• 10
    frank de boer önderliğinde, takım olarak berbat bir performans sergilediğimiz maç. oysa aynı de boer, bu karşılaşmadan 5 gün önce oynanan 31 ekim 2003 beşiktaş galatasaray maçı'nda sahanın yıldızıydı. tam, "galiba artık düzeliyor" derken, bu maçla birlikte kendisinden artık bir şey olmayacağını anlamıştık.

    3-0 kaybettiğimiz bu maçın en unutulmaz anıysa, olympiakos'un oyuncusu predrag djordjevic'e kafa atan aly faryd mondragon'un kendini yere bırakması, hakeminse kırmızı kartı djordjevic'e göstermesiydi. :)
  • 11
    galatasaray tarihinin en sıkıntılı avrupa deplasmanlarından biri olması muhtemel maç. predrag djordjevic - christian karembeu - nery castillo - giovanni silva de oliveira dörtlüsü parça pinçik etmişti o sezon zaten çok sağlam olmayan defans ve orta sahamızı. istatistiklere göre kalemize gelen 15 şut, o dönemlerin futboluna kıyasla şimdi bir maçta kalenize 25-30 şut gelmesine denk idi. daha 6. dakikada yediğimiz gole seyirci baskısı ve rakibin bu ölümcül dörtlüsünün bitmek tükenmek bilmeyen kontraları eklenince 90 dakika boyunca azap çekmiştik.

    olympiacos'un stadı karaiskakis o sezon yenilenme çalışmaları sebebiyle inşaat halinde olduğu için 14000 kişilik georgios kamaras stadında oynamıştık. basın odası, anlatım kulübesi gibi uefa gereksinimleri protatif şekillerde hazırlanmış ve maç oynanabilir hale getirilmişti. yağmurlu bir havada ağırlaşmış bir zemin vardı ve zaten galatasaray kariyeri kısa düşen geri paslarıyla yüreğimizi ağzımıza getirmekle geçmiş olan frank de boer zemini de bulunca iyice coşmuştu bu maçta.

    mondragon maçın uzatma anlarında geriden atılan bir pasta teke tek kaldığı ve topu da üzerinden aşırtıp golü zaten kaleye yollamış olan djordjevic'e kafa atmıştı. daha sonra iki oyuncu da yere düşmüş, mondragon üstün oyunculuğu ile kırmızı karttan yırtmış, yetmez gibi hakem -artık neyin kafasıysa- sırp oyuncuyu mondragon'a vurduğu gerekçesiyle kırmızı kartla oyun dışına yollamıştı. mamafih kolombiyalı kalecinin çabaları işe yaramamış, oyun tekrar başladıktan sonra olympiakos giovanni'nin ayağından üçüncü golü bulmayı başarmıştır.

    maçtan önce fatih terim'in basın toplantısında tercümanın constantinapolis "gafı" hocanın uyarısıyla gündem olmuştu. hem tercümanın o an geri adım atıp olayı uzatmaması, hem olympiakos başkanının maçtan önce taraftar gruplarını toplayıp "uyarmasıyla" görece vukuatsız atlatılmıştı bu durum. adamlar hayvan gibi tribün yapıp ezmişti takımı sahada o ayrı ama..
  • 1
    galatasaray'ın şampiyonlar ligi d grubu 4. maçıdır.

    bu maç ile aklımda kalan (tabi olimpiyat stadı işkencesi haberleri dışında) bir anı şöyledir. bak emin değilim sonra saldırmayın kibarca uyarın . maçtan önce fatih terim uluslararası medyaya basın toplantısı düzenliyordu. yanında yunanca tercüme eden bir tercüman vardı.
    fatih terim'e sorulan bir sorudaki istanbul kelimesini tercüman konstantinopolis olarak tercüme etti.
    fatih terim tam soruya cevap verecekti. cümleye başlangıç için ağzını açmış, ilk hece için nefesini almıştı ki olayı fark etti. o an tercümana dönüp okadar sert bir ifade ile "istanbul diyemiyor musun" diye sordu ki ekran başında gerildiğimi hissettim.
    eminim o an tercüman aksi birşey söylese yunanistan ile diplomatik bir kriz çıkabilirdi. ama o bile o kadar korktu ki hemen ezik bir ifade ile düzeltti istanbul dedi. bu da böyle bir anım şimdi dağılabiliriz.

    edit:zizonkovac'a teşekkür ederim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın