"çok önemli oyunculara sahibiz. yarın sadece başlayacak 11 değil, bence maçı bitirecek 11'imiz de çok önemli olacak. bu yüksek tempolu maçlarda özellikle kulübeden gelecek oyuncularımızın da çok önemli olması lazım. ben yarın için ilk 11 ve yedek kalacak değil, maça başlayacak ve bitirecek takım olarak bakıyorum." diyordu liverpool maçından önce çıkmış olduğu basın toplantısında okan buruk... o maçın neticesi de herkesin malumu.
dün gece johan cruyff arena'da karşılaşmanın başlamasına dakikalar kala trt mikrofonlarına da "hücumda da farklı şeyler düşündük. son maçlarda sürekli oynayan barış'ı dışarıdan getireceğiz. oyunun devamında hamlelerimiz olacak barış gibi, ıcardi gibi. orta sahada ve savunmada bize destek verecek çok sayıda oyuncumuz var." diye açıklamalarda bulunuyordu.
ligde galatasaray'ın başında çıktığı 120 maçta 100 galibiyet gibi müthiş bir rekora sahip olan okan buruk artık avrupalı rakiplerine karşı da eskiden olduğu "gözü kapalı" saldırmak yerine "planlı ve hesaplı" çıkıyordu.
futbolun "beşiği" ingiltere derler ama "olgunluk çağının" yaşandığı yer hollanda'dır ve bu güzel oyuna kafa yorup, onu geliştirenlerin laboratuvarı ajax futbol kulübüdür. bu sene hem kendi memleket sınırları dahilinde hem de şampiyonlar liginde aldığı sonuçlarla geçmişe özlem yaşatsalar da bir futbol kültürü ve geleneğine sahiptir hollandalılar ve iç sahada her zaman tehlikelidirler. hele bir de bu sene oynadığı 3 maçta puan alamayınca, galatasaray maçını "var mısın yok musun" karşılaşmasına çevirdilerse. galatasaray için de kritik bir sınav olacaktı, zira evinde kazandığı liverpool ve bodo/glimt maçlarının anlam kazanması için amsterdam'dan üç puanla dönmek mecburiyet arz ediyordu. hele bir de süper ligde en yakın rakibinden 4 puan önde olup, lig ikincisi trabzonspor karşısında alınan beraberlikte "saçma sapan" ve "ergence" okan buruk eleştirileri sosyal medyada yer alırken... geçen sene kendisi açısından avrupa liginin ilk sekize kalma finalinde ajax'a kaybeden galatasaray bir kez daha aynı makus talihi yaşamak istemiyordu.
ilkay bir kaç haftadır sakattı da ona bodo maçının yıldızlarından yunus da eklenince orta saha rotasyonu eksik kaldı ama sanchez'in savunmaya dönmesi ile son haftaların parlayan yıldızı lemina torreira'nın partneri olacaktı. oyun kurma görevi de sara'daydı, belki de galatasaray kariyerinin devamı anlamında en önemli maçıydı brezilyalının ama onda ne kadar başarılı oldu, orası da ayrı bir yazı konusu. singo'nun da takıma geri dönmesi ile sallai için de kendine yeni bir rol bulma fırsatıydı ajax maçı, polonyalı "joker" de maç içinde görev aldığı değişik bölgelerde hiç sırıtmadı, galibiyetin görünmez kahramanlarından oldu.
ajax rakibinin gücünü daha oyunun ilk dakikalarından kabul ederek kendi tarihi futbol kültürüne ihanet edercesine tam takım kendi yarı sahasında iki hat şeklinde "çanakkale geçilmez" oynarken, galatasaray ise top ayağında bir basketbol takımı misali top çeviriyor, savunmada gedikler arıyordu. durum bu halde olunca kayda geçen ilk atak osimhen'in repertuavının güzide örneklerinden -ki napoli'de bir kez fileleri sarsmıştı- olan singo'nun ortasında topu göğs, ile kontrol edip, ayakla sektirip top düşmeden attığı şuttu. kaleci yaşlanınca refleksleri azalır derler ya, pasveer 42 yaşının tecrübesi ile takımını skorda geriye düşmekten kurtarıyordu. üç dakika sonra sara'nın köşe vuruşundan ortasında nijeryalı forvet en yükseğe zıpladı, kafasını yine tecrübeli kaleci parmak uçlarıyla kornere yolluyordu.
galatasaray top kontrolünü yüzde yetmişlere çıkarırken, rakip kalede de iki net pozisyon bulmuşken, oyunun iplerini iyice eline almış ve gölü getirecek "o anı" kovalarken, ajax'ın tek planı weghorts'a atılan uzun hava paslarında onun indireceği toplarla ani atağa çıkmak ya da galatasaray'ın presini delip savunmayı eksik yakalamaktı. ilk yarım saat biterken uğurcan'ın sahada olduğunu önce mokio'nun şutunda sonra da ceza sahası içindeki karambolde gördük de devamında gloukh takımın ilk devre yakaladığı en tehlikeli atakta topu auta yolluyordu.
"oyuna nasıl başladığımız değil, nasıl bitirdiğimiz önemli" diyen okan hoca, ikinci yarının başında takımın en zayıf halkası sara'yı kenara alırken, geçen yıl bu zeminde gaaei'yi fena halde zorlayan barış'ı sahaya sürüyordu. onun oyuna girmesiyle sallai forvet arkasına geçerken, barış da kanattan rize'nin azgın dereleri gibi akarken, ajax'ın yerleşik savunmasının dengesini bozuluyordu. ve aranan gol de lemina'nın "rebound"ı alıp, topu sane'ye yollaması, onun altı pasa ortasında osimhen'in kaleciden önce "uçar kafayı" vurmasıyla geliyordu. ajaxlılar golün şokunu yaşarken, barış alper "prime dönemini" hatırlatan topu sırtı dönük taç çizgisi cıvarında alıp, rakibi ekarte edip ceza sahasına kadar sürüp, yaptığı orta osimhen'den önce ajaxlı savunmacının eline çarpınca hakem bastien maçı devam ettirdi de var hakemi ekrana çağırınca, karar penaltı oluyordu. topu alan osimhen yerden sert bir vuruşla farkı ikiye çıkarıyordu.
fark ikiye çıkınca, genç oyunculardan oluşan ev sahibinin oyun konsantrasyonu da bozulunca, sane az kalsın üçüncü golü bulayazdı da galatasaray'a geldiği günden beri ilk hatasını yapan uğurcan, godts biraz becerikli olsa kalesinde golü görecekti. yine 4 dakika sonra kazanılan serbest vuruş auta gidince ev sahibi farkı tek sayıya indiremedi ama singo-sane ortaklığıyla başlayan atakta barış'ın ceza sahası içindeki şutu savunmanın eline çarpınca, hakem ikinci defa penaltı noktasını gösteriyordu. golcüler bencil olur, skor yapıp, istatistiklerini arttırmak isterler, hele ki hattrick yapma şansları varsa, gözü kapalı atlarlar da osimhen'in penaltıda topu sane'ye ikram etmesi müthiş bir arkadaşlık örneğiydi. tabi, bu jeste başka bir jestle karşılık verince alman topçu, osimhen de maç topunu eve götürme fırsatını kaçırmıyordu.
atılan üç gol sonrası rahatlayan galatasaray'da okan buruk osimhen'in yerine ıcardi'yi oyuna almış, sonra da lemina ve jakobs'un yerine kaan ve eren'i görevlendirmişti. iki takımda da disiplinin bir kenara bırakılıp, gol için karşılıklı gel gidin olduğu anlarda weghorst'un net bir şutunu eren önlerken, bounida'ya da uğurcan geçit vermiyordu. öte yandan üç sıfırlık net galibiyette ağımızda ekşi bir tat bırakan da ıcardi'nin direkten dönen topuydu, pasveer köşeye giden topu parmak uçlarıyla çelmese maç boyu johan cruyff arena'yı sami yen'e çeviren galatasaray taraftarı maçın bitiş düdüğü ile birlikte "aşkın olayım" diye bağıracaktı...
kaynak ve maçtan fotoğraflar:
https://ultrasmovement.blogspot.com/...x0-3galatasaray.html