bir kez daha gördük ki, 11 aralık 2018 galatasaray porto maçı'nın 2. yarısında donk'un yerini onyekuru'ya bırakıp forveti ikilememizle (
https://i.hizliresim.com/nQ7rkV.png?utm_campaign=) rakip üzerinde boğucu bir baskı yarattığımız, takımımızın genlerine en uygun taktiktir. bundan sonra yapılacaksa takım mühendisliği bu taktik üzerine yapılmalıdır. ve artı parantez açmak isterim ki zaten kadromuzda halihazırda bulunan emre akbaba dışında ofansif orta saha yani forvet arkası transferi yapılmamalıdır. hatırlarsanız 2012-13 sezonunda tıkır tıkır 4-4-2 oynayan takımın ritmi bir 10 transferi nedeniyle sekteye uğramıştır. ben her ne kadar kendi gördüğüm kadar amatör bir yorumla bunu savunsam da neden 4-4-2 oynamamız gerektiğiyle alakalı uzman yorumları kaideyi taciz eden istisna isimli değerli yazarımızın entrylerinde bulabilirsiniz. 4-2-3-1, 4-3-2-1 gibi sistemler modern futbolun zehridir, ezberdir, öngörülebilirdir herşeyden öte.
ben bu sistemleri konsolda oynadığım pes 2019 oyununda bile kullanmıyorum, kullanmam da. çünkü herkes o kadar biliyor ve alışmış ki bu sistemlere. onun için ben bunlar yerine cris coleman'ın 5-2-1-2 sistemini oynuyorum misal. ya da ryan giggs'in 5-3-2'li sistemini. online maçlarda da galibiyet yüzdem %76. neden peki? çünkü rakip bilmiyor, tanımıyor, öngöremiyor bu sistemleri.
konudan bağımsız olarak öngörülemezliğin ne kadar önemli bir şey olduğuyla alakalı tarihten bir örnek vereyim son olarak. izlediğim bir dizide (the vikings) efsanevi karakter (ragnar lodbrok) ölürken kendi yerine geçecek oğulları arasından, kelimenin tam manasıyla en kötü, en gaddarını, en celladını seçiyor. ivar ragnasson. ivar, neden ben diye sorduğunda ragnar : 'çünkü sen öngörülemezsin, sana hizmet edecek olan da bu' diyor. sonrasında ivar'ın ne yaptığıyla alakalı google'da kısa bir araştırma yaparsanız ne demek istediğini daha iyi anlarsınız. ha iyidir kötüdür o onun kendi tercihi. burada önemli olan ragnar'ın onu seçim nedeninin ona başarıyı getirip getirmediği.