853
kolundaki bandıyla galatasaray kaptanı bülent eleştirilemez. galatasaray'ın bayrak adamıdır.
ama bu noktaya kaptan olduğu için ya da galatasarayda oynadığı için değil, kanının son damlasına kadar sahada mücadele ettiği için, yenilmeye tahammülü olmadığı için, kazanamamaya isyan ettiği ve bütün takıma bunu sirayet ettirdiği için gelmiştir.
yetenekleri sınırlıydı ama her zaman, birlikte oynadığı adamları, erhan önal'ı, falco götz'ü, reinhard stupmf'u, popescu'yu dinlemişti, onlardan sürekli öğrenmişti.
kendisini büyüten, taraftarın sevgilisi haline getiren bunlardı.
yine de şimdi olsa "vay efendim her şeye itiraz ediyor, vay efendim adamlara çok sert giriyor, yabancı hakemle ne konuşuyor ki bu sanki ingilizce mi biliyor" şeklinde bolca eleştiri alırdı, bunu da göz ardı etmeyelim.
o meşhur kariyeri var ya kaptan bülent'in, aldığı kupalar, şampiyonluklar falan. onlar olmasaydı da galatasaray taraftarının efsanesi olmayı hak etmiştir kaptan bülent.
ama bülent korkmaz olduktan sonra, yani hocalığında ve yorumculuğunda her türlü eleştiriye açıktır. ne yazık ki her bayrak adamın iyi teknik direktör olamayacağını ispat etmiştir.
ne yazık ki sözlüğümüzde mevzu mustafa sarp'ı beğenmesine gelmiş kilitlenmiş, yazık. bülent'in mustafa sarp'ı beğendiği nasıl bilinmiyor hiç anlamadım. kendisi nereye gitse götürdü yahu sarp'ı. en beğendiği oyunculardan biri demek ki. e, geçen sezon takım kötü gidene kadar herkes beğeniyordu sarp'ı.
futbolcu seçimi bir teknik direktör tercihidir. şimdi bülent'e çakmak için kullanılan servet de mustafa sarp da frank rijkaard'ın da hagi'nin de hep ilk 11 oynattığı futbolcular. bu adamları beğeniyor diye poponuzdan uydurduğunuz ve sonra kendiniz de inandığınız yeniçeriler komplo teorilerinden kurtulun artık.
ama bülent'i eleştirecekseniz illa ki, başka yerlere bakın. takım kurguları, maç sonu analizlerinde çok vahim hatalar yapıyor.
maç önü incelemelerinde her iki takımla ilgili verdiği bilgilere, tüyolara bakın. her hafta sadece maçları izleyen, bu işi profesyonel olarak yapmayan sıradan futbolseverlerin bile bildiklerini, ya bilmediğini ya da yanlış yorumladığını görürsünüz.
o yüzden önce kaptan bülent'le bülent korkmaz'ı bir ayırın.
ama bu noktaya kaptan olduğu için ya da galatasarayda oynadığı için değil, kanının son damlasına kadar sahada mücadele ettiği için, yenilmeye tahammülü olmadığı için, kazanamamaya isyan ettiği ve bütün takıma bunu sirayet ettirdiği için gelmiştir.
yetenekleri sınırlıydı ama her zaman, birlikte oynadığı adamları, erhan önal'ı, falco götz'ü, reinhard stupmf'u, popescu'yu dinlemişti, onlardan sürekli öğrenmişti.
kendisini büyüten, taraftarın sevgilisi haline getiren bunlardı.
yine de şimdi olsa "vay efendim her şeye itiraz ediyor, vay efendim adamlara çok sert giriyor, yabancı hakemle ne konuşuyor ki bu sanki ingilizce mi biliyor" şeklinde bolca eleştiri alırdı, bunu da göz ardı etmeyelim.
o meşhur kariyeri var ya kaptan bülent'in, aldığı kupalar, şampiyonluklar falan. onlar olmasaydı da galatasaray taraftarının efsanesi olmayı hak etmiştir kaptan bülent.
ama bülent korkmaz olduktan sonra, yani hocalığında ve yorumculuğunda her türlü eleştiriye açıktır. ne yazık ki her bayrak adamın iyi teknik direktör olamayacağını ispat etmiştir.
ne yazık ki sözlüğümüzde mevzu mustafa sarp'ı beğenmesine gelmiş kilitlenmiş, yazık. bülent'in mustafa sarp'ı beğendiği nasıl bilinmiyor hiç anlamadım. kendisi nereye gitse götürdü yahu sarp'ı. en beğendiği oyunculardan biri demek ki. e, geçen sezon takım kötü gidene kadar herkes beğeniyordu sarp'ı.
futbolcu seçimi bir teknik direktör tercihidir. şimdi bülent'e çakmak için kullanılan servet de mustafa sarp da frank rijkaard'ın da hagi'nin de hep ilk 11 oynattığı futbolcular. bu adamları beğeniyor diye poponuzdan uydurduğunuz ve sonra kendiniz de inandığınız yeniçeriler komplo teorilerinden kurtulun artık.
ama bülent'i eleştirecekseniz illa ki, başka yerlere bakın. takım kurguları, maç sonu analizlerinde çok vahim hatalar yapıyor.
maç önü incelemelerinde her iki takımla ilgili verdiği bilgilere, tüyolara bakın. her hafta sadece maçları izleyen, bu işi profesyonel olarak yapmayan sıradan futbolseverlerin bile bildiklerini, ya bilmediğini ya da yanlış yorumladığını görürsünüz.
o yüzden önce kaptan bülent'le bülent korkmaz'ı bir ayırın.