2001-02 Türkiye Süper Lig 34.Hafta Maçı
19:30 Ali Sami Yen Stadyumu
5 - 0
  • 36
    şampiyon galatasaray'ın gelin gibi süslenmiş* ali sami yen stadı'nda küme düşmesi kesinleşmiş yimpaş yozgatspor'u konuk ettiği müsabaka. tribünler balık istifinden hallice, hava ve zemin kutlamalara fazlasıyla müsait...

    mondragon başta olmak üzere bir çok futbolcunun saçını sarı-kırmızıya boyayarak maça çıkması, tüm takım hatta tüm stad arif'i gol kralı yapmaya çalışırken sebastian perez'in yırtık dondan çıkar gibi iki gol atıp çılgıncasına sevinmesi, sidik zoruyla kaleye girip arif'i gol krallığında ilhan mansız ile eşitleyen son golde staddan gol yerine oh sesinin çıkması, arka arkaya gelen ilk iki gol sonrası ümit karan'ın yedek kulübesinde önüne düşen bir meşaleyi alıp sallaması ve tabi maç sonunda üçüncü yıldız'ın yanılmıyorsam helikopterle eski açık tarafındaki diğer iki yıldızın yanına indirildiği gösteriler...

    öylesine şen şakrak bir gündü işte...

    (bkz: tarihte bugün)
  • 32
    süper lig 2001/2002 sezonu 34. hafta mücadelesi.

    galatasaray bu maça şampiyon olarak ve 3. yıldızı ilk takan kulüp olarak çıkmıştı. yimpaş yozgatspor ise açık ara farkla lig sonuncusuydu ve küme düşmüştü.

    bu maç öncesi gol krallığı yarışında beşiktaşlı ilhan mansız 21 gole, galatasaraylı arif erdem ise 19 gole sahipti.

    31'de sebastien perez ile 1-0 öne geçtik. 34'te radu niculescu skoru 2-0'a taşıdı ve ilk yarı 2-0 bitti. ikinci yarıda 56'da arif erdem skoru 3-0'a getirdi ve ligdeki 20. golünü attı. 71'de yine sebastien perez sahne aldı ve skor 4-0 oldu. 86'da arif erdem ikinci golünü atarak 21 gole ulaştı ve ilhan mansız'ı yakaladı. kalan dakikalarda bütün takım arif gol atsın ve tek başına kral olsun diye uğraştı ama maalesef olmadı.

    https://www.youtube.com/watch?v=yBdjtbYlZWE

    maç sonrası bir televizyon programına bağlanan arif'e spiker "son dakikalarda penaltı kazansaydınız sen mi atacaktın?" gibi saçma bir soru sormuş, arif de "aut bile olsa ben atacaktım" deyip güldürmüştür.
  • 33
    unutulmaz maçlar arasındadır. kişisel anıları yazmayı çok sevmesem de bu maç beni maziye götürdü.

    henüz 14 yaşındaydım ve o zamanlar yılda en fazla 1 maça gidebilirdim o da en fazla. hatta gittiğim üçüncü maçım falandı. ilk 2 maçıma babam götürmüştü. babam öldükten sonra ise ilk maçıma gidiyordum. mahalleden çok sevdiğim bir ağabeyime aylar öncesinden yalvarmaya başlamıştım. bilet bulamadı, malûm hem son maç hem şampiyonluk hem de stat kapasitesi... o zamanki üzülüp içimin sızlamasını hala hissedebiliyorum. neyse karaborsadan bilet bulmuştu bizim ağabey. artık gideceğimiz kesindi. mutluydum.

    o maçın öncesinde yediğim köftenin bile tadı hala damağımda. stada girerken mutluydum aynı zamanda keşke babam da olsa diye düşünüp mutsuzdum. stat tıklım tıklım.. belki var 40 bin kişi.. tek ayak üstünde maç izliyoruz. ikinci ayağı yere indirmeye yer yok.

    arif erdem'e odaklandı herkes. gol kralı yapacaktık onu. tribünler arif diyordu, takım arkadaşları sürekli arif'e pas atıyordu.. nihayetinde arif gol krallığını paylaşacak kadar gol atabilmişti.

    ilerleyen dakikalarda bugün reyiz dediğimiz genç sabri oyuna girmişti. yanılmıyorsam a takımda ilk maçıydı. kimin yerine girdi tam hatırlamıyorum. herkesin bu genç çocuğu alkışlaması çok hoşuma gitmişti. o zamanlar 18 yaşındaki futbolculara çocuk muamelesi yapardık çünkü. hayran kalmıştım resmen. o genç yaşta galatasaray'da oynamasına sanırım. o günden beri sabri hayranlığım var her ne kadar yeteneklerini yetersiz bulsam da. sanırım duygusal bir dönemimde girdi sabri hayatıma.

    velhasıl kelam güzel ve keyifli maçtı. gereksiz anılarım için kusura bakmayın. dedim ya maziye gittim..
  • 34
    eski açıktan takip ettiğim maç, yanlış hatırlamıyorsam 25 liraya karaborsadan bilet bularak girmiştim. o maç öyle kalabalıktı ki bu sefer maç öncesi çekirdek alıp yemeye dahi ne zaman ne de alan vardı.

    dünya kupası sebebiyle lig bu kadar erken bitiyordu ve bende 3. yıldıza şahitlik ediyordum. sahada aslan dahi gezdirmiştik diye hatırlıyorum. tuvalete dahi gidemiyordum, çünkü aynı noktaya geri gelmeye imkan ve ihtimal yoktu. eski açığı hatırlayanlarda pek tuvalete gidilecek bir yer olmadığını da hatırlarlar.

    son olarak maçla ilgili topçularımız ve kenan doğulu dışında en çok hatırladığım kişi galiba özgür abiydi, o gün eski açıkta koca kafalı, kocaman vücutlu tek başına bağırırken bile yanındakileri savuran ve sesini duyuran değişik yapıdaki abi. ismini yanlış hatırlamıyorum umarım. yani onun birkaç kat daha üstünde olmama rağmen bazen bağırırken o kadar büyüyordu ki görüş alanımı etkiliyordu.

    çok güzel bir gündü, çok güzel senelerdi. keşke geçen yıllar içinde mecidiyeköy ile ilgili anılarım sadece bugünlere dayansaydı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın