maçtan önce, ikinci yarı oynadığımız oyunun gerçek anlamda sınayabileceğimiz bir maç olduğunu düşünmüştüm. hafta içi basında çıkan haberler, takımın as kadroyla oynayacağı yönündeydi. alanyaspor'un da rotasyon yapacağını sanmıyordum, çünkü kupayı önemsiyorlardı. ayrıca alanyaspor, ikinci yarıda karşılaşacağımız en formda takım olacaktı. fakat beklediğim gibi olmadı ve büyük bir rotasyona gittik. yani bence oyunun gerçekten sınanacağı maçı yine oynamadık.
ilk 11'den başlarsak:
yukarıda belirttiğim gibi büyükçe bir rotasyon yaptık. çıkan kadronun forveti bile yoktu. twitter'da çoğu sayfa onyekuru'yu forvet olarak yazmıştı mesela.
ayrıca kadro aşırı kısaydı. zaten ana kadromuz da çok uzun değil. fakat özellikle donk da olmayınca epey kısaldık. rakibin boy ortalamasının çok yüksek olması da bizi bu anlamda daha da zorladı. zaten iki golü de duran toptan yedik.
kadronun, ideal 11'e göre üstün olan tek özelliği de temposu diyebiliriz. herhalde bir kondisyonere "hadi bugün kadroyu sen yap." desek, muhtemelen bu kadrodan en fazla 2-3 oyuncu değiştirirdi.
rakibi karşılamada dizilişin 4-1-4-1 formatında olabileceğini düşünüyordum. çünkü hem son oynadığımız
2 şubat 2020 galatasaray kayserispor maçının son bölümünde, onyekuru oyuna girdikten sonra, bunu oynamıştık hem de hocanın sezon içinde bir plan olarak bunu kullanabileceğini düşünüyordum. mesela fenerbahçe maçında hoca, agresif bir pres oyunundansa alan savunmasını tercih edebilir. 17-18 sezonunda genel olarak agresif pres yapmaya çalışan galatasaray, ilk defa
17 mart 2018 fenerbahçe galatasaray maçında hocanın o günkü deyimiyle "pozisyon oyunu" oynamıştı.
https://www.youtube.com/watch?v=jex9Ib1bUno (7.50'den itibaren)
bu pozisyon oyununu bu maçta oynayabiliriz diye düşünmüştüm ama muhtemelen bu pozisyon oyununu yine fenerbahçe maçında oynayacağız.
herkesin bildiği üzere sezonun ikinci yarısında rakibi önde emre ve falcao'nun olduğu 4-4-2 şeklinde karşılıyoruz. bu maçta da sanırım bunu yaptık. sanırım diyorum çünkü yer yer 4-3-3 gibi de duruyordu. hatta bir ara 4-3-3 olduğuna neredeyse emindim ama sonradan bu diziliş asimetrik bir 4-4-2 gibi göründü. orta 4'lüdeki kanat oyuncuları rakibin çıkmaya çalıştığı taraftaki beke basıyordu. bu da dizilişi 4-3-3 gibi gösteriyordu. burada amaç oyun beklerden kurulmasını engellemek için rakip beke baskı olabilir ama bu durum savunmanın hem genişliğini hem de boyunu çok fazla açtı. bu durum da rakibe oynayabileceği ekstra alanlar olarak döndü tabii.
https://bilardisimo.com/...FE6-F8D8E5EF5D4C.png bu resim 4-4-2'nin farklı alanlardaki sayısal üstünlüğünü göstermek için kullanılan bir resim.
(resmi sözlük yazarlarımızdan
kaideyi taciz eden istisnanın bilardisimo isimli blogda yazdığı
https://bilardisimo.com/neden-4-4-2/ yazısından aldım. eğer zamanınız varsa -ki bu entry'i buraya kadar okuduysanız vardır
*- bu yazıyı da okumanızı tavsiye ederim.)
kanat oyuncularının açılmasıyla ve asimetrik bir hal almasıyla taktiğin sayısal üstünlük avantajından da yararlanamadık. özellikle linnes'in ve sonradan onun yerinde oynamaya başlayan şener'in de kötü performansıyla birlikte o bölgeye uzun vurulan toplardan çok pozisyon verdik.
https://i.hizliresim.com/k03Jbq.jpg bu resimde linnes'e rakibin sol stoperinden uzun vurulan topta boşta kalan alanı görüyoruz.
1- lemina sol beke prese giden jimmy'nin arkasında kademede
2- lemina sağ tarafa kaydığı için ortada belhanda kaldı, zaten belhanda'nın herhangi bir pozisyon alma becerisi yokken, taylan önde prese yaparken belhanda da öne çıkmak zorunda kaldı.
3- topun sağ beke atılma ihtimali olduğu için onyekuru da önde. yani neredeyse 4-2-4 şeklinde karşılıyoruz.
4- sekidika sol stoper'e pres yapmıyor ve tzavellas rahat bir şekilde topu gönderiyor.
5- ve en önemlisi bütün kaymalar öne doğru yapılmışken savunma hattı çok geride.
hücuma çıkışlardaki dizilişimiz aynı kaldı. kimine göre 3-1-4-2, kimine göre 3-1-5-1, kimine göre de 3-3-3-1 olarak tanımlanan; lemina'nın stoperlerin arasına girip diğer orta saha oyuncusunun (genelde seri) savunmanın önünde tek başına konumlandığı dizilişi devam ettirdik. aslında ilk yarının sonunda bundan bile pek emin değildim. çünkü belhanda, seri gibi geriye gelmiyordu. fakat ikinci yarıda top çıkartılırken daha fazla geri gelmeye başladı. muhtemelen devre arası bu yönde bir uyarı geldi.
özellikle ilk gole kadar savunmadan çıkışlarda daha az problem yaşıyorduk, hatta maçın ilk ciddi pozisyonunu da golden biraz önce biz bulduk. jimmy'nin direğe giden şutunun öncesi, takımın savunmadan çıkış planlarının işlediği anlardan biriydi. golden sonra ise epeyce dağıldık. bu kadronun savunmadan çıkışta as kadro kadar iyi olmayacağını tahmin ediyordum zaten ama yine de bu kadar çok dağılmasaydık, savunmadan çıkışlarda daha başarılı olabilirdik.
maçı biraz da oyuncular üzerinden konuşayım:
-öncelikle onyekuru hakkında konuşayım: onyekuru fiziksel anlamda beklediğimden çok daha iyiydi. savunmadan çıkamadığımız birçok anda 18-19 sezonunda olduğu gibi ona atılan uzun toplarla çıktık. onyekuru'nun kadroya girmesiyle oyunun hücum anlamında yükselebileceğini biliyoruz. fakat savunma kısmı ne olacak onu bilemiyorduk. özellikle o kanatta ömer'den epeyce savunma desteği alıyoruz. diğer kanatta da feghouli hem eforsuz hem de biraz daha ileride oynadığı için savunmada sıkıntı yaşayabileceğimizi düşünüyordum ve hocanın buna yönelik planını da merak ediyordum. bugün özellikle savunmaya yerleştiğimizde jimmy savunmaya daha yakın taraftı. onyekuru ise bekinin geldiği kadar geliyordu. taylan da biraz daha geriye gelip sayısal anlamdaki azalmayı telafi etmeye çalışıyordu. onyekuru önde kontra tehditi olarak kalıyordu. bu plan, bu maça özel bir plan da olabilir. bilemiyorum.
-belhanda: yeni oyunda kadroda pek yeri olmadığını her maç biraz daha gösteriyor. özellikle seri'nin oynadığı yerde yani 8 numarada hiç yeri yok. ilk yarı topu almak için geriye az geldi. özellikle rakip bizi 4-4-2 şeklinde karşılıyorken ve rakibin merkezinde ceyhun-bakasetas gibi hantal bir ikili varken geriye gelip top alsaydı merkezden çok daha etkili olabilirdik.
aynı zamanda, her zaman olduğu gibi, rakip yine belhanda'yı çalışmıştı ve özellikle belhanda'ya maç başında biraz sert oynadılar. belhanda da, yine her zaman olduğu gibi, hemen dağıldı. dağılmasını, geri gelmemesini vs. geçiyorum. belhanda ile ilgili bir sürü kötü özellik de sayabiliriz. fakat benim için en kötü özelliği sabırsızlığı. her topu ileri oynamak, her topu ileri attığınızda başarılı olabiliyorsanız bir meziyettir. yoksa topu dikmek de bir tür ileri oynamak. belhanda en iyi zamanlarında bile sabırsızlığıyla çok sıkıntı yaratmış bir oyuncu. hele bir de 8 numara oynayınca bu kötü yanı takımı çok daha fazla baltalıyor. 4-1-4-1 oynadığımızda yeri olabilir belki. ama bu sistemde kendisine göre bir rol yok gibi.
-linnes: ilk yarı galatasaray adına en büyük zaaftı desek yanlış olmaz sanırım. fatih terim döneminden önceki, herkesin "bir omuzda alırım." dediği linnes geri dönmüş gibiydi. efecan karaca'dan omuz yiyip top kaptırması, onun 2 sezondur alıştığımız fiziksel standartlarının çok altında bir durum. sezonun ikinci yarısı için benimde içinde bulunduğum bir kısım taraftar kendisine büyük umut besliyordu ama şu ana kadar, yazınki hazırlık kampı da dahil, büyük hayal kırıklığıydı. linnes ile ilgili son olarak
extensorun, yani sinan abinin, yazdığını bırakayım (bkz:
#2859388).
-sekidika: alt ligden gelmenin sıkıntılarını fazlasıyla çekiyor. birçok temel futbol doğrusundan mahrum gibi. ilk çıktığı maç olan
19 ocak 2020 galatasaray denizlispor maçında kaptırdığı topta geriye koşmamış, onun kaptırdığı topa falcao koşmuştu. bugün de yenilen ilk golde bakasetas hiç beklenmemiş bir vuruş yapmış olsa da, önünü kapatabilirdi ama jesse durumu algılayana kadar bakasetas topa vurdu zaten. yukarıda stopere yapmadığı baskıdan da bahsetmiştim. hücumda da etkisizdi, fakat kendi mevkisinde oynamıyordu zaten. jesse sekidika için bu sene çok fazla şey beklememek lazım bence.
-marcao: aslında bugün o kadar kötü bir oyun oynamadı ama ikinci golde en büyük hata onundu diyebiliriz. taylan'ın adamı ceyhun'du. taylan onunla beraber giderken marcao biraz daha dışarı çıkıp topa vurabilirdi. tam dışarı çıkmadığı gibi alanını da boşaltıp junior fernandes'e güzel bir gol atma fırsatı verdi.
-mariano: sezonun ilk yarısındaki haliyle epey fark var, bunu kabul etmek lazım. bugün de ikinci yarı oyuna girdikten sonra, ilk yarıdaki yetenek seviyesi düşük takımda epey fark oluşturdu. aynı zamanda mariano oyuna girdikten sonra jimmy daha fazla çizgiye açılmaya başladı. sezonun ikinci yarısında yükselen formu da daha dar bir alanda oynamasıyla alakalı bence. fakat özellikle emre akbaba da ikinci forvet gibi oynuyorken ve mariano'nun önünde feghouli içerde oynamayı seven bir oyuncu varken, umarım sezonun ikinci yarısında sağ çizgiyi kullanma anlamında sıkıntı yaşamayacak bir çözüm buluruz.
-ömer bayram: "onyekuru ile beraber hangi formülde oynayabilirler acaba?" diye haftalardır kara kara düşünüyoruz. bugün de belhanda'nın yerine oyuna girince "acaba 8 mi oynayacak?" diye düşünürken, taylan 8'e geçti ve ömer bayram forvet arkası oynadı. belki bu da bu maça özel bir durumdur ama özellikle savunma direncinin yükselmesi gereken zamanlarda bu seçenek de değerlendirilebilir.
sonuç:
çok da büyük bir sonuç yok aslında allah fatih hocama yardım etsin.
* çünkü sezonun ortasında yeni yeni bir sistem buluyorken, hem takımda bu sisteme uymayacak çok oyuncu var hem de birbirinin oyun stiline uymayacak çok oyuncu var.
2 şubat 2020 galatasaray kayserispor maçında ve bu maçta; seri, lemina, saracchi gibi oyuncuların alternatifinin olmadığını gördük.
kadrodan presçi bir 11 çıkarmaya çalışsak çok yeteneksiz kalıyor, yetenekli bir 11 çıkarsak takımın savunması aşırı aksıyor. ikisinin bir karmasını yapmak da yine oyuncuların özellikleri itibariyle neredeyse imkansız.
ayrıca takımın ömer gibi aşırı formda olan bir oyuncusu var. fakat onun arkasında da onyekuru gibi mutlaka ihtiyacımız olan bir oyuncu var. onyekuru'yu ömer'in yerine koyduğumuzda da ömer'i koyabilecek bir yer bulamıyoruz.
stoper problemini saymıyorum bile. dediğim gibi allah fatih hocamın yardımcısı olsun. işi çok zor. ha şu da var, hocamın bugüne kadar başardığı hiçbir iş de kolay değildi.