• 1
    değer yargısı, çok kısaca, olayları değerlendirirken kişinin kullandığı filtrelerdir.
    yani, yürek, vicdan, cesaret, yetenek vb. olgular bu filtrelerimizi oluşturur.

    kişilerin değer yargıları, kesinlikle özneldir...
    nasıl bir ortamda yetiştiğinden tut, okuduğun kitaplara kadar hayatındaki hemen her şey bu yargıların kaynadığı kazana atılır.
    zaman içinde şekillenir, yaş ilerledikçe de olgunlaşır.
    sağlamlaşır.

    kitlelerin değer yargıları ise, ortak duyguda bulunulan olay / parti / düşünce / kulüp kültürü ile oluşmaktadır.
    pek tabi, burada bahsedilen galatasaray spor kulübü'nün kültürel öğeleri ve taraftarının değer yargıları olduğu için, bu alana yönelerek örneklendirmek daha doğru olacaktır.

    taraftarımızda gözlemlenebilen önemli değer yargılarından biri, atara atar, gidere gider yapabilen futbolculara sahip çıkma dürtüsü...
    geçmişte kaptanbülent korkmaz, ardından gelip tüpçüyü ittirerek kupa kaldıran ayhan akman, günümüzün fenomenifelipe melo bu isimlerden öne çıkanları.
    severiz biz, hakkımızı yedirmeyip, rakipleri deli eden adamları...
    adnan öztürk gibi yöneticileri de tabi...

    sahiplenme dürtümüz de fazladır bizim, önde gelen değer yargılarımızdan biri de budur.
    kızarak gönderdiğimiz arda turan, avrupa'da kupa kaldırdığında, gözü sulanmayan taraftar sayısı azdır, onların da kendince haklı sebepleri vardır...

    geçmişimize saygı duyanı baş tacı yaparız.
    drogba, attığı gol sonrası elini kalbine götürüp metin oktay'a selam çaktığında, tribünde sevinçten ağlamayan yoktur.
    elin sneijder'inin "el" sıfatını ortadan kaldıran, kalbinin üstüne koyduğu elidir örneğin, biliriz.

    hazır metin demişken, içimizdeki faşizan duygulu taraftarlar da gurur duyar sosyalist metin kurt'umuzla,
    aşırı muhafazakarımız da uğrunda ölür, denizler için imza toplayan metin oktay'ımızla...

    çünkü vefa, her ne kadar kulüp kültüründe olmasa da, taraftarda fazlasıyla vardır.
    hagi'nin her gol videosunu izlediğimizde, derinden bir offff çekmek, bundandır.
    prekazi'nin, memleketin bir ucundan attığı golü sadece çözünürlüğü düşük bir videoadan izlese de, gider, memleketinde ziyaret eder, arena'da bağıra bağıra alkışlar...

    vicdanlıdır bizim taraftarımız.
    en antipatik, en paranın kölesi olarak gördüğü aydın'ın bileği döndüğünde, herhalde tek ben değilimdir kendisine dua eden,
    sevdiklerini düşünen, bir an önce sahalara dönsün isteyen.

    "bize ne lan" demez bizim taraftarımız, denizlispor taraftarı fatih eroğlu katledildiğinde,
    flamalarıyla denizli'ye çıkarma yapar, desteğe...

    politik oyunların ve yanlış seçimlerinin kurbanı olankral'ına, kalbini kapatsa da, kollarını kapatamaz mesela.
    burada vicdan yargılarımız ile vefa yargılarımız kapışır.

    kulüp çıkarlarını kişisel çıkarlarının üzerine koyar,
    efsaneleri çok kıymetlidir, ancak kulübünden büyük değildir.
    zaten bu nedenle, uzun vadede kazanan her zaman galatasaray yapısı ve kültürü olmaktadır.

    çünkü değer yargılarımızın içinde, kişileri kulüpten üstün tutmamak vardır...
  • 2
    galatasaray taraftarı'nın değer yargıları diye bir genelleme olamaz bence.
    çünkü galatasaray çok büyük bir kulüp, her kesimden taraftarı olan bir kulüp.
    o yüzden kimisi yürek cesaret der kimisi yürekle oynansa benden iyi futbolcu olmaz der.
    kimisi arda aldattı der kimisi harcadık der.
    kimisi için burak bizim çocugumuzdur, kimisi için galatasaray'a yakışmıyordur.
    hakan sükür'e fatih terim'e sırf politik duruşlarından dolayı tiksinç küfürler eden de vardır bu kitlenin içinde ne olursa olsun sahip çıkan da vardır, içinden buruk fakat tarihine saygı duyan da vardır.
    bence bu tip genellemeleri bizim gibi büyük kulüplerde yapabilmek imkansız.
    bence bu değer yargıları, listeyi veya yorumu yapan kişinin, inanmak istediği görmek istediği davranışlar bütünüdür.
App Store'dan indirin Google Play'den alın