544
son günlerde haklarında sürekli bir şeyler karalamaya niyetlenip, hemen sonrasında bunu ertelediğim oluşum. içinde bulunduğumuz transfer döneminin* bizde oluşturduğu stresin sanırım doğal bir sonucu olarak sözlükteki -muhtemelen benimkiler de dâhil- ezber entry sayısının sanki biraz can sıkıcı bir hâl almasından mıdır nedir, bir şekilde bugüne dek öteledim yazmayı. hazır bugünkü maçı* da kazanmışken takımımız, ortam biraz daha sâkinken ifâde etmek istedim bu konu hakkındaki düşüncelerimi.
sonda söyleyeceğimi başta söyleyim; yaz transfer döneminden bugüne varan süreçte devamlı olarak yönetimin eleştirilmesine neden olan transfer sorunlarının bir numaralı mesuliyetinin bu arkadaşların omuzlarında olduğunu düşünüyorum ben. tamam, yönetimin de birtakım yetersizlikleri var, bunu inkâr etmek komik olur zâten; özellikle de serdar aziz meselesinde çok net bir biçimde hep birlikte gördük sanırım bunu. her ne kadar o konuda hocanın da hatâ yaptığını düşünenlerden olsam da, yönetimin de o işi eline yüzüne bulaştırdığı çok açık. serdar'ın şu durumdaki bir fenerbahçe'ye üstelik de yok pahasına verilmesi skandalı, benim de zaman zaman ''yangıncı'' olarak nitelendirdiğim bir kısım taraftarımızın ferâseti sâyesinde engellendi çok şükür. ve, elbette yönetim hânesine eksi şeklinde büyükçe bir çentik olarak kazındı bu olay.
fakat, yapılamayan transferlerle ilgili olarak sanki hemen hemen hepimizin gözden kaçırdığı ve bence problemin çıkış noktasını oluşturan bir unsur var; scout ekibi. misâlen, ara ara birçoğumuzca planlı hareket ettikleri düşüncesiyle takdir edilen malatyaspor'u ele alalım. şundan sanırım çoğumuz eminiz ki; malatyaspor'un başkanı olan adil gevrek'in futboldan aman aman anlayan bir adam olması pek de ihtimâl dâhilinde değil. yönetim kadrosunda da bu işi kotarabilecek birilerinin olduğunu hiç sanmıyorum ben. her kim ya da kimlerse, kendilerine doğru isimleri bir şekilde bulup öneren birileri olduğu muhakkak. bunun menajerler olması da mümkün, dışarıdan destek aldıkları bizim gibi futbolla ilgili olan gençten birileri olması da mümkün, teknik kadrodan birileri olması da mümkün; olasılıklar fazlalaştırılabilir. burada önemli olan, önlerine gerçekçi hedef olarak bâzı isimlerin bâzı kişiler tarafından sunuluyor olması. ve, bu cümlenin en önemli noktası da ''gerçekçi'' kelimesi.
şimdi dönelim takımımıza, galatasaray'a. şunu biliyoruz ki; ön planda olan isimlerden başkan mustafa cengiz de, yönetici pozisyonundaki abdürrahim albayrak da, yusuf günay da futboldan ileri düzeyde anlayan isimler değiller, hatta belki hiç anlamıyorlar. şahsen bunun bir eksiklik olduğunu da düşünmüyorum ben. başkanlık makâmını ya da yöneticilik statüsünü zihnimde canlandırırken, bu adamların akşam kulüp binâsından çıkıp evlerine gittikten sonra oturup maç izleyerek oyuncu aradıkları şeklinde bir tablo belirmiyor gözümde. bu adamların işi de bu değil zâten. o zaman nasıl bakmamız gerekiyor bu duruma? ben şöyle düşünüyorum; bu adamların önlerine gerçekçi transfer hedefleri koymakla görevli olan insanlar ya yetersiz insanlar ya da işlerini ciddiye almayan insanlar.
yaz döneminden beri bir santrafor sorunudur sürüyor. hoca, yaklaşık iki ay önce ilgili kişilere listenin ulaştırıldığını beyan etti bir konuşmasında. yanlış anlaşılmasın, hocaya kabahât atfetmek için falan söylemiyorum bunu; çünkü ben hocanın dahi futbolcu izlemek gibi bir görevinin olduğunu düşünmüyorum. 25 tâne adamın hem kişisel sorunları ile ilgileneceksin, hem onları taktik ve mental olarak maçlara hazırlayacaksın, hem rakip takım analizi ile uğraşacaksın, hem antrenman programını düzenleyeceksin, hem, hem... tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de akşamları oturup maç mı izleyeceksin oyuncu bulmak için? böyle bir şey imkânsız. burada, hem yönetime, hem de hocaya bu konuda yardımcı olmakla görevli olan insanlarla ilgili bir sorun var; bu çok açık bence. tam da bu noktada birkaç soru beliriyor aklımda... hocanın bahsettiği o listede kaç santrafor vardı acaba? takımımız açısından kangren hâlini almış bir santrafor meselesi varken ortada, diğer takımlar da bunun gâyet farkındayken, üstelik de ara transfer döneminde transfer yapmak zâten her takım için zorken, liste ne ölçüde alternatifliydi, listedeki santrafor sayısı ne ölçüde yeterliydi? peki, listede yer bulan ve sayısını bilmediğimiz bu santraforlardan kaç tânesi gerçekçi hedef olarak nitelendirilebilecek isimlerdi? gerçekten gerçekçi bir hedef olarak belirlenip yönetimin önüne konulan marcao'yu da yine bu yönetim transfer etmedi mi? marcao transferini de bu yönetimin yaptığı/yapabildiği göz önünde bulundurulursa, listedeki santraforların sayıca yeterli olmaması ya da gerçekçi hedefler olmaması gibi ihtimâller daha da bir güçlenmez mi? listedeki santrafor sayısı yetersiz ise, scout ekibinin hocanın da iknâ olacağı çok sayıda isim belirlemekte başarısız olduğunu düşünmemiz gerekmez mi? yöneticilerin -varsa- kişisel bağlantılarını kullanarak ve/veya menajerlere bir dünya para yedirerek transfer yapacaksak, böyle bir ekibe neden ihtiyacımız var? özellikle bugünkü maçtan sonra marcao transferinde şimdilik başarılı gibi görünüyor olmaları -ki o transferle ilgili ali ece'nin sözlerini de bence aklımızın bir köşesinde tutmakta fayda var- santrafor bulmak noktasındaki yetersizliklerini görmemize engel mi? eğer doğru profilde santraforlar buldu iseler, marcao transferine iknâ olan hoca neden bu arkadaşların bulduğu o santraforların transferlerine iknâ olmuyor da aylardır alan'ın peşinde dolanıyoruz? hem bu arkadaşlar çok sayıda santrafor buldular, hem de hoca o santraforlara olur verdi ise, kulüplerince fâhiş paralar istenen ya da bize gelmek istemeyen transfer hedeflerini ne ölçüde ''gerçekçi'' görmeliyiz? sorular çoğaltılabilir; ama bu soruların muhatabı pek de değişmeyecektir kanaâtimce. çünkü, en azından benim bildiğim kadarıyla, hocanın olur vereceği onlarca santraforu bulmak da bu arkadaşların işi, o onlarca santraforun kulübümüz açısından gerçekçi hedefler olup olmayacağını bir miktar araştırmak da bu arkadaşların işi. dolayısıyla, hocanın iknâ olabileceği hepi topu üç beş futbolcu bulabilip bu sayıyı 10'larla ifâde edilebilecek seviyeye getirememek de bir sorundur, kulübümüze transferi gerek ekonomik sebeplerle, gerekse futbolcunun kariyer planlamasından kaynaklanan sebeplerle pek de mümkün olmayan futbolcuları gözlemcilik adı altında liste hâline getirmek de bir sorundur.
sonuç olarak, bizim devâsa bir transfer sorunumuz var. bu dönemde ''oyuncu alamamak'' şeklinde tezâhür eden bu sorun, geçmiş dönemlerin çoğunda da ''transferlerin mâliyeti'' şeklinde karşımıza çıkıyordu; tam da bu nedenle uefa'lık olup ffp belâsına mâruz kaldık zâten. yanlış anlaşılmasın, yönetimin transfer konusunda hatâsız olduğunu, eleştirilmez olduğunu falan söylemiyorum; bu entry'i buraya kadar sabırla okumuş olan hiçbir renktaşım da niyetimi böyle yorumlamaz sanırım zâten. tek derdim, transfer konularındaki problemin kaynağının doğru tespit edilmesi adına fikir teatisi ortamı oluşması için nâçizâne bir çaba göstermek; çünkü kulüp olarak şu transfer meselesini hem oyuncu nitelikleri yönüyle, hem de mâliyetler yönüyle bir hâlledebilsek, birçok sıkıntımız kendiliğinden ortadan kalkacak zâten. elbette yine yanlış transferler yapacağız ara ara, elbette fenâ çuvalladığımız zamanlar olacak, yine yönetimler saha dışında, hocamız saha içinde hatâlar yapacak zaman zaman; ama totalde ne böyle bir sinir harbi yaşayacağız, ne de uefa'lık olacağız bir daha. kalan konularda ise yine doyasıya eleştireceğiz yönetimleri, hocayı, yine didişeceğiz birbirimizle; o da tuzu biberi zâten adına taraftarlık denilen bu tutkulu şeyin. o sebepten mütevellit, kanaâtim odur ki; bu ekibe en kısa zamanda bi' el atılması gerekmekte. elbette topyekün lağvetme gibi bir tasarruftan bahsetmiyorum; ancak ekibin daha verimli bir hâl alması adına bir miktar kan değişiminde de fayda var sanırım.
sonda söyleyeceğimi başta söyleyim; yaz transfer döneminden bugüne varan süreçte devamlı olarak yönetimin eleştirilmesine neden olan transfer sorunlarının bir numaralı mesuliyetinin bu arkadaşların omuzlarında olduğunu düşünüyorum ben. tamam, yönetimin de birtakım yetersizlikleri var, bunu inkâr etmek komik olur zâten; özellikle de serdar aziz meselesinde çok net bir biçimde hep birlikte gördük sanırım bunu. her ne kadar o konuda hocanın da hatâ yaptığını düşünenlerden olsam da, yönetimin de o işi eline yüzüne bulaştırdığı çok açık. serdar'ın şu durumdaki bir fenerbahçe'ye üstelik de yok pahasına verilmesi skandalı, benim de zaman zaman ''yangıncı'' olarak nitelendirdiğim bir kısım taraftarımızın ferâseti sâyesinde engellendi çok şükür. ve, elbette yönetim hânesine eksi şeklinde büyükçe bir çentik olarak kazındı bu olay.
fakat, yapılamayan transferlerle ilgili olarak sanki hemen hemen hepimizin gözden kaçırdığı ve bence problemin çıkış noktasını oluşturan bir unsur var; scout ekibi. misâlen, ara ara birçoğumuzca planlı hareket ettikleri düşüncesiyle takdir edilen malatyaspor'u ele alalım. şundan sanırım çoğumuz eminiz ki; malatyaspor'un başkanı olan adil gevrek'in futboldan aman aman anlayan bir adam olması pek de ihtimâl dâhilinde değil. yönetim kadrosunda da bu işi kotarabilecek birilerinin olduğunu hiç sanmıyorum ben. her kim ya da kimlerse, kendilerine doğru isimleri bir şekilde bulup öneren birileri olduğu muhakkak. bunun menajerler olması da mümkün, dışarıdan destek aldıkları bizim gibi futbolla ilgili olan gençten birileri olması da mümkün, teknik kadrodan birileri olması da mümkün; olasılıklar fazlalaştırılabilir. burada önemli olan, önlerine gerçekçi hedef olarak bâzı isimlerin bâzı kişiler tarafından sunuluyor olması. ve, bu cümlenin en önemli noktası da ''gerçekçi'' kelimesi.
şimdi dönelim takımımıza, galatasaray'a. şunu biliyoruz ki; ön planda olan isimlerden başkan mustafa cengiz de, yönetici pozisyonundaki abdürrahim albayrak da, yusuf günay da futboldan ileri düzeyde anlayan isimler değiller, hatta belki hiç anlamıyorlar. şahsen bunun bir eksiklik olduğunu da düşünmüyorum ben. başkanlık makâmını ya da yöneticilik statüsünü zihnimde canlandırırken, bu adamların akşam kulüp binâsından çıkıp evlerine gittikten sonra oturup maç izleyerek oyuncu aradıkları şeklinde bir tablo belirmiyor gözümde. bu adamların işi de bu değil zâten. o zaman nasıl bakmamız gerekiyor bu duruma? ben şöyle düşünüyorum; bu adamların önlerine gerçekçi transfer hedefleri koymakla görevli olan insanlar ya yetersiz insanlar ya da işlerini ciddiye almayan insanlar.
yaz döneminden beri bir santrafor sorunudur sürüyor. hoca, yaklaşık iki ay önce ilgili kişilere listenin ulaştırıldığını beyan etti bir konuşmasında. yanlış anlaşılmasın, hocaya kabahât atfetmek için falan söylemiyorum bunu; çünkü ben hocanın dahi futbolcu izlemek gibi bir görevinin olduğunu düşünmüyorum. 25 tâne adamın hem kişisel sorunları ile ilgileneceksin, hem onları taktik ve mental olarak maçlara hazırlayacaksın, hem rakip takım analizi ile uğraşacaksın, hem antrenman programını düzenleyeceksin, hem, hem... tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de akşamları oturup maç mı izleyeceksin oyuncu bulmak için? böyle bir şey imkânsız. burada, hem yönetime, hem de hocaya bu konuda yardımcı olmakla görevli olan insanlarla ilgili bir sorun var; bu çok açık bence. tam da bu noktada birkaç soru beliriyor aklımda... hocanın bahsettiği o listede kaç santrafor vardı acaba? takımımız açısından kangren hâlini almış bir santrafor meselesi varken ortada, diğer takımlar da bunun gâyet farkındayken, üstelik de ara transfer döneminde transfer yapmak zâten her takım için zorken, liste ne ölçüde alternatifliydi, listedeki santrafor sayısı ne ölçüde yeterliydi? peki, listede yer bulan ve sayısını bilmediğimiz bu santraforlardan kaç tânesi gerçekçi hedef olarak nitelendirilebilecek isimlerdi? gerçekten gerçekçi bir hedef olarak belirlenip yönetimin önüne konulan marcao'yu da yine bu yönetim transfer etmedi mi? marcao transferini de bu yönetimin yaptığı/yapabildiği göz önünde bulundurulursa, listedeki santraforların sayıca yeterli olmaması ya da gerçekçi hedefler olmaması gibi ihtimâller daha da bir güçlenmez mi? listedeki santrafor sayısı yetersiz ise, scout ekibinin hocanın da iknâ olacağı çok sayıda isim belirlemekte başarısız olduğunu düşünmemiz gerekmez mi? yöneticilerin -varsa- kişisel bağlantılarını kullanarak ve/veya menajerlere bir dünya para yedirerek transfer yapacaksak, böyle bir ekibe neden ihtiyacımız var? özellikle bugünkü maçtan sonra marcao transferinde şimdilik başarılı gibi görünüyor olmaları -ki o transferle ilgili ali ece'nin sözlerini de bence aklımızın bir köşesinde tutmakta fayda var- santrafor bulmak noktasındaki yetersizliklerini görmemize engel mi? eğer doğru profilde santraforlar buldu iseler, marcao transferine iknâ olan hoca neden bu arkadaşların bulduğu o santraforların transferlerine iknâ olmuyor da aylardır alan'ın peşinde dolanıyoruz? hem bu arkadaşlar çok sayıda santrafor buldular, hem de hoca o santraforlara olur verdi ise, kulüplerince fâhiş paralar istenen ya da bize gelmek istemeyen transfer hedeflerini ne ölçüde ''gerçekçi'' görmeliyiz? sorular çoğaltılabilir; ama bu soruların muhatabı pek de değişmeyecektir kanaâtimce. çünkü, en azından benim bildiğim kadarıyla, hocanın olur vereceği onlarca santraforu bulmak da bu arkadaşların işi, o onlarca santraforun kulübümüz açısından gerçekçi hedefler olup olmayacağını bir miktar araştırmak da bu arkadaşların işi. dolayısıyla, hocanın iknâ olabileceği hepi topu üç beş futbolcu bulabilip bu sayıyı 10'larla ifâde edilebilecek seviyeye getirememek de bir sorundur, kulübümüze transferi gerek ekonomik sebeplerle, gerekse futbolcunun kariyer planlamasından kaynaklanan sebeplerle pek de mümkün olmayan futbolcuları gözlemcilik adı altında liste hâline getirmek de bir sorundur.
sonuç olarak, bizim devâsa bir transfer sorunumuz var. bu dönemde ''oyuncu alamamak'' şeklinde tezâhür eden bu sorun, geçmiş dönemlerin çoğunda da ''transferlerin mâliyeti'' şeklinde karşımıza çıkıyordu; tam da bu nedenle uefa'lık olup ffp belâsına mâruz kaldık zâten. yanlış anlaşılmasın, yönetimin transfer konusunda hatâsız olduğunu, eleştirilmez olduğunu falan söylemiyorum; bu entry'i buraya kadar sabırla okumuş olan hiçbir renktaşım da niyetimi böyle yorumlamaz sanırım zâten. tek derdim, transfer konularındaki problemin kaynağının doğru tespit edilmesi adına fikir teatisi ortamı oluşması için nâçizâne bir çaba göstermek; çünkü kulüp olarak şu transfer meselesini hem oyuncu nitelikleri yönüyle, hem de mâliyetler yönüyle bir hâlledebilsek, birçok sıkıntımız kendiliğinden ortadan kalkacak zâten. elbette yine yanlış transferler yapacağız ara ara, elbette fenâ çuvalladığımız zamanlar olacak, yine yönetimler saha dışında, hocamız saha içinde hatâlar yapacak zaman zaman; ama totalde ne böyle bir sinir harbi yaşayacağız, ne de uefa'lık olacağız bir daha. kalan konularda ise yine doyasıya eleştireceğiz yönetimleri, hocayı, yine didişeceğiz birbirimizle; o da tuzu biberi zâten adına taraftarlık denilen bu tutkulu şeyin. o sebepten mütevellit, kanaâtim odur ki; bu ekibe en kısa zamanda bi' el atılması gerekmekte. elbette topyekün lağvetme gibi bir tasarruftan bahsetmiyorum; ancak ekibin daha verimli bir hâl alması adına bir miktar kan değişiminde de fayda var sanırım.