4
bir oyun kadar o oyunun oynandığı yer de önemlidir. roma'nın colleziumları vardır mesela. ispanya'nın arenaları. bu oyunları böylesine dikkat çekici yapan şeylerden biri de onlara ev sahipliği yapan mekanın büyüsüdür bir manada. futbol için de durum pek farklı değildir. futbolun beşiği olarak bilinen ingiltere'nin wembley'i vardır mesela. dünya üzerinde futbolla ilgilenip de bilmeyen yoktur. fa cup maçlarını saymazsak sadece milli futbol maçlarının oynanmasıyla farklı bir alametifarikaya sahiptir. aynı ülkeden anfiled road vardır. 'you'll never walk alone' marşıyla bilinirliği dünyanın dört bir yanında bilinir. başka bir futbol ülkesi olan brezilya'nın maracanã'sı vardır mesela. bir dönem dünyanın en büyüğüydü. acı bir hikayesi olsa da belçika'nın heysel'i vardır. tüm dünya bilir. ispanya'nın nou camp ve bernabéu'sunu bilmeyenin eline top yerine karpuz verirler alimallah. hepsini geçtim farklı bir özelliğiyle, ilginç mimarisiyle portekiz kulübü braga'nın dağ yamacındaki stadı vardır mesela. ve de rakibimiz de olsa bjk'nin stadı vardır. 132 desibel dünya rekorunu elinden bulundurur. bu yönüyle dünyada bilinir. peki bunca örnekten sonra dünyanın 5 büyük futbol ülkesinden biri olarak kabul edilen italya'nın neden bir tane stadyumu herhangi bir özelliğiyle bilinmemektedir? aslında bu soru italya'da futbolu yönetenlerin kendisine sorması gereken bir sorudur evvela. bu sadece bir soru değildir, futbolun sadece futbolla olmayacağının aynı zamanda biraz romantizm, biraz duyguyla yapılması gerektiğinin göstergesidir aynı zamanda. biri çıkıp da şu adamlara stadyum kültürünün ataları olduğunu hatırlatsın bi zahmet.