17564
gittiği günü hatırlıyorum. evimde oturup transfer sezonunu takip ediyordum. hatta o zaman sözlüğe 4. nesil üyeydim. gidişinden sonra sözlükte fırtınalar kopmuştu. bir kısım gitmesini olumlu karşılıyor bunu bonservis kazandırdı gibi argümanlarla desteklemeye çalışıyor bir kısım yeni yapılan bir kadro mühendisliğinin merkezinde olan bir oyuncunun gitmesini kabullenemiyor kimisi de fatih terim'i ve galatasaray'ı bu şekilde terk etmesine kızıyordu. ben sanırım son 2 maddeden dolayı muhaliflerdendim gidişine. o tarihlere bakarsanız sözlükte gidişini övenler çoğunlukla entry sildi. nick altlarında sözlüğün ağır abileri arda'nın gitmesini kabullenemeyenlere yardırıyorlardı. çoğu haksız çıktı hayat garip işte. neyse, ben resmi siteden açıklama geldiğinde odama gidip galatasaray dergisinin verdiği çift taraflı posteri kaldırdım. belki o an sinirle yırtıp atabilirdim ama bilenler bilir o zamanları posterler çift taraflıydı. diğer tarafında hakan balta vardı, kıyamadım. posteri özenle katladım o zaman ki gitar kılıfımın içine koydum.
hayatın cilvesi mi dersiniz artık garip bir tesadüf müdür? yıllar sonra gitarıda,kılıfıda içindeki posterle birlikte eski toprak müzisyen bi abimize sattım. oğlunun adını arda koymuştu, beraber maç izlerdik ardanın ilk zamanlarında.bu çocuk farklı bu çocuk bizim geleceğimiz diye bahsederken gözleri parlardı adamın. çocuğuna arda ismini koyacak kadar sevilmek... hayat ne kadar garip.
bana en büyük derslerden biri bu arkadaşın hayatı oldu. .sanırım kendisiyle yaşıtız ya da ben ondan biraz büyüğüm ama en güzel örneği kendisinden aldım. hayatta çevreni iyi kurgulayacaksın. çünkü akrabaların hariç hayatına aldığın insanlar tamamen senin seçimin. kararlarını mantık çerçevesinde düşünerek alacaksın. kendi hayatında tepe noktası gördüğün yere ulaştığında ben oldum demeyeceksin aksine o noktayı başka bir hedefin başlangıcı olarak göreceksin. ağırlıklı olarak dinleyip, daha seyrek konuşacaksın. bilgin olmadığı konularda susmayı, sonrasında da o konulara meraklıysan cidden öğrenmenin gerekli olduğunu anladım. aslında örnekler çoğaltılabilir gerekli kadarını yazdım bence.
kendisine olan kızgınlığım hiç geçmedi benim gidişinden bu yana. başarılarında sevinsem bile hep bi tarafından, bi cümlesiyle bizi galatasaray taraftarını yaraladı. hoş bu gelinen noktada bizler galatasaraylı olarak hayatımıza devam ettik. o da futbol hayatına devam etti iyi kötü. geçen gece şöyle bir düşündüm. ya dedim sinir olduğum bütün noktaları es geçeyim, yaşadığı yaşattığı olayları unutalım hala kızgın mıyım kendisine diye düşündüm. kızgınım. çok iyimser bir şekilde bakarsak her olayı unutsak, yaşanmadı desek ya da arda haklıydı desek. ben kendi yeteneğine ettiği bu ihanete kızıyorum sanırım biraz da.
ronaldo'nun, messi'nin bir şeyleri kanıtlamaya ihtiyacı var mı? en basitinden falcao'dan bahsedelim ya. o ağır sakatlıktan sonra cidden ben bu kadar arzulu geri dönmesine şaşırdım en çok. keşke arda bu yaşanılanları daha farklı yaşasaydı keşke futboluna, yeteneğine ihanet etmeseydi.
futbol sadece futbol değil gerçekten hayata dair bi oyun. bu entryde bu konu gibi uzadıkça anlamsızlaşacak o yüzden kapanışı yapalım.
zamansız biten, daha farklı bir hikayesi, belki daha güzel bir hikayesi olabilirdi diyebildiğim galatasaraylı eski futbolcu.
hayatın cilvesi mi dersiniz artık garip bir tesadüf müdür? yıllar sonra gitarıda,kılıfıda içindeki posterle birlikte eski toprak müzisyen bi abimize sattım. oğlunun adını arda koymuştu, beraber maç izlerdik ardanın ilk zamanlarında.bu çocuk farklı bu çocuk bizim geleceğimiz diye bahsederken gözleri parlardı adamın. çocuğuna arda ismini koyacak kadar sevilmek... hayat ne kadar garip.
bana en büyük derslerden biri bu arkadaşın hayatı oldu. .sanırım kendisiyle yaşıtız ya da ben ondan biraz büyüğüm ama en güzel örneği kendisinden aldım. hayatta çevreni iyi kurgulayacaksın. çünkü akrabaların hariç hayatına aldığın insanlar tamamen senin seçimin. kararlarını mantık çerçevesinde düşünerek alacaksın. kendi hayatında tepe noktası gördüğün yere ulaştığında ben oldum demeyeceksin aksine o noktayı başka bir hedefin başlangıcı olarak göreceksin. ağırlıklı olarak dinleyip, daha seyrek konuşacaksın. bilgin olmadığı konularda susmayı, sonrasında da o konulara meraklıysan cidden öğrenmenin gerekli olduğunu anladım. aslında örnekler çoğaltılabilir gerekli kadarını yazdım bence.
kendisine olan kızgınlığım hiç geçmedi benim gidişinden bu yana. başarılarında sevinsem bile hep bi tarafından, bi cümlesiyle bizi galatasaray taraftarını yaraladı. hoş bu gelinen noktada bizler galatasaraylı olarak hayatımıza devam ettik. o da futbol hayatına devam etti iyi kötü. geçen gece şöyle bir düşündüm. ya dedim sinir olduğum bütün noktaları es geçeyim, yaşadığı yaşattığı olayları unutalım hala kızgın mıyım kendisine diye düşündüm. kızgınım. çok iyimser bir şekilde bakarsak her olayı unutsak, yaşanmadı desek ya da arda haklıydı desek. ben kendi yeteneğine ettiği bu ihanete kızıyorum sanırım biraz da.
ronaldo'nun, messi'nin bir şeyleri kanıtlamaya ihtiyacı var mı? en basitinden falcao'dan bahsedelim ya. o ağır sakatlıktan sonra cidden ben bu kadar arzulu geri dönmesine şaşırdım en çok. keşke arda bu yaşanılanları daha farklı yaşasaydı keşke futboluna, yeteneğine ihanet etmeseydi.
futbol sadece futbol değil gerçekten hayata dair bi oyun. bu entryde bu konu gibi uzadıkça anlamsızlaşacak o yüzden kapanışı yapalım.
zamansız biten, daha farklı bir hikayesi, belki daha güzel bir hikayesi olabilirdi diyebildiğim galatasaraylı eski futbolcu.