152
ben de bu konuda bir iki kelam etmek istiyorum.
birincisi niye maç içinde yapılıyor da maç sonu beklenmiyor deniliyor. maç bitince istisna-i kaideler dışında herkes soyunma odasının yolunu tutuyor. maç sonunda ıslıklama durumunda tepkiyi yönelttiğiniz oyuncu belli olmuyor, en azından oyuncu özelinde olmuyor. misal burak yılmaz bu maçta felaket işler yaptı, taraftar kendini tuttu, hiçbir şey söylemedi ve maçın ardından bir ıslık tufanı koptu diyelim; o maçta alkışlanacak kadar iyi oynamayan ama vasatı da aşamayan adam "yahu galip geldik, iyi de oynadık sayılır, bu neyin nesi?" demez mi, bu tutum takımın motivasyonu üzerinde daha kötü bir etkide bulunmaz mı? pozisyonlara anlık tepki verdiğin zaman hedef, neden tamamen belli.
ikincisi takımda belirli bir süredir yer alan oyuncular da bu tepkinin nedenini gayet iyi biliyor. siz sanıyorsunuz ki burak penaltıdan gol atınca sneijder gitti ona sarıldı diye tepkinin nedensiz olduğunu düşünüyor ve bundan cesareti kırılıyor. inanın hiç ilgisi yok. bakın bir ekip olmak demek her koşulda beraber yürüdüğün insana sahip çıkmak demektir. ama bu onun yeterliliği hususunda sorgulama yapmıyor demek değildir. sneijder mesela takım olmanın anlamını kavramış bir adam; burak'ın aksine. burak gol atan sinan'in golüne sevinmiyor, ya da selçuk'un attığı gole sevindiği kadar sevinmiyor diyelim ama sneijder bu takımda işi olmadığını bildiğini tahmin ettiğim burak'in attığı penaltı golüne seviniyor çünkü arada profesyonellik, takımdaşlık anlayışı farkı var. misal quiz programında muslera "en iyi golcü" sorusuna cevap olarak burak demişti. gerçekten öyle düşündüğüne inanıyor musunuz; luis suarez'le beraber oynamış adam bu. amaç tamamen kötü zamanlar geçiren arkadaşına bir nebze olsun destek verebilmek. yani "beni de mi ıslıklar?", "motivasyonumuz bozuluyor" soru işaretleri sadece burak gibi bu profesyonellik anlayışına haiz olmayan isimler için geçerli; muslera, sneijder gibileri için değil.
ama şu konuda bence de yanlış yapıyoruz. tepkiyi anlık olarak vermeliyiz. burak bir pozisyonda hata yaptı diyelim. onu devam ettiriyoruz, maç içinde kan davasına çeviriyoruz tabir-i caizse, işte o hakikaten olmuyor.
birincisi niye maç içinde yapılıyor da maç sonu beklenmiyor deniliyor. maç bitince istisna-i kaideler dışında herkes soyunma odasının yolunu tutuyor. maç sonunda ıslıklama durumunda tepkiyi yönelttiğiniz oyuncu belli olmuyor, en azından oyuncu özelinde olmuyor. misal burak yılmaz bu maçta felaket işler yaptı, taraftar kendini tuttu, hiçbir şey söylemedi ve maçın ardından bir ıslık tufanı koptu diyelim; o maçta alkışlanacak kadar iyi oynamayan ama vasatı da aşamayan adam "yahu galip geldik, iyi de oynadık sayılır, bu neyin nesi?" demez mi, bu tutum takımın motivasyonu üzerinde daha kötü bir etkide bulunmaz mı? pozisyonlara anlık tepki verdiğin zaman hedef, neden tamamen belli.
ikincisi takımda belirli bir süredir yer alan oyuncular da bu tepkinin nedenini gayet iyi biliyor. siz sanıyorsunuz ki burak penaltıdan gol atınca sneijder gitti ona sarıldı diye tepkinin nedensiz olduğunu düşünüyor ve bundan cesareti kırılıyor. inanın hiç ilgisi yok. bakın bir ekip olmak demek her koşulda beraber yürüdüğün insana sahip çıkmak demektir. ama bu onun yeterliliği hususunda sorgulama yapmıyor demek değildir. sneijder mesela takım olmanın anlamını kavramış bir adam; burak'ın aksine. burak gol atan sinan'in golüne sevinmiyor, ya da selçuk'un attığı gole sevindiği kadar sevinmiyor diyelim ama sneijder bu takımda işi olmadığını bildiğini tahmin ettiğim burak'in attığı penaltı golüne seviniyor çünkü arada profesyonellik, takımdaşlık anlayışı farkı var. misal quiz programında muslera "en iyi golcü" sorusuna cevap olarak burak demişti. gerçekten öyle düşündüğüne inanıyor musunuz; luis suarez'le beraber oynamış adam bu. amaç tamamen kötü zamanlar geçiren arkadaşına bir nebze olsun destek verebilmek. yani "beni de mi ıslıklar?", "motivasyonumuz bozuluyor" soru işaretleri sadece burak gibi bu profesyonellik anlayışına haiz olmayan isimler için geçerli; muslera, sneijder gibileri için değil.
ama şu konuda bence de yanlış yapıyoruz. tepkiyi anlık olarak vermeliyiz. burak bir pozisyonda hata yaptı diyelim. onu devam ettiriyoruz, maç içinde kan davasına çeviriyoruz tabir-i caizse, işte o hakikaten olmuyor.