331
şike soruşturmasında gelinen nokta : 12.07.2011
fenerbahçe başkanı aziz yıldırım, ikinci başkan şekip mosturoğlu, kulüp muhasebecisi, efsane futbolcu ve alt yapı koordinatörü cemil turan tutuklandı.
fenerbahçe'nin şike ve teşvik primi için para verdiği, bağlantıya geçtiği iddiasıyla sivasspor başkanı mecnun otyakmaz, kaleci korcan, eskişehirspor'un geçen sezonki kaptanı ümit karan tutuklandı.
bunların dışında bu işleri organize ettiği, paraları alıp götürdüğü iddiasıyla aziz yıldırım'a yakın olduğu belirtilen birkaç kişi daha tutuklandı.
bu süreç içinde tff başkanı, m.ali aydınlar soruşturmayı yürüten savcıyı ziyaret etti, sanırım üç gün önce. görüşme çıkışında “durum çok vahim” açıklaması yaptı. tff tarafından 15 temmuzda toplantı ve sonrasında açıklama yapılacağı bildirildi.
bundan sonra pazar günü aziz yıldırım tutuklandı, fenerbahçe taraftarı ortalığı birbirine kattı ki normaldir böyle yapmaları.
pazartesi günü kulüpler birliği tff'yle toplantı yaptı, devamında bir açıklama yaptılar :
"bu konuyu futbol federasyonu başkanı ve yöneticileriyle paylaştık. tüm kulüp başkanları ve yöneticileri de görüşlerini belirtti. türk futbolunun en değerli markası olan spor toto süper lig’i oluşturan kulüplerin başkanları olarak tek ses, tek yürek durumundayız. tüm gelişmeleri yakından takip ediyoruz. birlik içinde en ufak çatlak ses bulunmamakta. herkes ortak mutabakat ve yüzde yüz beraberlik içindedir. tabii son kararı futbol federasyonu verecektir. daha bundan sonra da görüş alışverişi olacaktır. kulüplere karşı bazı basın yayın organları tarafından yapılan yargısız infazı kabul etmemiz mümkün değildir. gelişmelerle ilgili futbol federasyonu gerekli bilgilendirmeyi yapacaktır. kulüplerimiz, kulüpler birliği başkanı olarak arkadaşımın adına en yaşlı üye sıfatıyla bu açıklamayı bana verdiler. bu açıklamayı 18 kulüp adına yapmaktayım."
ben bu açıklamayı galatasaray sözlük'te şöyle yorumladım :
“büyük ihtimalle şöyle oldu. kulüpler tff binasında m.ali aydınlar'la görüştü. bir de baktılar ki, şike mevzusu ciddi, elde sağlam deliller var. ne yapacaklar? suyu fazla bulandırmadan, topa girmeden yalandan bir açıklama yapalım dediler.
söyledikleri ele gelir tek şey, yargısız infaz yapılmasın. bir de 18 kulübün ortak açıklamasıdır dediler. bu kadar. böylelikle fenerbahçelilere (fenerbahçeye değil) "biz sizi savunduk ama elimizden bir şey gelmiyor, sizi bu ibne federasyon düşürecek" mesajı verdiler, topu tff'ye attılar.
eğer böyle olmasaydı, yani elde sağlam kanıtlar olmasaydı yıkarlardı ortalığı (cem yılmaz'ın dediği gibi değil. bir dozer vardı ya, onun gibi).
çünkü hiç bir kulüp etik, ahlak falan peşinde değil, futbol temizlensin derdinde de değil. çünkü sıra hepsine gelebilir. ama işler bu defa kolayca üstü kapatılacak gibi değil, kellelerin uçması lazım. bu sebeple kulüpler birliği, ortada kuyu var yandan geç taktiği uyguluyor.
yazdıklarımdan ben olsam şunu anlardım; fenerbahçe küme düşürülecek, kimse elini kana bulamak istemiyor.”
kulüpler birliği açıklamasından hemen sonra tff başkanı m.ali aydınlar şöyle bir açıklama yaptı :
“federasyonun elinde belge ve delil bulunmamaktadır. bu konudaki disiplin soruşturması cumhuriyet savcılığının iddianameyi hazırlayıp mahkemece kabul edilmesinden sonra başlatılacaktır.
alacağımız kararların toplumun bütün kesimlerini mutlu etmeyeceğinin bilincindeyiz.
bugün birlik ve beraberlik günüdür bu konuda tüm kamuoyunun desteğini rica ediyoruz.
bu süreçte uefa ve fifa ile sürekli temas içinde bulunacağız.
lig planlandığı şekilde 5 ağustos'ta başlayacaktır
31 temmuz'da süper kupa finali fenerbahçe ile beşiktaş arasında oynanacaktır.
lig planlandığı şekliyle devam edecektir. böylece ligi şaibe altında bırakmayacağız.
lig bu haliyle tescil ederek uefa'ya bildirilmiştir.
alacağımız her karar birilerini üzecek birilerini mutsuz edecek.
ben bu konuda herkesin sağduyulu olmasını bekliyorum.”
m.ali aydınlar, üç önce savcının yanından çıktığında “durum vahim” demişti, şimdi “elimizde delil yok” diyor. tv'lere yaptığı açıklamalarda “kişilerle kurumları ayırmak lazım” diyor. kendinden beklenen bir davranış.
galatasaray'dan da benzeri açıklamalar geliyor. kulüpler birliği'nde, semih haznedaroğlu ve fatih terim aracılığıyla “kişilerle kulüpleri ayıralım” fikri ön plana çıkarılmaya çalışılıyor.
bir çeşit ortaoyunu oynanıyor. size bir şey söyleyeyim mi, şikenin büyüğü yapılıyor şu anda türk futbolunda. hatır şikesinin böyle büyük boyutlu olduğunu hiç görmemiştim.
türk futbolundaki bütün figürler aynı şeyi söylüyor, ağız birliği yapıyor. böylesini hiç görmemiştim, milli maçlarda bile.
peki neden? fenerbahçe olmadığında doğacak para kaybını kimse göğüslemek istemiyor, aziz yıldırım yaptıysa cezasını çeksin ama bu işin zararı bize dokunmasın derdindeler.
size net söyleyeyim, eğer kulüplere deseler ki, “seneye gelirlerinizde bir kayıp olmayacak” anında fenerbahçe düşsün diyeceklerdir. bir de ahlakçı havalara girerler, “kim olduğu önemli değil, şike yapan düşmeli, şeriatın kestiği parmak acımaz” diyeceklerdir.
ama şimdi hepsi sözde fenerbahçe'nin arkasında duruyorlar. ve elbette bizden bulmasın allahından (tff, uefa) bulsun derdindeler.
tabii bir de şöyle bir durum da var; kulüpler ve özel olarak galatasaray ne yapabilir? mesela kulüpler birliği toplantısında “yok arkadaş fenerbahçe düşürülsün mü diyecekti”. adama sorarlar, “tff bile elimde delil yok diyor, sen neye göre yorum yapıyorsun? böylesi direkt düşmanlık olur.
“şike yapan cezasını çeksin” demiyormuş galatasaray, şart mıdır? aynı şekilde bakıldığında “aziz yıldırım ve fenerbahçe'nin suçlu olduğuna inanmıyoruz” gibi bir açıklama da yapılmadı.
asıl sorun türk futbolunu hatta türk sporunun aziz yıldırım ve fenerbahçe'nin ele geçirmesidir. tbf başkanını, tff başkanını aziz yıldırım belirliyor, onay vermediği kimse başkan olamıyor. diğer federasyonlardaki durumları bilmiyorum. m.ali aydınlar, tanımayan var mı? fenerbahçeli olduğunu bilmeyen var mı?
fenerbahçe'nin bu hale gelmesine galatasaray'ın basiretsiz eski yönetimleri sebep oldu. türkiye'nin en güçlü iki camiasından biri kenarda durursa her kçşeyi diğeri kapar. ünal aysal yönetiminin hiç kabahati yok, şimdilik.
buraya kadar empatiydi. yapılanların tamamı yanlış, hepsi. tff; “elimde delil yok karar veremem” diyor. savcılık; “tff'de şüpheliler var, onlara delilleri sunmam” diyor. kulüpler birliği “aman para kaybetmeyeyim” diyor. işler çarşafa dolanıyor.
sonunda, karar verici tff, sanki hiçbir şey olmamış gibi her şeyin aynen devam edeceğini söylüyor. iddianameyi görene kadar böyle devam edeceğiz. iyi de bunun sonu yok ki, iddianameden sonra mahkeme bitsin istenecek, sonra temyiz bitsin. türk adalet sisteminden alıştığımız üzere yıllar geçecek üzerinden. o zaman da ne bu kulüplerin balında aynı başkanlar ne de tff başkanı olacak büyük ihtimalle. herkes yakar toptan kaçma derdinde.
italya'da hemen karar verildi diyoruz ya, süreç nasıl işlemiş biliyor musunuz? polis ilk açıklamayı mayıs 2006'da yapmış. 14 temmuz 2006'da mahkeme ilk kararını vermiş. kulüpler temyize gitmiş, 10 gün sonra temyiz sonuçlanmış. sonuçların ne olduğu önemli değil, önem verdiğim işlerin hızı.
en büyük sıkıntımız bu. davanın süresi. geç gelen adalet mi, değil tabii. ama tff de bu cesaret yok işte.
halbuki büyük bir yanlışın içindeler futbolun aktörleri. marka değeri diye tutturmuşlar gidiyorlar, neyin marka değeri, kime marka göre değeri? yine bir türk'ün türk'e propogandası durumu var. bizim ligimizi bizden başka izleyen yok. üçyüz küsur milyon dolarlık ligi bir tek kendimiz izliyoruz.
---------son dakika-----
yazının tam burasında galatasaray başkanı ünal aysal'dan açıklama geldi :
bu ateş üfleyerek sönmez, çözüm zamana yayılamaz
türk futbolu çok ağır bir şaibe altında. toplumumuzu sadece sportif açıdan değil sosyal açıdan da alt üst edecek kadar derin ve yaygın olduğu anlaşılan büyük bir sorunla karşı karşıyayız.
göreve yeni başlamış olan türkiye futbol federasyonu’nun ne denli ağır bir sorumluluk altında olduğunun bilincindeyiz. kararların geciktirildiği her gün türk sporuna zarar vermektedir. bilelim ki dünyanın saygın bir gücü olmaya soyunmuş bir ülkesi olarak asıl verdiğimiz sınav etik değerlere sahip çıkma konusundaki kararlılığımızdır.
galatasaray olarak biz, türk futbolunun içine düştüğü bu karanlıktan bir an önce çıkarılması için tüm mercilerin, gerekirse liglerin bir süre ertelenmesi kararı dahil, üzerlerine düşen tüm görevleri zaman kaybetmeden yerine getireceklerine ve kararın verilmesi için gerekli bilgi ve delillerin federasyon’umuza ivedilikle iletilerek sürecin hızlandırılacağına inanıyoruz.
galatasaray camiası olarak alınacak her karar ve uygulamanın en yakın takipçisi olmaya devam edeceğiz.
ünal aysal
başkan
galatasaray spor kulübü
-----------------------son dakika-----------------------------
kaldığımız yerden devam :
marka değerini yerlerde süründürecek en önemli etken güvenilmez bir ligtir. dönen paralardan sadece futbolcular, teknik direktörler ve menajerler kazanır. ama dürüstlük, ahlak yoksa kimse size dönüp bakmaz.
eskiden bazı şehirlerdeki at yarışları için “burada her şey olur, oynamayın” derlerdi abiler.
böylesine güvenilmez bir lig dünya üzerinde büyük itibar keybeder. hangi futbolcuyu getirirseniz getirin kimse dönüp bakmaz. aslında dünya ölçeğinde çok takmadıkları için bir önemi yok belki.
asıl önemlisi kendi içimizdeki güven sorunu, bunu çözemezse tff türkiye'de futbol biter. bir çok kişi var tanıdığım, “abi neyini takip edeceğim, her şey önceden belli” diyor. o adamı ne maça getirebilirsin, ne forma aldırabilirsin, ne de tv yayını. benim gibiler önemli değil ki, ben manyağım siz bana ne bakıyorsunuz, ben her halukarda maça da giderim, forma da alırım, yayın da alırım. ama benim giblerin sayısı çok değil ki.
bu mevzular sırasında bir ara “ulan yemişim stsl'i, alayım premier lig maçlarını onları takip edeyim, onları yazayım, serde eski liverpoollu'luk da var” diye düşündüm, ben bile.
bu sorun bir an evvel çözülmeli.
gelelim galatasaray başkanı ünal aysal'ın açıklamasına. dün kulüpler birliği ile fikir birliği içinde, düşük profil çizen bir galatasaray varken, bugün bir anda öne çıkan bir galatasaray var. bu işlerin bir an evvel temizlenmesini talep ediyor, hatta para kaybetmeyi bile göze aldığını bildiriyor. robert bosch tavrı. güzel.
ve galatasaray farklı bir kulüp olduğunu bir kez daha kanıtladı. daha önce sportif anlamda defalarca kanıtlamıştı. mart ayında başkanını ibra etmeyerek bir ders vermişti, şimdi de türk futboluna dersini veriyor.
açıkçası beklemiyordum bu çıkışı. yukarıda da yazdığım gibi, eğer bu topa girmeseler hiç şaşırmazdım. şaşırttı beni başkan. geldiği günden beri farklı bir model sergiliyor zaten, yine farklı bir tavır geliştirdi. doğrusu bir kez daha gururlandım.
denebilir ki, taraftarın tepkisi sebebiyle yapıldı bu açıklama. doğrudur. belki kendisi de böyle düşünüyordu ama statükodan çekindiği için cesaret edemiyordu, taraftarın isteğini de görünce bombalamakta sakınca görmedi.
elbette ünal aysal'a bu çıkışı yaptıran şey, galatasaray'ın temiz oluşu. anlaşıldığı kadarıyla ünal aysal meydanı fenerbahçe'ye bırakma niyetinde değil.
şimdi önümüzde iki yol var, ya tff galatasaray'ın açıklamasını dikkate alacak ya da kontra açıklamalar gelecek. bakalım neler olacak.
vallahi billahi o kadar sıkıldım ki şike mevzusu yazmaktan. yeter artık bitsin bu işkence, mahkeme her türlü yorumu yasaklasın da ben de kurtulayım.
reklam : www.captano.net
fenerbahçe başkanı aziz yıldırım, ikinci başkan şekip mosturoğlu, kulüp muhasebecisi, efsane futbolcu ve alt yapı koordinatörü cemil turan tutuklandı.
fenerbahçe'nin şike ve teşvik primi için para verdiği, bağlantıya geçtiği iddiasıyla sivasspor başkanı mecnun otyakmaz, kaleci korcan, eskişehirspor'un geçen sezonki kaptanı ümit karan tutuklandı.
bunların dışında bu işleri organize ettiği, paraları alıp götürdüğü iddiasıyla aziz yıldırım'a yakın olduğu belirtilen birkaç kişi daha tutuklandı.
bu süreç içinde tff başkanı, m.ali aydınlar soruşturmayı yürüten savcıyı ziyaret etti, sanırım üç gün önce. görüşme çıkışında “durum çok vahim” açıklaması yaptı. tff tarafından 15 temmuzda toplantı ve sonrasında açıklama yapılacağı bildirildi.
bundan sonra pazar günü aziz yıldırım tutuklandı, fenerbahçe taraftarı ortalığı birbirine kattı ki normaldir böyle yapmaları.
pazartesi günü kulüpler birliği tff'yle toplantı yaptı, devamında bir açıklama yaptılar :
"bu konuyu futbol federasyonu başkanı ve yöneticileriyle paylaştık. tüm kulüp başkanları ve yöneticileri de görüşlerini belirtti. türk futbolunun en değerli markası olan spor toto süper lig’i oluşturan kulüplerin başkanları olarak tek ses, tek yürek durumundayız. tüm gelişmeleri yakından takip ediyoruz. birlik içinde en ufak çatlak ses bulunmamakta. herkes ortak mutabakat ve yüzde yüz beraberlik içindedir. tabii son kararı futbol federasyonu verecektir. daha bundan sonra da görüş alışverişi olacaktır. kulüplere karşı bazı basın yayın organları tarafından yapılan yargısız infazı kabul etmemiz mümkün değildir. gelişmelerle ilgili futbol federasyonu gerekli bilgilendirmeyi yapacaktır. kulüplerimiz, kulüpler birliği başkanı olarak arkadaşımın adına en yaşlı üye sıfatıyla bu açıklamayı bana verdiler. bu açıklamayı 18 kulüp adına yapmaktayım."
ben bu açıklamayı galatasaray sözlük'te şöyle yorumladım :
“büyük ihtimalle şöyle oldu. kulüpler tff binasında m.ali aydınlar'la görüştü. bir de baktılar ki, şike mevzusu ciddi, elde sağlam deliller var. ne yapacaklar? suyu fazla bulandırmadan, topa girmeden yalandan bir açıklama yapalım dediler.
söyledikleri ele gelir tek şey, yargısız infaz yapılmasın. bir de 18 kulübün ortak açıklamasıdır dediler. bu kadar. böylelikle fenerbahçelilere (fenerbahçeye değil) "biz sizi savunduk ama elimizden bir şey gelmiyor, sizi bu ibne federasyon düşürecek" mesajı verdiler, topu tff'ye attılar.
eğer böyle olmasaydı, yani elde sağlam kanıtlar olmasaydı yıkarlardı ortalığı (cem yılmaz'ın dediği gibi değil. bir dozer vardı ya, onun gibi).
çünkü hiç bir kulüp etik, ahlak falan peşinde değil, futbol temizlensin derdinde de değil. çünkü sıra hepsine gelebilir. ama işler bu defa kolayca üstü kapatılacak gibi değil, kellelerin uçması lazım. bu sebeple kulüpler birliği, ortada kuyu var yandan geç taktiği uyguluyor.
yazdıklarımdan ben olsam şunu anlardım; fenerbahçe küme düşürülecek, kimse elini kana bulamak istemiyor.”
kulüpler birliği açıklamasından hemen sonra tff başkanı m.ali aydınlar şöyle bir açıklama yaptı :
“federasyonun elinde belge ve delil bulunmamaktadır. bu konudaki disiplin soruşturması cumhuriyet savcılığının iddianameyi hazırlayıp mahkemece kabul edilmesinden sonra başlatılacaktır.
alacağımız kararların toplumun bütün kesimlerini mutlu etmeyeceğinin bilincindeyiz.
bugün birlik ve beraberlik günüdür bu konuda tüm kamuoyunun desteğini rica ediyoruz.
bu süreçte uefa ve fifa ile sürekli temas içinde bulunacağız.
lig planlandığı şekilde 5 ağustos'ta başlayacaktır
31 temmuz'da süper kupa finali fenerbahçe ile beşiktaş arasında oynanacaktır.
lig planlandığı şekliyle devam edecektir. böylece ligi şaibe altında bırakmayacağız.
lig bu haliyle tescil ederek uefa'ya bildirilmiştir.
alacağımız her karar birilerini üzecek birilerini mutsuz edecek.
ben bu konuda herkesin sağduyulu olmasını bekliyorum.”
m.ali aydınlar, üç önce savcının yanından çıktığında “durum vahim” demişti, şimdi “elimizde delil yok” diyor. tv'lere yaptığı açıklamalarda “kişilerle kurumları ayırmak lazım” diyor. kendinden beklenen bir davranış.
galatasaray'dan da benzeri açıklamalar geliyor. kulüpler birliği'nde, semih haznedaroğlu ve fatih terim aracılığıyla “kişilerle kulüpleri ayıralım” fikri ön plana çıkarılmaya çalışılıyor.
bir çeşit ortaoyunu oynanıyor. size bir şey söyleyeyim mi, şikenin büyüğü yapılıyor şu anda türk futbolunda. hatır şikesinin böyle büyük boyutlu olduğunu hiç görmemiştim.
türk futbolundaki bütün figürler aynı şeyi söylüyor, ağız birliği yapıyor. böylesini hiç görmemiştim, milli maçlarda bile.
peki neden? fenerbahçe olmadığında doğacak para kaybını kimse göğüslemek istemiyor, aziz yıldırım yaptıysa cezasını çeksin ama bu işin zararı bize dokunmasın derdindeler.
size net söyleyeyim, eğer kulüplere deseler ki, “seneye gelirlerinizde bir kayıp olmayacak” anında fenerbahçe düşsün diyeceklerdir. bir de ahlakçı havalara girerler, “kim olduğu önemli değil, şike yapan düşmeli, şeriatın kestiği parmak acımaz” diyeceklerdir.
ama şimdi hepsi sözde fenerbahçe'nin arkasında duruyorlar. ve elbette bizden bulmasın allahından (tff, uefa) bulsun derdindeler.
tabii bir de şöyle bir durum da var; kulüpler ve özel olarak galatasaray ne yapabilir? mesela kulüpler birliği toplantısında “yok arkadaş fenerbahçe düşürülsün mü diyecekti”. adama sorarlar, “tff bile elimde delil yok diyor, sen neye göre yorum yapıyorsun? böylesi direkt düşmanlık olur.
“şike yapan cezasını çeksin” demiyormuş galatasaray, şart mıdır? aynı şekilde bakıldığında “aziz yıldırım ve fenerbahçe'nin suçlu olduğuna inanmıyoruz” gibi bir açıklama da yapılmadı.
asıl sorun türk futbolunu hatta türk sporunun aziz yıldırım ve fenerbahçe'nin ele geçirmesidir. tbf başkanını, tff başkanını aziz yıldırım belirliyor, onay vermediği kimse başkan olamıyor. diğer federasyonlardaki durumları bilmiyorum. m.ali aydınlar, tanımayan var mı? fenerbahçeli olduğunu bilmeyen var mı?
fenerbahçe'nin bu hale gelmesine galatasaray'ın basiretsiz eski yönetimleri sebep oldu. türkiye'nin en güçlü iki camiasından biri kenarda durursa her kçşeyi diğeri kapar. ünal aysal yönetiminin hiç kabahati yok, şimdilik.
buraya kadar empatiydi. yapılanların tamamı yanlış, hepsi. tff; “elimde delil yok karar veremem” diyor. savcılık; “tff'de şüpheliler var, onlara delilleri sunmam” diyor. kulüpler birliği “aman para kaybetmeyeyim” diyor. işler çarşafa dolanıyor.
sonunda, karar verici tff, sanki hiçbir şey olmamış gibi her şeyin aynen devam edeceğini söylüyor. iddianameyi görene kadar böyle devam edeceğiz. iyi de bunun sonu yok ki, iddianameden sonra mahkeme bitsin istenecek, sonra temyiz bitsin. türk adalet sisteminden alıştığımız üzere yıllar geçecek üzerinden. o zaman da ne bu kulüplerin balında aynı başkanlar ne de tff başkanı olacak büyük ihtimalle. herkes yakar toptan kaçma derdinde.
italya'da hemen karar verildi diyoruz ya, süreç nasıl işlemiş biliyor musunuz? polis ilk açıklamayı mayıs 2006'da yapmış. 14 temmuz 2006'da mahkeme ilk kararını vermiş. kulüpler temyize gitmiş, 10 gün sonra temyiz sonuçlanmış. sonuçların ne olduğu önemli değil, önem verdiğim işlerin hızı.
en büyük sıkıntımız bu. davanın süresi. geç gelen adalet mi, değil tabii. ama tff de bu cesaret yok işte.
halbuki büyük bir yanlışın içindeler futbolun aktörleri. marka değeri diye tutturmuşlar gidiyorlar, neyin marka değeri, kime marka göre değeri? yine bir türk'ün türk'e propogandası durumu var. bizim ligimizi bizden başka izleyen yok. üçyüz küsur milyon dolarlık ligi bir tek kendimiz izliyoruz.
---------son dakika-----
yazının tam burasında galatasaray başkanı ünal aysal'dan açıklama geldi :
bu ateş üfleyerek sönmez, çözüm zamana yayılamaz
türk futbolu çok ağır bir şaibe altında. toplumumuzu sadece sportif açıdan değil sosyal açıdan da alt üst edecek kadar derin ve yaygın olduğu anlaşılan büyük bir sorunla karşı karşıyayız.
göreve yeni başlamış olan türkiye futbol federasyonu’nun ne denli ağır bir sorumluluk altında olduğunun bilincindeyiz. kararların geciktirildiği her gün türk sporuna zarar vermektedir. bilelim ki dünyanın saygın bir gücü olmaya soyunmuş bir ülkesi olarak asıl verdiğimiz sınav etik değerlere sahip çıkma konusundaki kararlılığımızdır.
galatasaray olarak biz, türk futbolunun içine düştüğü bu karanlıktan bir an önce çıkarılması için tüm mercilerin, gerekirse liglerin bir süre ertelenmesi kararı dahil, üzerlerine düşen tüm görevleri zaman kaybetmeden yerine getireceklerine ve kararın verilmesi için gerekli bilgi ve delillerin federasyon’umuza ivedilikle iletilerek sürecin hızlandırılacağına inanıyoruz.
galatasaray camiası olarak alınacak her karar ve uygulamanın en yakın takipçisi olmaya devam edeceğiz.
ünal aysal
başkan
galatasaray spor kulübü
-----------------------son dakika-----------------------------
kaldığımız yerden devam :
marka değerini yerlerde süründürecek en önemli etken güvenilmez bir ligtir. dönen paralardan sadece futbolcular, teknik direktörler ve menajerler kazanır. ama dürüstlük, ahlak yoksa kimse size dönüp bakmaz.
eskiden bazı şehirlerdeki at yarışları için “burada her şey olur, oynamayın” derlerdi abiler.
böylesine güvenilmez bir lig dünya üzerinde büyük itibar keybeder. hangi futbolcuyu getirirseniz getirin kimse dönüp bakmaz. aslında dünya ölçeğinde çok takmadıkları için bir önemi yok belki.
asıl önemlisi kendi içimizdeki güven sorunu, bunu çözemezse tff türkiye'de futbol biter. bir çok kişi var tanıdığım, “abi neyini takip edeceğim, her şey önceden belli” diyor. o adamı ne maça getirebilirsin, ne forma aldırabilirsin, ne de tv yayını. benim gibiler önemli değil ki, ben manyağım siz bana ne bakıyorsunuz, ben her halukarda maça da giderim, forma da alırım, yayın da alırım. ama benim giblerin sayısı çok değil ki.
bu mevzular sırasında bir ara “ulan yemişim stsl'i, alayım premier lig maçlarını onları takip edeyim, onları yazayım, serde eski liverpoollu'luk da var” diye düşündüm, ben bile.
bu sorun bir an evvel çözülmeli.
gelelim galatasaray başkanı ünal aysal'ın açıklamasına. dün kulüpler birliği ile fikir birliği içinde, düşük profil çizen bir galatasaray varken, bugün bir anda öne çıkan bir galatasaray var. bu işlerin bir an evvel temizlenmesini talep ediyor, hatta para kaybetmeyi bile göze aldığını bildiriyor. robert bosch tavrı. güzel.
ve galatasaray farklı bir kulüp olduğunu bir kez daha kanıtladı. daha önce sportif anlamda defalarca kanıtlamıştı. mart ayında başkanını ibra etmeyerek bir ders vermişti, şimdi de türk futboluna dersini veriyor.
açıkçası beklemiyordum bu çıkışı. yukarıda da yazdığım gibi, eğer bu topa girmeseler hiç şaşırmazdım. şaşırttı beni başkan. geldiği günden beri farklı bir model sergiliyor zaten, yine farklı bir tavır geliştirdi. doğrusu bir kez daha gururlandım.
denebilir ki, taraftarın tepkisi sebebiyle yapıldı bu açıklama. doğrudur. belki kendisi de böyle düşünüyordu ama statükodan çekindiği için cesaret edemiyordu, taraftarın isteğini de görünce bombalamakta sakınca görmedi.
elbette ünal aysal'a bu çıkışı yaptıran şey, galatasaray'ın temiz oluşu. anlaşıldığı kadarıyla ünal aysal meydanı fenerbahçe'ye bırakma niyetinde değil.
şimdi önümüzde iki yol var, ya tff galatasaray'ın açıklamasını dikkate alacak ya da kontra açıklamalar gelecek. bakalım neler olacak.
vallahi billahi o kadar sıkıldım ki şike mevzusu yazmaktan. yeter artık bitsin bu işkence, mahkeme her türlü yorumu yasaklasın da ben de kurtulayım.
reklam : www.captano.net