeat isteniyordu.
4. maçtan önce terry'e bu soruyu yönelttiklerinde dövmesini gösterip "saçma konuşmayın bugün bu seriyi bitiriyoruz ve (dövmeyi göstererek) buna doğru yola devam edeceğiz demişti. o maçta terry lafının arkasında durmuş ve sadece 3 çeyrekte tam 9 üçlük atarak nba rekoruna ortak olmuş ve lakers, tarihinin en ağır mağlubiyetini alarak son 2 sezonun şampiyonu olan takım dallas tarafından süpürülmüştü.
konferans finalinde rakip westbrook, harden ve kevin durant'ten oluşan yeni nesil nba takipçilerinin takımı
oklahoma thunder olmuştu. 4. maçı nba tarihinin en büyük geri dönüşlerinden birisi olan ve son 5 dakikasına 15 sayı geriden gelerek kazanan dallas mavericks seriyi de 4-1 ile geçip finale çıkmıştı.
finalde rakip sezon başındaki
the decision programıyla tepkileri üzerine çeken ve dwayne wade ve chris bosh ile birlikte süper güç yaratan
lebron james'in takımı
miami heat idi. terry 2006 finalini kastederek "onlardan nefret ediyorum" diyerek fitili yakmış ve 2006'nın akıllarda kalan hakem katliamları, finalin intikamı, lebron'a karşı oluşan antipati derken miami taraftarları dışında önceki turda süpürülen lakers ile ezeli rakipler san antonio spurs ve houston rockets'ın taraftarları da dahil olmak üzere neredeyse tüm dünyanın desteğini alan dallas mavericks final serisine başlayacaktı.
ilk maç beklendiği gibi miami üstünlüğü ile bitince herhalde tahmin edilen olacak ve miami seriyi götürecek denmeye başlanmıştı. ne yalan söyleyim o ilk maçtan sonra ben de tam öyle olmasa da 2006'nı üzüntüsünü derinden yaşamış birisi olarak kısmen aynı düşünceleri beslemeye başlamıştım. o efsanevi 2. maç geldiğinde ise son 5 dakika kala miami 15 sayı öne geçince artı her şey bitti derke terry'nin 6 sayı üst üste atarak kıvılcımı yaktığı ve nowitzki'nin
god mode açarak geri getirdiği ve tüm dünyaya şok etkisi yaratan 2. maçtan sonra terry'nin dile getirdiği motto artık takımın mottosu haline gelmişti.
resillience. 3. maça gelindiğinde nowitzki'nin 40 derece ateşle ayaklarını parkeye sürüye sürüye oynadığı maçta terry neredeyse tek başına rakibe karşı direnmiş ama son topta chris bosh'a engel olunamayan maç kaybedilmişti. maç sonunda wade ve lebron'ın nowitzki'nin hastalığıyla dalga geçmesi miami'ye olan nefreti giderek artırmış ve 4. maç öncesi çok büyük bir sinir harbi yaratmıştı.
4. ve 5. maçta her ne kadar dirk nowitzki
god mode açık oynasa da terry'nin geri atacağı yoktu ve sürekli lebron'ı karşısına alıp üçlük üstüne üçlük yağdırması unutulmazdı.
3-2 dallas üstünlüğü ile 6. maç için miami'ye gidildiğinde hala birçok kişi miami'nin kendi evinde oynayacağı 2 maçı kazanıp şampiyon olacağını düşünüyordu. 6. maça miami çok iyi başlamışken bir o kadar kötü oynayan bir oyuncu daha vardı: dirk nowitzki. playoff serisi boyunca god mode açmış olan adam takım tarihinin en önemli maçında çok kötü oynuyordu. ama takım tabi ki geriye düşmüyordu çünkü jason terry vardı. takımı son ana kadar ayakta tutan ve maç sonunu takım olarak harika oynayan dallas artık şampiyon olmuştu. tarihinde ilk kez. hem de intikam alarak. inanılmaz güzel zamanlardı benim için.
koluna şampiyonluk dövmesi yapan adam gerçekten de geleceği gömüştü ve şampiyonluk gelmişti. ve işte o meşhur fotoğraf...
https://goo.gl/images/q5YLGvterry, bir sonraki sezon da takımında kaldı ama dağılan kadroyla birlikte dallas'taki yolculuğunun sonuna geldi ve ardından çeşitli takımlarda forma giydikten sonra kariyerini bitirdi.
gençlik zamanlarımın en önemli sportif figürlerinden birisidir terry. işbu entry'de
jason terry üzerinden kısa(?) bir
dallas mavericks tarihi vermiş oldum.
final notu: bu entry,
şahsım olan, 1999 yılından beri nba takip eden, 2001 yılında istanbul'da eurobasket 2001'de nowitzki'yi izledikten sonra hayran kalıp dallas'ı desteklemeye başlayan, kendini fazla kaptırınca 2007-08-09'da çeşitli zamanlarda maçları canlı izlemeye giden, 2011'deki final serisinin her anını yaşayan ve ilk zamandan beri popüler kültüre veya başarıya/başarısızlığa yenik düşmeyip hala sevdiği ve desteklediği tek takım
dallas mavericks olan yazar tarafından girilmiştir.