• 2
    tam manasıyla grubun liderlik maçı.

    rakip italya grubun süpriz yapması beklenen takımıydı turnuva öncesinde. euroleague women'in gediklilerinden famila schio son yıllarda yaptığı yatırımların ardından italyan kadın basketbolunu domine etmeye başladı. bu sezon euroleague women'de çeyrek final yapan famila kadrosunun 3 temel taşı giorgia sottana, cecilia zandalasini ve 38'lik laura macchi üzerine kurulu bir takımları var. zaten belarus maçında attıkları 80 sayının 49'u bu üçlüden geldi. sottana oyun kurucu pozisyonunda oynuyor, zandalasini ve macchi ise 4-5 numarada bazen birlikte bazen de birbirlerinin yerine oynuyorlar.

    izleyemediğim maç üzerinden analiz kasmak biraz götten sallama olsa da belarus ile oynadıkları maçın en ilginç istatistiği ribaund sayılarında belarus'un 35-7 gibi anormal bir üstünlük sağlaması. sarayın sultanları'nda güzel bir sezon geçiren papova ve eski oyuncumuz marina kress karşısında ezilmişler resmen pota altında. bu ikilinin toplam ribaund sayısı 13 olmuş. ne kadar geçerli bir değerlendirme olur bilinmez ama en azından savunma anlamında başedebilebileceğimiz bir takımmış izlenimi uyandıran bir istatistik bu.

    bir diğer istatistik ise italyanların maçta aldığı süre dağılımı. 25 dakikanın üzerine çıkan oyuncu olmamış. ışıl'ın 34, birsel'in 30 dakika civarı süre aldığı; quanitra'nın faul problemine rağmen 25 dakika sahada kaldığı düşünülürse takımın onlardan biraz daha yorgun olacağı aşikar. dün takım halinde bir katkı olsa da oyun kurucu rotasyonumuzun gününde olmasının üzerine bir de tilbe'nin 10 sayılık katkısı gelince ibreyi lehimize çevirmeyi başarmıştık. takımın yıldızları ışıl ve birsel bir kenara olcay'ın da dünkü performansını yakalaması hatta üzerine çıkması gerekiyor. dünkü gibi takım halinde ve paniğe kapılmadan oynarsak bir galibiyet çok da zor değil.

    (bkz: bugün günlerde ikide iki)
  • 7
    q'nun bütün avrupaya ben tek siz hepiniz dediği maç. buna rağmen çok zorlandık. grubu lider bitirmek güzel ama takım olarak çok net bir üretim sıkıntısı yaşıyoruz. türk kadın basketbolu için nevriye sonrası dönemine iyi başlamadık bu turnuvayla. kaldırıp şut atma özgüvenimiz bile kalmamış. dış atışlarda ritm bulamazsak işimiz kolay değil üst turda rakip kim olursa olsun.
  • 8
    böyle 2008-2012 arası bir dönemdeyiz de caferağa'da fenerbahçe deplasmanına çıkmışız nostaljisi yaşatan maç. 17/65 ile hücum ettik, korkunç bile değil bambaşka bir yüzde. quanitra'nın 10/20'sini de çıkarırsak geriye 7/45 kalıyor. bunu herhangi bir bilim dalı açıklayamaz. form durumuyla falan da alakası yok, bambaşka bir olay. bir takımın 40 basket kaçırmasını işte ancak o tarihlerde caferağa'da deplasmana çıkmış bir galatasaray başarabilirdi...

    ışıl-birsel-quanitra-bahar-tuğçe beşiyle çıktık ve birkaç dakikalık küçük dinlenmeler hariç bu beşle oynayıp bitirdik. sottana ve macchi'nin varlığından dolayı 2-3 ile sahaya çıkmamız gerekti; bu da cansu ve özellikle önceki gün fena bir oyun çıkarmayan tilbe'den yoksun olmamıza sebep oldu. her ne kadar maçı quanitra kazanmış olsa da günün gizli kahramanı tuğçe'ydi. kendi limitlerinin üzerinde bir savunma performansı ortaya koyarak yapması gereken katkıyı yapmış oldu. quanitra 21, tuğçe de 12 ribaund çekti ki italya'nın belarus karşısında ribaundlarda 35-7 ile ezildiği istatistiği göz önüne alındığı zaman bizim de yapabileceğimize inandığım bir olaydı. toplamda 54-45 ile oynadık ribaundlarda ama özellikle son 5-6 dakikadaki savunma ve o dönemde alınan her ribaund altın değerindeydi.

    bir diğer bahsedilmesi gereken olay 5 oyuncumuzun da 33 dakika ve üzeri süre almasıydı. özellikle ikinci yarıda bir türlü girmeyen şutların, hem birsel hem ışıl'ın pota altına kadar penetre edip geriye dönmesinin altında biraz da bu yorgunluğun payı vardı. 30 sayı atan quanitra bile son çeyreğin ortalarında 2 sefer 0/2 ile döndü çizgiden. gruptaki yerimiz hatta rakibimizin de gruptaki yeri belli olduğu için pazartesi günü oynanacak belarus maçında turnuva boyunca ilk ve muhtemelen tek seferlik bir rotasyon şansımız olacak. çok daha sert geçecek üst turlarda aynı özveriyle oynaması gerekecek oyuncularımızın. istatistiklerden bağımsız olarak bu çaba bile ayakta alkışlanmaya değer. maç içi yakın plan çekimlerde yüzlerindeki ifade, dakikalar sonra röportaj verirken bile nefeslerinin hala yerine gelmemiş olması; primler ötesi bir sahiplenme ile sahaya çıktıklarının en büyük göstergesi...

    çeyrek final maçı 22 haziran günü oynanacak. bizim rakibimiz ise 21 haziran günü oynanacak olan eleme maçından gelen takım olacak. statü gereği 4 grup birincisinin yanında grupları 2. ve 3. bitirecek takımlar arasındaki maçları kazanan 4 takım daha gelip çeyrek final eşleşmelerini oluşturacak. bizim kuramız d grubu 2.'si ile c grubu 3.'sü arasındaki maçın galibi. c grubunda fransa-yunanistan-slovenya-sırbistan, d grubunda ise belçika-rusya-letonya-karadağ bulunuyor. c grubunda üçüncülük için slovenya'nın da sırbistan'ın da şansı devam ediyor. d grubunda ise son maçlar öncesi rusya grup ikinciliği için bir hayli avantajlı konumda. 2.'liğin el değiştirmesi için son maçlarda karadağ'ın rusya'yı, letonya'nın da belçika'yı yenmesi gibi absürd iki sonucun aynı anda ortaya çıkması gerekiyor. maçlar oynanmadan konuşmak doğru olmaz ama çeyrek finalde muhtemel rakibimiz rusya ya da sırbistan olarak görünüyor. biz son maçımıza tamamen laylaylom havada çıkarken onların arada 2 tane daha dişe diş mücadele yapacak olması belki bir avantaj sağlayabilir...

    bu arada zandalasini çok büyük basketbolcu olacak...
App Store'dan indirin Google Play'den alın