18
league of legends'taki dfm maçında yaşadığım hayal kırıklığını atayım diyip bu maçı izlemeye başladım, 5 dk sonra 'aman nereye geldik' dedim, cloud 9 maçını açtım, hepten beter oldum.
öncelikle beni üzen yenilgi değil, bu takımla ilgilenilmemesi oldu.
bakın sevgili yöneticilerimiz, ağabeylerimiz, yabancı sınırı var diye yabancı almak zorunda değiliz. altyapısı parlak yerlilerle ilerleyelim.ya da bütçe küçültmek ve üstüne yabancı almak da istiyorsak, chelsea dungee gibi yeni drafttan çıkmış oyuncularla 3-4 yıllık, belli bir çıkış maddesi olan kontratlar yapalım.mesela erdenay topçu diye bir oyuncu var botaş'ta. bu kız bizim altyapılarda her şeyi süpürdüğümüz dönemler (inci güçlü, meltem yıldızhan'ların dönemi) rize basket gibi 6 kişilik rotasyonu olan takımda, (kardeşi de vardı o takımda), her maç takımını taşıyarak 3.lük elde etmişti. one-man team gibi bir şeydi o takım, erdenay tek başına takımını sürüklüyordu. biraz da takımın point gard'ı olan kardeşi yardım ediyordu kızcağıza.
yanlış hatırlamıyorsam, o turnuvada botaş'ı elemişlerdi 3-4'lük maçında.
o günlerde erdenay bize gelse, belki de türk kadın basketbolu tarihinin en iyi oyuncusu olma potansiyeli olan meltem'i daha iyi koruyabilirdik, dinlendirebilirdik.
özet olarak:
eldeki tutmuş yerlileri sağa sola göndermeyelim (tilbe şenyürek, alperi onar).
altyapımızdan çıkmış oyunculara değer verelim, gitmelerine izin vermeyelim (irem naz topuz, inci güçlü).
mümkünse buna önem vermeyen takımlardan da bol bol oyuncu toparlayalım (melis gülcan, ilayda güner gibi).
demiyorum ki, pelin bilgiç, irem naz topuz, melis gülcan, tilbe şenyürek, inci güçlü 5'lisi bugünkü maçı kazandırırdı.
ama 2-3 yıl beraber oynarlar, belli süreler verilirse, belki yine yenemezler ama elinde güçlü bir yerli havuzu oluşur.
eldekilerin üstüne, küçük takviyelerle de, iddaalı bir kadro olabiliriz.
ama yok, her yıl sıfırdan bir takım yaratacağız, bununla da başarılı olacağız zannediliyorsa, daha uzun yıllar travma yaşarız.