22
--- alıntı --- nişanyan sözlük
tarihçe (tespit edilen en eski türkçe kaynak ve diğer örnekler)
efsāne [ danişmend-name, 1360]
köken
farsça afsāne أفسانه "anlatı, destan" sözcüğünden alıntıdır. farsça sözcük avesta (zend) dilinde yazılı örneği bulunmayan *apa-saŋha "(bir şeyden) söz etme" sözcüğü ile eş kökenli olabilir; ancak bu kesin değildir. bu sözcük avesta (zend) dilinde saŋha "öğreti, anlatı, deyiş" sözcüğünden apa+ önekiyle türetilmiştir. avestaca sözcük avesta (zend) dilinde sāh- "söylemek, demek" fiilinden türetilmiştir.
--- alıntı --- nişanyan sözlük
efsane sözcüğü, kavramı yukarıda paylaştığım alıntıdan da görülebileceği üzere "söyleme"yle oluşur. efsane kavramı tamamen halka aittir. halk herhangi bir şeyi çok beğenirse ve onu abartarak, belki kötü özelliklerinden arındırarak anlatırsa ve bu anlatı gitgide büyüyüp gelişirse buna efsane denir. efsaneler homeros gibi ozanlarca ya da firdevsî gibi âlimlerce yazıya dökülseler de onları var eden bu önemli kişiler değil, toplumun ta kendisidir.
yakın zamanda, özellikle fatih terim ve hakan şükür ile ilgili tartışmalarda yaklaşık şu şekilde, kalıp bir argüman görüyorum:
"siz x ve y nedenlerden dolayı sevmeseniz de z, galatasaray'ın efsanesidir. çatlasanız da patlasanız da bu takıma k kupasını kazandırmış koskoca z'yi sırf ideolojinize uymuyor ya da sevmediğiniz insanlarla konuşuyor diye efsanelikten silemezsiniz."
ilk paragrafta da belirttiğim gibi efsaneleri kurumlar değil toplum yaratır. dolayısıyla galatasaray kulübü, kendisine yaptığı üstün hizmetlerden ötürü eski bir çalışanına plaket de verse hediye de verse bu durum, o çalışanı efsane yapamaz. tarihten bir örnek vereyim: osmanlı padişahlarının kimi başarılı kimi başarısız olsa da, fatih sultan mehmed gibileri halkın gözünde efsaneleşmiş olsa da resmi osmanlı yazılarında hepsinden övgüyle bahsedilir. akıl hastası i. mustafa'nın, ittihatçılara kukla olmaktan başka devlet yönetiminde herhangi bir etkisi olmayan v. mehmed reşad'ın; halkın gözünde efsaneleşmiş olan ii. mehmed ile, i. selim ile aynı övgüye mazhar olması düşünülemeyecek olsa da "resmi" anlamda osmanlı için durum budur.
dolayısıyla "galatasaray efsanesi" olacak kişiler eğer biz çatlayıp patlarsak değişebilir. çünkü efsane olmanın "şu kadar kupa", "şu kadar madalya" gibi kriterleri bulunmamaktadır. şampiyonluk kazanamamış olsa da "sokratesli brezilya"nın bugün hâlâ anılıyor olmasının nedeni insanların aklına yerleşebilmesi, onlarca anlatılarak yaşamasıdır.
bizim ülkemiz gibi "siyasal görüş" ismi altında hayattan soyutlanmaya çalışan "görüşlerin" sadece ekonomik sistem desteklemekten ibaret olmadığı, yeri geldiğinde katillere destek verip vermemeyi belirlediği bir ülkede siyasal görüşüne uymayan insanlar da gayet tabii efsane olarak görülmeyebilir. bu insanlar galatasaray'ın tarihindeki en büyük başarılardan birinde pay sahibi olsalar da durum değişmez. buna burun kıvırıp "hadi canım sen de!" çekenler ise muhtemelen takıma oldukça katkısı bulunmuş başka futbolcuları sırf rakip takıma gittiler diye efsanelikten men etmektedirler.
mustafa denizli gibi takımımızı kupa 1'de bugün itibariyle de ulaşmış olduğumuz en yüksek konuma ulaştıran birisi galatasaray'a çok büyük ayıplar yapmadığı hâlde çoğu galatasaray taraftarı tarafından efsane olarak görülmüyorsa -ki ben de buna dahilim- fatih terim gibi bir isim de kimilerince efsane olarak görülmeyebilir. ben metin kurt'u bir galatasaray efsanesi olarak görürken bir başkası "parasını alamasa da bozgunculuk yapmamalıydı." diyerek görmeyebilir.
sonuç alarak efsane dayatmalar yanlıştır. hele hele "kurumsal efsane" üretip "sen sevmesen de efsanendir." demek daha da yanlıştır. efsane temizdir, hagi'dir, prekazi'dir, boduri'dir, elmander'dir, metin'dir, ergün'dür, taffarel'dir, aslan nihat'tır, celal ibrahim'dir, kimi için hakan değilken arif'tir...
tarihçe (tespit edilen en eski türkçe kaynak ve diğer örnekler)
efsāne [ danişmend-name, 1360]
köken
farsça afsāne أفسانه "anlatı, destan" sözcüğünden alıntıdır. farsça sözcük avesta (zend) dilinde yazılı örneği bulunmayan *apa-saŋha "(bir şeyden) söz etme" sözcüğü ile eş kökenli olabilir; ancak bu kesin değildir. bu sözcük avesta (zend) dilinde saŋha "öğreti, anlatı, deyiş" sözcüğünden apa+ önekiyle türetilmiştir. avestaca sözcük avesta (zend) dilinde sāh- "söylemek, demek" fiilinden türetilmiştir.
--- alıntı --- nişanyan sözlük
efsane sözcüğü, kavramı yukarıda paylaştığım alıntıdan da görülebileceği üzere "söyleme"yle oluşur. efsane kavramı tamamen halka aittir. halk herhangi bir şeyi çok beğenirse ve onu abartarak, belki kötü özelliklerinden arındırarak anlatırsa ve bu anlatı gitgide büyüyüp gelişirse buna efsane denir. efsaneler homeros gibi ozanlarca ya da firdevsî gibi âlimlerce yazıya dökülseler de onları var eden bu önemli kişiler değil, toplumun ta kendisidir.
yakın zamanda, özellikle fatih terim ve hakan şükür ile ilgili tartışmalarda yaklaşık şu şekilde, kalıp bir argüman görüyorum:
"siz x ve y nedenlerden dolayı sevmeseniz de z, galatasaray'ın efsanesidir. çatlasanız da patlasanız da bu takıma k kupasını kazandırmış koskoca z'yi sırf ideolojinize uymuyor ya da sevmediğiniz insanlarla konuşuyor diye efsanelikten silemezsiniz."
ilk paragrafta da belirttiğim gibi efsaneleri kurumlar değil toplum yaratır. dolayısıyla galatasaray kulübü, kendisine yaptığı üstün hizmetlerden ötürü eski bir çalışanına plaket de verse hediye de verse bu durum, o çalışanı efsane yapamaz. tarihten bir örnek vereyim: osmanlı padişahlarının kimi başarılı kimi başarısız olsa da, fatih sultan mehmed gibileri halkın gözünde efsaneleşmiş olsa da resmi osmanlı yazılarında hepsinden övgüyle bahsedilir. akıl hastası i. mustafa'nın, ittihatçılara kukla olmaktan başka devlet yönetiminde herhangi bir etkisi olmayan v. mehmed reşad'ın; halkın gözünde efsaneleşmiş olan ii. mehmed ile, i. selim ile aynı övgüye mazhar olması düşünülemeyecek olsa da "resmi" anlamda osmanlı için durum budur.
dolayısıyla "galatasaray efsanesi" olacak kişiler eğer biz çatlayıp patlarsak değişebilir. çünkü efsane olmanın "şu kadar kupa", "şu kadar madalya" gibi kriterleri bulunmamaktadır. şampiyonluk kazanamamış olsa da "sokratesli brezilya"nın bugün hâlâ anılıyor olmasının nedeni insanların aklına yerleşebilmesi, onlarca anlatılarak yaşamasıdır.
bizim ülkemiz gibi "siyasal görüş" ismi altında hayattan soyutlanmaya çalışan "görüşlerin" sadece ekonomik sistem desteklemekten ibaret olmadığı, yeri geldiğinde katillere destek verip vermemeyi belirlediği bir ülkede siyasal görüşüne uymayan insanlar da gayet tabii efsane olarak görülmeyebilir. bu insanlar galatasaray'ın tarihindeki en büyük başarılardan birinde pay sahibi olsalar da durum değişmez. buna burun kıvırıp "hadi canım sen de!" çekenler ise muhtemelen takıma oldukça katkısı bulunmuş başka futbolcuları sırf rakip takıma gittiler diye efsanelikten men etmektedirler.
mustafa denizli gibi takımımızı kupa 1'de bugün itibariyle de ulaşmış olduğumuz en yüksek konuma ulaştıran birisi galatasaray'a çok büyük ayıplar yapmadığı hâlde çoğu galatasaray taraftarı tarafından efsane olarak görülmüyorsa -ki ben de buna dahilim- fatih terim gibi bir isim de kimilerince efsane olarak görülmeyebilir. ben metin kurt'u bir galatasaray efsanesi olarak görürken bir başkası "parasını alamasa da bozgunculuk yapmamalıydı." diyerek görmeyebilir.
sonuç alarak efsane dayatmalar yanlıştır. hele hele "kurumsal efsane" üretip "sen sevmesen de efsanendir." demek daha da yanlıştır. efsane temizdir, hagi'dir, prekazi'dir, boduri'dir, elmander'dir, metin'dir, ergün'dür, taffarel'dir, aslan nihat'tır, celal ibrahim'dir, kimi için hakan değilken arif'tir...