2 aralık 1998 galatasaray juventus maçı

• 1

  o dönem italya ile yaşanan abdullah öcalan kaynaklı politik sorunların damga vurduğu maç. insanların sokakta italyan mallarını yaktığı bir dönemde uefanın ertelemesiyle 1 hafta geç oynanan karşılaşma 1-1 sonuçlanmıştı.
  maçtan önce televizyonlardaki tüm bağlantılarda göze çarpan birşey vardı; istanbul'a hayvani şekilde yağmakta, daha doğrusu resmen bir yerlerden dökülmekte olan kar-su karışımıydı. hemen hemen bütün haber bültenleri o akşam stadın etrafından bir yerlerden yayın yapıyordu. o zamanlar 9 yaşında olan şahsımın aklında yer edinen başka bir detay ise sık sık stadyumda çalmakta olan cimbom galatasaray galatasaray şampiyon marşıdır.
  büyük stres altında takip edilen maçta juventus 1-0 öne geçtiyse de son dakikada hagi'nin kullandığı serbest atış sonucu ceza sahasında yaşanan karambol sonucu suat kaya'nın önünde ve bomboş kalan topla birlikte içeriye girmesiyle maç 1-1 tamamlanmıştır.
  (bkz: bu iş burda bitmezdi tabii ki bitmeyecek de)
  (bkz: sabri ugan)
• 2

  antalya cumhuriyet meydanının altındaki son derece ufak ve şu anda var olmayan bir mekanda, bir grup gencecik galatasaraylı olarak izlediğimiz; suatın golünden sonra, mekanın mimarisinde ve dekorasyonunda kalıcı etkiler bıraktığımız, sonrasında ise şu an anlam veremediğim kadar fazla bir sevinç içinde (berabere kaldık çünkü,ne var ben galatasaraylıyım bu lavukarı yenmeye alışkınım) cumhuriyet meydanında kendimizden geçtiğimiz maçtır.
  ertesi gün okulda sesi çıkmayan kişiler olarak çok belliydi akşam maçta olduğumuz. bizim öyle anlaşılırdı hangi takım taraftarı olduğumuz.öyle kaşkolla falan gelmezdik pek biz kazandıktan sonra,çünkü onu herkes yapardı. yenildikten sonra takardık esas sarı kırmızı herşeyi. o günler daha fazla galatasaraylıydık çünkü. ve hepimiz birbirimizden daha metin olurdu. oktay da olurdu. oktayla hala gideriz maçlara. kahpe felek, en son metalist maçında oktayla beraberdik. (bu oktay vallahi de var) (çenem düştü sözlük,pardon)
• 3

  suat kaya'ya ne zaman hagi sorulsa bu maçı anlatır dururdu.der ki; vuruştan önce hagi orta sahaya yakın bi yerde bekleyen suat'a ne işin var orada git kale önüne golünü at gel. suat tabiiki hagi'yi dinler ve yine efsanemizin dediği olur.
  
  maçla ilgili bir diğer söyleyeceğim şey ise bu maç samiyenin en çok dolduğu maçtı. gerek politik olaylar gerekse galatasaray'ın gruptaki durumu yüzünden kapalıda koltuk başına 3 insan düşmekteydi.
• 4

  bildiğim kadarıyla türk televizyon tarihinde canlı yayını en çok izlenen maçtır. * *
• 5

  an itibarıyla gs tvde yayınlanmaktadır.
• 6

  suat kaya'nın saç ektirmeden önce gol attığı son maçlardan biridir. suat, daha sonraları gol atmaya aslan yelesi gibi saçlarıyla devam etmiş; gazetecilerin saçlarıyla ilgili sorduğu bir soruya "onlar döküldükçe ben ektiriyorum." diye cevap vermiştir.
• 7

  bu maçı hatırlayınca benim aklıma direk $u kare gelir;
  
  http://www.365gunspor.com/resimler/10761.jpg
• 8

  suat kaya'nın attığı golden sonra yeni açık tribünden aşağıya doğru yuvarlanmaya başladığım ama ezilme tehlikesine rağmen yerde hala sevinç çığlıkları atmaya devam ettiğim maçtır.
• 9

  italyanlar; bu maci abdullah ocalan konulu sacma sapan bahanelerle turkiye disinda bir yere aldirmak icin cabalamislar, can guvenliklerinin olmadigini iddia edip istanbul'a gelmemek icin bin bir takla atmislardi. sonucta bu mac bir hafta ertelenmis ve ben, o an sadece 13 yasinda olan miniminnacik bir galatasaray taraftari, artik o bir hafta boyunca nasil bilendiysem nasil iclendiysem, mac baslarken kalbim yerinden cikacak gibi hissediyordum. hakem maci baslatirken heyecandan ellerimin titredigini, amoruso'dan yedigimiz golde tirnaklarimi kemirirken elimi kanattigimi hatirliyorum. nitekim uzatmalarda gelen suat'in golune sevinmeyi bitirdikten sonra da ellerim titriyordu. ama bu kez heyecandan degil...
• 10

  futbolcuların aşırı gergin ortamdan etkilenmeleri ve maçın hiç gereği yokken 1 hafta ertelenmesiyle kazanma ihtimalimizin yüksek olduğu bu maçta beraberliği zor kurtarmıştık. juventus'un golünü nicola amoruso, galatasarayımızın golünü suat kaya atmıştı.
• 11

  güçlü kadrosuna rağmen çok yalan bir juventus vardı o sene. 5 beraberlik 1 galibiyetle çıktı adamlar gruptan.8 puanla. bütün türkiye nin gerginliği o maçta hakan şükür ün ve diğer galatasaraylı oyuncuların omzundaydı.
• 12

  hayatta unutamadığın 3 maç say deseler kesin o üç maçın içinde olacak maçtır.
  
  o zamanlar dershanedeyiz. dershanenin bütün futbol manyakları sanki bizim sınıfta toplanmış ulan hadi ben o maça gittim çünkü galatasaraylıyım. peki kasımpaşalı, trabzonsporluların ne işi vardı benimle birlikte o maçta. tamam onları da anladık anadolu takımı taraftarları, galatasaraya sempati duyabilirler. peki her pazartesi gs - fb muhabbeti yüzünden neredeyse birbirimizin boğazına sarıldığımız fenerbahçeli eleman neden gelmişti o maça?
  
  bilet almak için önce sabahın kör bir saatinde ali sami yen numaralı altında sıraya girdik. bilet yok dediler. ordan hasnun galip'e gittik bir umut bilet buluruz diye. biletler öğleden sonra ali sami yen stadında satılacak dendi aynen gerisin geriye döndük asy'e.
  
  tabii öğrencilik zamanları paraya baba diyoruz. bütün bu git-geller hep tabanvayla gerçekleşiyor. neyse ki haftalık harçlıklar biriktirilerek, verlen yol parasını her gün okmeydanı - taksim arasını yürüyerek gitmeyi göze alarak denkleştirilen parayla o tarihi maçın bileti cebime giriyor.
  
  ulan dedik bir maç için bu kadar çile çekilebilir mi? ne bilelim asıl çilenin maç günü olacağını.
  
  velhasıl maç günü geldi çattı. azığımızı hazırlayıp dershaneye diye evden çıkıp doğruca asy'e doğru yol aldım. allahım bu nasıl bir soğuk. neredeyse 3 - 4 kat giyindiğim halde acayip üşüyorum. saat 11 - 12 civarı stada girdik. yeni açık üstte numaralı tarafına doğru bir yere çöktük. ama orada durmak ne mümkün. o muhteşem soğuk hava saat 14:00 gibi felaket bir yağmura döndü. ve ne gariptir ki o yağmur maç başlayınca birden durdu.
  
  o maç içinde hatırladığım bir kaç şeyden birisi hagi'nin suat'ın kafasına doğru yaptığı orta pozisyonuydu. zaten o top ağlara doğru giderken bende en az 10 - 15 sıra aşağıya doğru yuvarlanmaktaydım. bir de çok centilmen geçmişti o maç neredeyse fuck you bile dememişti tribünler. son hatırladığım da maç sonrası kasımpaşalı arkadaş 3 gün hastanede yatmıştı.
  
  inanın o maçı hatırladıkça şu sıcak yaz gecesinde bile bir üşüme geldi içime.
  
  hey galatasaray sen ne büyük bir aşksın be kardeşim.
• 13

  http://gsarsiv.wordpress.com/...2-12-1998-grup-maci/
• 14

  bu maç zinedine zidane'dan nefret etmeye başladığım maçtır. yaşımın verdiği faşistlikle anormal nefret etmiştim kendisinden.
• 15

  yanılmıyorsam bu maç suat kaya yı kel olarak gördüğümüz son maçtı.
• 16

  hayatımın maçıydı siyasi olayların ortasında full çekmiş alisamiyen....
  suatın golü ile 5 basamak önde birine sarılmış ve ayakkabım kayıp uyandım.
• 17

  yaşım gereği hafızamda yer edinmiş ilk galatasaray maçıdır. ağabeyimle beraber televizyon karşısında * juventus'un o zaman ki hocasına el hareketi çektiğimizi hatırlıyorum.
• 18

  http://www.youtube.com/watch?v=LqVj9lPXyWU
• 19

  ne tesadüftür ki bu maçtan 5 sene sonra yine terörü bahane eden juventus fc ile o erteleme maçını da bir 2 aralık tarihinde oynamıştık.
  
  (bkz: 2 aralık 2003 galatasaray juventus maçı)
• 20

  eski aciktan izledigim, mac oncesi ongorulerimde alinacak bir beraberligin en az galibiyet kadar (hatta belki de daha fazla) bizi ikinci tura yaklastiracagini dusundugum mac. zira beraberlik durumunda, son maclarinda karsilasacak olan juventus ve rosenborg'un ikisinin de tur sanslari devam edeceginden birbirlerine yatamayacaklar, biz de iddiasi kalmayan bilbo'dan 1 puan bile alsak buyuk ihtimalle grubu lider bitirecektik. juventus'u yenmemiz halinde ise, juventus'un da iddiasi kalmayacak, rosenborg'a belki de son macta kolay yem olacakti. bu durumda da bizim de bilbao'yu yenmemiz gerekecekti.
  yani beraberlik sanki galip gelmekten daha iyi bir durum yaratiyordu.
  suat kaya'nin yeni acik tarafindaki kaleye attigi son dakika goluyle istedigimiz berbaerligi almis olduk, tribunlerin son dakika orgazmi gorulmeye degerdi.
  ancak o sevinc icinde hayal edemeyecegimiz sey bir hafta sonra bilbao'da basimiza geleceklerdi. turu gecen son haftaya puan farkiyla 3. sirada giren juventus olacak, mac sonu kendi saskinliklari bile basta zidane olmak uzere juventuslu oyuncularin yuzlerinden okunacakti.
  
  (bkz: 9 aralık 1998 athletic bilbao galatasaray maçı)
  
  edit:imla
• 21

  http://www.yukleresim.com/...fptqx2xz5mqbxd53.jpg
• 22

  canlı yayını, türk televizyon tarihinde en yüksek rating'i almış olan müsabaka.
• 23

  bu maçtan; numaralı'nın hemen arkasındaki katlı otopark'ın üst katlarına konuşlanmış keskin nişancılar akılmdan çıkmıyor. bir de suat'ın son dakika kafası...
• 24

  maçın oynanacağı günün öğle saatlerinde istanbul'un aralık yağmuru başlamış; hakan şükür, itirazdan dolayı çok gereksiz bir sarı kart görerek bir sonraki 9 aralık 1998 athletic bilbao galatasaray maçı'nda forma giyememişti. hakan şükür bu maçta o gereksiz sarı kartı görmese, athletic bilbao maçı çok daha farklı olabilirdi.
• 25

  aslında bu maç 25 kasım'da oynanacaktı. fakat juventus, o dönem türkiye ile italya'ye arasında yaşanan abdullah öcalan gerilimini bahane ederek türkiye'ye gelmek istememişti. haliyle uefa da maçı 1 hafta sonrasına ertelemek zorunda kalmıştı.(aynı şeyi biz yapsak direk hükmen mağlup sayılırdık) bu olay ülkeyi o kadar germişti ki, o dönem yakın arkadaşlarımdan, koyu fenerbahçeli, 99 depreminde hayatını kaybeden arkadaşım serkan bile sinirlenerek galatasaray'ı desteklemişti... hakan şükür o sarı kartı görmeseydi iyiydi...