1069
yorulmamasının birinci sebebi kendisinin iş ahlakı ikinci sebebi ise kafasının çalışmasıdır.
gomis çok koşmuyor arkadaşlar; günümüz futbolunda ideal her forvet o kadar koşuyor. burak ve umut ile ayrıştığı ve "çok koşuyor" imajı yarattığı nokta kendisinin futbol bilgisi nedeniyle doğru koşması. yanlış anlaşılmasın bunları eleştirmek için değil takdir etmek için söylüyorum.
nizami sahada futbol oynamış olanlar varsa bilirler, ama oynamamış olanlar için söyleyeyim; eğer içindeyseniz saha gerçekten televizyonda gözüktüğünden daha büyüktür. zaten 110-65 gibi boyutu ile (hesaplama kolay olsun diye yaklaşık rakam verdim) futbol sahası matematiksel olarak da büyük bir yerdir. yarı saha yaklaşık 3200 m2 falan ediyor.
şimdi; matematikçi değilim ama takım rakip yarı sahadayken orta sahadan kaleciye dönülen bir topta kalecinin topu, toptan daha hızlı koşamayacağı sabit olan ve kollarını açarak gelen umut'a takma olasılığı umut'un bu sezon 30 gol atma olasılığından daha düşüktür. bu umut'a 50 gidişi 50 dönüşü 100 m koşu mesafesi eklese de bu bomboş bir koşudur. misal ben hoca olsam "aptal mısın evladım" derim.
keza önce sağ sonra sol beke tek başına pres yapıp (takım arkada çünkü başka basan yok) 140 metre koşmak da anlamsızdır.
gomis, topun olduğu bölgeye stratejik bir açıyla (sığır gibi değil) pas açısını kapayarak koşuyor ve o bölgede topu diğer arkadaşları ile sıkıştırıyor. maçların yorulduğumuz ve arkada kaldığımız dönemlerinde rakip yarı sahada anlamsızca tek başına - sırf koştu desinler diye- deli danalar gibi koşturmuyor.
yine duvar olduğu pozisyonlarda jog ile ceza sahasına girip 5-6 metre kısa sprint ile pozisyon aldığından topa vururken de güçsüz düşmemiş oluyor.
işte bunlar hep futbol bilgisi, hep beyin.
gomis çok koşmuyor arkadaşlar; günümüz futbolunda ideal her forvet o kadar koşuyor. burak ve umut ile ayrıştığı ve "çok koşuyor" imajı yarattığı nokta kendisinin futbol bilgisi nedeniyle doğru koşması. yanlış anlaşılmasın bunları eleştirmek için değil takdir etmek için söylüyorum.
nizami sahada futbol oynamış olanlar varsa bilirler, ama oynamamış olanlar için söyleyeyim; eğer içindeyseniz saha gerçekten televizyonda gözüktüğünden daha büyüktür. zaten 110-65 gibi boyutu ile (hesaplama kolay olsun diye yaklaşık rakam verdim) futbol sahası matematiksel olarak da büyük bir yerdir. yarı saha yaklaşık 3200 m2 falan ediyor.
şimdi; matematikçi değilim ama takım rakip yarı sahadayken orta sahadan kaleciye dönülen bir topta kalecinin topu, toptan daha hızlı koşamayacağı sabit olan ve kollarını açarak gelen umut'a takma olasılığı umut'un bu sezon 30 gol atma olasılığından daha düşüktür. bu umut'a 50 gidişi 50 dönüşü 100 m koşu mesafesi eklese de bu bomboş bir koşudur. misal ben hoca olsam "aptal mısın evladım" derim.
keza önce sağ sonra sol beke tek başına pres yapıp (takım arkada çünkü başka basan yok) 140 metre koşmak da anlamsızdır.
gomis, topun olduğu bölgeye stratejik bir açıyla (sığır gibi değil) pas açısını kapayarak koşuyor ve o bölgede topu diğer arkadaşları ile sıkıştırıyor. maçların yorulduğumuz ve arkada kaldığımız dönemlerinde rakip yarı sahada anlamsızca tek başına - sırf koştu desinler diye- deli danalar gibi koşturmuyor.
yine duvar olduğu pozisyonlarda jog ile ceza sahasına girip 5-6 metre kısa sprint ile pozisyon aldığından topa vururken de güçsüz düşmemiş oluyor.
işte bunlar hep futbol bilgisi, hep beyin.
