• 376
    kırılma anlarında, drogba ve eboue'nin pozisyonları gol olsa farklı olabilecek bir maçtı. belki yine yenilecektik ama farklı bir hava olacaktı hem o anda sahada, hem de rövanşta burada. canları sağ olsun. bizlere bu heyecanı yaşatmaları bile yeter. daha iyi olacağız, unutmayın ilk senemiz bu şampiyonlar ligi'nde 6 sene sonra. yeni bir takım, yeni oyuncular, yeni bir sistem. karşında ise, oturmuş bir takım, dünyanın en iyi futbolcuları ve oturan bir sistem var. kolay değildi, olmadı.
  • 378
    bu maci kazansaydik ve burak bir gol atsaydi, muslera bir penalti cikarsaydi, selcuk frikikten yazsaydi cok farkli seyler konusuyor olacaktik ve genel muhabbetler ve geyikler fatih terim'i, burak'i, muslera'yi nasil elimizde tutacagimiz yonunde olacakti. tabi buyuk sevincin artcilari gectikten sonra.

    maci cok kotu bir oyunla kaybetseydik, bu sefer fatih terim istifaya davet edilecekti ki edildi sanirim, sneijdere bok atilacakti ki atildi, drogbaya kulp takilacakti ki takildi. yazarken fark ettim ki baya sacma entryler girilmis mactan sonra. her neyse;

    biz nasil kaybettik? iyi oynadik, fakat buyuk takimlarin yapmayacagi basit hatalar yaptik ve en onemlisi macin kirilma anlarinda iki net penaltimiz verilmedi. net olarak hekem hatalari ile kaybettik maci. geceden beri dusunuyorum ama karar veremiyorum. sanki bu sonuc iyi mi oldu ne?

    ilk olarak avrupa futbolunun ve onu yonetenlerin, ozellikle son 5 senede birinci sinif takimlari acikca kolladaklarini kendi takimimiz uzerine yapilan fais ve skora etki eden hatalarla iyice gormus olduk. bu konuyu avrupa futbolu basligi altinda uzun uzun incelemeye calistim bugun (bkz: #1215799). ilgilenenler oraya bakabilir.

    ikincil olarak basta bahsettigim gereksiz dedikodu yiginlarindan ve polemiklerden kurtulduk. medya simdi uzun bir sure burak'i tottenham ya da atletico'ya gondermeye calismaz, fatih hoca icin italya'da takim arayislarina girmez.

    ucuncul olarak weslej sneijder'in mactan sonraki aciklamalari yuzumu guldurdu ve aramizda kendisini yermeye calisanlarla birlikte, her firsatta kendisi uzerinden olay yaratmaya calisan medyaya kapagi takti. sneijder mactan sonra delikanli gibi "evet kou oynadim ve degisikligim taktik icabi" idi dedi. bence bu detay gibi gorunsede cok onemli ve yerinde bir aciklamaydi. kendisi bu aciklamayi yapmasa ben de dahil herkesi garipsedigi gökhan zan tercihi basina cok buyuk malzeme olacak, herhalde sneijderin devre arasinda hoca ile yumruklastigi falan gibi zirvaliklar yazilacakti.

    son olarak ki bunu sona saklamamin nedeni, en onemlisi oldugunu dusundugum icin; yeni nesil galatasaray taraftarı bir nebze real madrid, barcelona, manchester united, vs. gibi takimlara sempati dahi duymamasi gerektigini anladi. cunku basarilarini buyuklerinden dinledigi kendi takiminin asil mucadele icinde oldugu, olmasi gerektigi kuluplerin bunlar oldugu ve kazanmak icin her turlu cirkeflige bas vurabilecegini idrak etti. sergio ramos'u goklere cikaran ama "burak kendini yere atiyor" diyen kardeslerim ramos'un penaltiya sebebiyet veren hareketinin uzerine burak'in gozunun icine bakarak sana dokunmadim diyebildigini gordu, mesut'un dalga gecercesine skorbordu gosterip sahayi yavas yavas terkedecek karakterde biri oldugunu farketti, terim'in havaalanina indiginde yayinlanan fotograflari ile ne denli buyuk bir hoca oldugunu tekrar anladi.

    yenildik, yendik, hakem hatasi falan onemli degil. bence onemli olan bunlari gormek icin bu seviyelere gelmekti. hayatimda hicbir baska kulubu desteklemedim, en iyi zamanlarinda efes pilsen icin abdi ipekci'ye gitmek disinda. he bir de imparator calistiriyor diye fiorentina atkisi almistim italya'dan. misalarsenal'e hic sempati duymadim zira taraftarlari kopenhag'da kafama bisiklet attilar, united'i hic desteklemdim, cunku kendilerini sampiyonlar liginin disina itmeden once ingiliz basini, yonetim ve futbolcularinin bizimle nasil kafa yaptiklarini hala hatirlarim, roma'dan hep nefret etttim cunku kendi sahalarinda futbolcularimi dovmeye kalktilar, juventus'u ve bilhassa zidane'i hic sevmedim cunku binbir bahane ile maca bile gelmeyi reddettiler ama geldiklerinde gorduklerini de hic unutmadilar, barcelona'ya hic sempati duymadim cunku ayni grupta yer aldigimiz sene rezil bir hakem yonetimi sayesinden yendiler bizi samiyen'de ve beni uc bes kisi zor tuttu eski acik'tan tellere tirmanip hakeme dalmaya calisirken ki haken dunyanin en devasa adamiydi, daha ornekler uzar gider. asil nokta bu zincire, yani benim gibi eski nesil taraftarlara dun aksam itibari ile yeni neslin de eklenmesiydi. misal, 12 sene evvel kendilerini 3-2 yendigimiz macta popescu'ya yok yere kart cikartip rovans macinda cezali duruma dusurttukleri icin cok sasirmadim dun burak'a gosterilen karta dunku macta. real madrid'in bu halleri bana yeni degil yani.

    sonuc olarak bu mac yenilgiye ragmen, bir milattir. schalke 04 zaferi ile baslayan yuruyus yeni nesil galatasaray taraftarinin uyanisi olacaktir. inaniyorum ki artik futbol nedir en ufak fikri olmayan ve kaba tabiri ile "fanboy" diyebilecegimiz asyali tursitler gibi real madrid, barca formasi falan gecirmeyecektir sirtina galatasaray taraftari.

    bizim icin tek forma galatasarayformasidir. bu yazdiklarimin ne kadar dogru oldugunu ilerleyen yillarda fatih'in aslanları yasatacaklari buyuk heyecanlar ve yeni zaferler ile en iyi sekilde anlatacaktir.

    son olarak belirtmek isterim 9 kasım 1988 galatasaray neuchatel xamax maçında cocuk yasimda oradaydim ve olamayacak olanlari gordum. hic bir mac oynamadan kazanilmaz, hic bir tur da rovans macinda son duduk calmadan gecilmez. hele ki rakibiniz galatasaray ise. ben yine orada olacagim. bir baska buyuk zafer icin.

    umutsuzluk ve vazgecmek galatasaray taraftarına, ruhuna yakismaz, kitabımızda yeri yoktur!
  • 383
    sözlük oynayamazdık. takımın eli ayağı tutulurdu, birinin sırtına başına çarpar girer olur derim. kısmet değilmiş. biz bunları yeneriz dersin. yediğimiz 2. golde drogba'nın ayağına bastılar, döndü gol oldu. 3. gol faul drogba'ya yapıldı, serbest vuruş adını anmak istemediklerim kullandı. 3-0 oldu. verilmeyen penaltıları geçtim. 1-0 bile işi 2. maça sarkıtabilirdi. boşluktayım şu an.
  • 384
    maç dönüşü istanbul'da takımı 30 kişilik bir taraftar kafilesi karşılamıştır. o 30 kişi hariç kalan milyonlara(ben de dahil) yazıklar olsun. bu takımın en çok desteğe ihtiyaç duyduğu günlerden biriydi bu. gidip şampiyon gibi karşılayalım, omuzlara alalım falan demiyorum. rövanş maçı için onlara inanç aşılamamız gerekiyordu. anlaşılan hiçbirimiz inanmıyoruz.

    gerçekten şu eşleşmenin ardından galatasaray taraftarı bile ronaldo'yu, mourinho'yu ağzından düşürmedi. galatasaray'dan çok ronaldo'ya inandık ya.. yazıklar olsun bize.
  • 385
    kırılma anı emmanuel eboue'nin kaçırdığı net fırsat olan maç. penaltılara değinmiyorum çünkü penaltılardan bariz olanı maç 3-0 iken gerçekleşmişti.

    gazeteleri okuyorum, sosyal medyayı okuyorum bir çok kişi aynı fikirde; "gol atsanız ne olacaktı real bu sefer 2 tane daha atardı."

    ben bunun tam tersini düşünüyorum. nedeni ise futbolun her türlü sürprize açık olmasından başka bir şey değil. misal emmanuel eboue o golü atsa maç 2-1'e gelecekti. burası net. ama sonrası hakkında kesin olarak şu olurdu bu olurdu demek saçmalıktan başka bir şey değildir. ne olacağını kim nereden bilebilir ? bir gol ya da bir hareket rüzgarı birinin arkasından öbürünün arkasına geçiriverir bu futbol denen oyunda.

    her ne olursa olsun ben aslanlarımızın bu maçtaki mücadelesinden memnunum. arada siklet farkı var orası doğru ama ellerinden geleni yaptı çocuklar. çok pozisyona da giremedik ama real madrid karşısında girilebilecek kadar pozisyona girdiğimizi düşünüyorum.

    kim ne derse desin benim hala umudum var.
  • 387
    bu maçta galatasarayımız'ın mahkum bir oyun ortaya koyduğunu söyleyenler, maçı gözleriyle izlememiş olanlardır ya da kendilerince artniyetli sonuçlara varmak arzusundadırlar. aksi takdirde yalnızca 3-0'lık skora bakarak real madrid'in çok üstün bir oyun oynadığı, galibiyeti net bir skorla aldığı tahmin edilebilir fakat 90 dakika sonundaki skor, sahada oynanan oyunun hakkı olan bir skor değildi. maçın geneline baktığınız zaman, real madrid'den daha çok pozisyonumuz olduğu görülüyor. yediğimiz ilk 2 gol kendi bireysel hatalarımızdan fakat daha sonra real madrid'in ciddi bir baskı kurmasına izin vermediğimizi ve başa baş bir mücadele ortaya koyduğumuzu görüyoruz. burada da maalesef hakem faktörü karşımıza çıkıyor.

    svein oddvar moen isimli norveçli bir hakem var; futbol organizasyonlarını yakından takip eden hemen hemen herkes uefa'nın en güvendiği hakemlerin isimlerini az çok bilir, bu hakemlerin isimlerine kulak aşinalığı vardır. ama moen ismini ben daha önce duyduğumu hatırlamıyorum ve bu yüzden uefa'nın şampiyonlar ligi çeyrek final maçına nispeten deneyimsiz diyebileceğimiz bir hakemi atamasını oldukça yanlış buluyorum. fatih hoca'nın da dediği gibi bugün yenilgimize doğrudan etki eden bir kararı olmamıştır, maçın kaderiyle oynamamıştır fakat turun kaderiyle doğrudan oynamış olduğu bir gerçektir. çünkü bireysel hatalarımız ile 2-0 geriye düşmemizin ardından turu büyük ölçüde zora sokan 3. gol, tamamen moen'in eseri olmuştur. ramos, drogba'ya uçan tekme ile girerken ve faulü bizim lehimize vermesi gerekirken real madrid serbest vuruş kazanmış ve o top da kalemizde gol olarak sonuçlanmıştır. bunun öncesi ve sonrasında da 2 net penaltımız verilmemiş, rövanş maçında en büyük kozumuz olması beklenen burak da haksız yere cezalı duruma düşmüştür. moen doğru şekilde yönetmiş olsa ve skandal kararları ile maça gölge düşürmemiş olsaydı 3 nisan 2013 gecesi madrid'den 2-0 veya 2-1 yenilgi ile ayrılmış ve tur için rövanş maçını daha bir umutla bekliyor olabilirdik.

    sonuç olarak real madrid'e, başa baş bir oyun ve mücadele sonrası 3-0 yenildik ve tur da büyük ölçüde zora girdi. fakat sahada oynanan oyun, takımımızın cesur duruşu gelecek için fazlasıyla umut verici ve bizler için gurur kaynağı. özellikle yakın geçmişteki sıkıntılı futbolumuzu düşündüğümüzde, madrid deplasmanında real madrid'in üstüne korkmadan gitmek, orta sahalarını geçmekte herhangi bir zorluk yaşamamak, hücuma çıkmakta sıkıntı çekmemek, net sayılabilecek pozisyonlara girmek bizim için çok olumlu noktalar. oyunumuzda her geçen gün gözle görülür bir yükselme var ve bunu madrid deplasmanında sürdürmek de sevindirici. üstelik unutmamak gerekir ki özellikle sneijder ve drogba'nın transferi sonrası yeni takım düzeni arayışı içine girmiş ve bunu yakalamayı başaralı da henüz 1 ay bile olmamıştır. bu sebepten ötürü önümüzdeki sene, kendimizi daha iyi şekilde göstermek ve çıtayı bir kademe daha yukarı çıkarabilmek için yeniden orada olmalıyız; bunun anahtarı da şu an avuçlarımızda olan lig şampiyonluğudur.
  • 393
    şampiyonlar ligi tarihinin en skandal maçıdır. bir takımın kaderiyle oynanmıştır.
    http://www.youtube.com/watch?v=a16QiG9nGKg

    rövanşında da oynanmaya devam edilmiştir.
    http://www.haberegider.com/...i-%C4%B0zleyin-3.jpg

    biz ofsayttan atınca hemen görürler ama.
    http://www.youtube.com/watch?v=3pUM7iDTFeE

    zaten real madrid ile maç yapıyorsun ve hakem adamların 5 golünün 3'ünde asist yapıyor. senin de gol atmanı engelleyerek bir de savunma yapıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın